yılmaz morgül ile ilgili yazılan olumsuz yazılara, açılan olumsuz başlıklara devamlı eksi veren ibnedir. bunlar hafta sonları yılmazcığım'la oturup dantel ördükten sonra, sözlüğü açıp yılmaz'ın hakkında yazılan olumsuz şeyleri okuyarak anıra anıra ağlarlar. sonra da basarlar eksiyi.
araba yavaş yavaş ilerlerken, kız çocuğu gibi narin, arka koltukta oturup etrafı seyretmek... yavaş yavaş uzaklaştığı onca senelik mahallesine son bir kez daha yaşlı gözlerle bakmak. kaybettiği arkadaşları için yeni evlenen genç kız misali anıra anıra ağlamak... insan olmaktır.
tombala vaziyetinde dünyaya, bir insanın karşısına dikilen ve ilk kelimeleri "selam dünyalı, biz dostuz" olan uzaylıdır. inandırıcılığı yok denecek kadar azdır.
aradaş, bildiğimiz gibi taa 20 sene öncesinden başlayarak, bu küçük emrah denilen talihsiz uşak, çoğunlukla nuri alço, zaman zaman da diğer yeşil çam vurucuları tarafından sık sık koşturulmuştur. kimi zaman anası, kimi zaman bacısı dürülmek sureti ile(ya da ikisinden birisi ya da aynı anda ikisi horuspu oluyorlardı. ne kadar vahim bi durum lan...). neyse, bu adamın bizim elvan kızdan ne farkı vardı ulan? vericeksin daha o yaşta buna gazı, zaten ana-bacı motor, diceksin ulan bak hayat sana neler yaptı, bir gün yemek yemedin şu yaşına kadar, amca bildiğin nuri baban oldu, sevdiğin kız kötü yola düştü, gülcan topuklu giydi lan!!! koş oğlum, isyanın olsun bu dünyaya koşuşun... koşucak bu kamil forrest gumb misali, ondan sonra gelsin madalyeler. ah ulan ah, işi bilmiyoruz biz. kendisi hariç tüm akrabaları orospu olan bir film karakteri yaratıp alay edeceğimize, atlet yetiştireydik zamanında keşke...
(bkz: elvan abeylegesse ile küçük emrah arasındaki farklar).
iki ünlü koşucunun arasındaki farkları irdeleyen başlıktır.
. elvan madalya için, emrah anası veyahut bacısını kurtarmak ya da en azından hasar tespiti yapmak için koşar.
. evlan uzun mesaje koşar, emrah kahveden eve.
öncelikle başlıktaki barrack kelimesi, biz türkler için anlam, önem ve boyu büyük bir aleti kastetmektedir.
birader, gençlerin toplaştığı, bir araya geldiği her ortamda olduğu gibi bizim güzide sözlüğümüzde de böyle şeyler konuşuluyo. evet, x ile savaşsak nolur, y ile savaşsak biz de yenilmiş sayılır mıyız? iyi tamam, gücümüzü dünya ülkeleri ile mukayese etmemiz, eksiklerimizi görmek ve kendimizi geliştirmemiz açısından olumlu bi şey. ama her kapışmada da kendi elimize verilmez ki arkadaş!
- amerika'yla savaşsak nolur?
+ yok olm onlar bizi öldürür.
- niye lan?
+ olm onlarda bi hava kuvvetleri var, topumuzu alır keserler o derece.
- lan rusya'yla kapışsak nolur ki?
+ yakarlar lan bizi.
- hadi be... nasıl ki?
+ hacı onlarda nükleer var. duman oluruz.
ulan sanki her türk evladının anası uçak mühendisi, nükleer fizikçi ya da genelkurmayiye falan. nerden biliyonuz oğlum siz türkiye'nin savunma kapasitesini? amerikan'nın saldırı kapasitesini? rusya'nın nükleer silah kapasitesini? lan hem türkiye'de nükleer olmadığını nerden biliyosun? bi de nükleer silaha, nükleer demiyolar mı. bitiyorum...
arkadaş, o savaş çıktı çıkalı biz kim dost, kim düşman anlayamaz olduk. gene bir gün sözlüğe girdim, anlamaya çalışıyorum bakalım kim bizi seviyor kim sevmiyor dünyada. sonra bir ton başka başka başlık sözlükte! lan biri diyor rusya bizi tehdit etti, biri diyor rusya sınırımıza asker yığdı, biri diyor lan mallar rusya'yla aramızda sınır yok, biri diyor amerika yenilince biz de yenilmiş sayıldık... sözlük bir karar versin kim düşman kim dost, ona göre ya antalya'ya, düşmana taruz etmeye gideceğim; ya da bir daha mc donald's a gitmeyeceğim...
arkadaş kaç senedir devam eden bir emel bu ya. sevdayı geçti artık paranoya sebebi oldu ruslar için. lan sıcak denizlerde daha güzel votka mı var ne var ak. yıllardır bu denizlere inmek için karı yolladınız, kız yolladınız, komünist yolladınız, votka yolladınız, turist yolladınız, chelsea'yi aldınız, seksi çığlık atan tenisçiler yetiştirdiniz, atletizmde coştunuz, jimnastikte dünyanın eline verdiniz... anlayamadığım şey, lan allah'ın mayyakları, uzaya gidiyonuz ama sıcak denizlere inmekten vazgeçmiyonuz... ne mayyak adamlarsınız arkadaş! hasbinallah ya...
efenim kesinlikle zaman zaman karşılaştığımız lisandır. kızlar, süper zeki, leb demeden çorum'un yüz ölçümünü söyleyebilecek kapaside yaratıklar oldukları için, baz bilinen deyim, atasözü ve deyişleri ilginç ve kafalarına göre bir şekilde kısaltarak kullanırlar. o lisan budur işte:
- ya kıssım, hamdi var yaa, dün kaltan biriyle gördüm sokakta yaa:(
+ hadi ya:( allah canını almasın onun.
- akşam abime söledim ama. ağzını brnunu kırdıı.
+ e işte allah-sopa.
efenim malum şahsın yapması gereken programdır. a'dan z'ye kafamızı sekittiren bu insan, en yakın zamanda afrika sıcaklarında, afrika memleketlerinde program yapmaya başlamalıdır.
edit: geyik değil. çok ciddiyim.