10610
46 (uyuyan dev)
on birinci nesil yazar 89 takipçi 1275.70 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    tüketimde sikerler eşiği

    1.
  1. kısaca tse.

    (ing. ftic.*)

    mikroiktisat literatürüne eklemeye yeltendiğim, tüketim davranışıyla ilgili eşiktir.

    bu eşik ile tarafımca öne sürülen hipotez; hiperenflasyon gözlemlenen bazı ülkelerde* ikame malların* tüketiminde, (örneğin bir restorandaki biri pahalı biri ucuz iki yemek) belli bir fiyat eşiğini geçtikten sonra tüketiciye "ulan X kadar para vermişiz, üstüne bir ɛ (ɛ: X ile Y arasındaki fiyat farkı olmak üzere) kadar daha verip Y'lik yemeği yiyelim bari" şeklinde zuhur eden bir salmışlık gelmesini ve bu sebeple tse*nin ötesinde, tüketicinin bu iki mal arasında pahalı olanı tercih etmesinin daha olası olduğunu öne sürer. tüketici davranışının genel talep fonksiyonu ile çelişmesi bu hipotezi ilginç kılan faktörlerden biridir.

    anlatım biraz fazla akademik kalabileceği için bir örnekle açıklayayım:

    enflasyonun yırtıcı olmadığı bir zamanda, bir A yemeği 10 lira, B yemeği 30 lira olsun. tüketici bu iki yemek arasında, şayet o gün kesenin ağzını açmak ya da özel olarak kendini şımartmak niyetinde değilse, parasını cebinde tutabileceği A yemeğini seçmeye meyillidir. 10 lira verebileceği bir yerde 30 lira vermek pahalı gelebilir.

    enflasyon sonrası durumda ise A yemeği 60, B yemeği 90 lira olsun. tse'nin aşılmasının etkisiyle tüketici "anasını satayım madem bir yemeğe 60 lira verecek hale gelmişiz, sikerler, bari B yiyelim" demeye daha yatkındır. iki yemek arasındaki fark (ɛ) 20 liradan 30 liraya çıkmış olmasına rağmen nispeten ucuz yemeğin bile uçuk seviyede bir fiyata yükselmiş olması, tüketiciyi psikolojik olarak bu tercihe iter.

    prensip olarak laffer eğrisi'ne benzer bir temelden çıktığı için grafiği de benzer şekilde çizilebilir:

    x ekseni: ikame malların fiyatı
    y ekseni: tüketicinin bu fiyat farkını (ɛ) umursama seviyesi

    x ekseninin bir yerinde bu tse çizgisi, ters u şeklindeki "umursama seviyesi eğrisini" simetrik olarak ikiye böler.
    5 ...
  2. nomadic ambience

    1.
  3. o kadar güzel bir kanal ki başkalarıyla paylaşmamak bencillik gibi geldi.

    çok söze gerek yok. dünyanın çeşitli yerlerinde harika 4k (bazen 8k) ortam videoları çeken bir birey. özellikle yağmur altındaki new york yürüyüşünün hastasıyım.

    buyrunuz: https://www.youtube.com/c/NomadicAmbience/videos
    0 ...
  4. the outfit

    1.
  5. Mark Rylance'ın şov yaptığı, harika bir "tek mekan" gizem/gerilim filmi.

    filmin ilk birkaç dakikası da eşsiz bir asmr videosu potansiyeli içermekte. ilgilisine duyurulur.
    0 ...
  6. uludağ sözlüğün zamanı soğurması

    1.
  7. uludağ sözlük'te geçirilen süre otuz dakikayı aştığında gözlemlenebilen fenomen.

    sol taraftaki başlıkların mucizevi bir şekilde güzelleşmesi için yapılan sayısız sayfa yenilemesi, diğer sekmelerin birinden gelen müzik, bir sekmeden gelen mesaj/mail bildirimi gibi birkaç faktörün birleşimi ile belli bir süre sonunda fark edilir ki hayattan bir daha asla gelmeyecek hatrı sayılır bir süre eksilmiş, beyninizde hiçbir mutluluk kıvılcımı bile yanmadan affedersiniz bok gibi boşa giden birkaç saat geçmiştir.

    yapılması gereken o sekmeyi kapatmak ve hayata geri dönmeyi denemektir ama artık çok geç. hşşş. çek elini o fareden/parmağını küçük telefon ekranındaki çarpı simgesinden... bu gece de bitti... bitti. kabul et.
    4 ...
  8. azizmaxwell

    1.
  9. bilgi içerikli entryleri ile ortalama bir gece 02.43 civarı uludağ sözlük'te zuhur eden rezil sol frame'in çehresini düzeltmiş, seviyeyi -bir geceliğine de olsa- yükseltmiş yazar.

    hakkında yazdığı kavramların çoğu bilgi birikimimin dışında ama olsun.* yazadursun.
    3 ...
  10. ama o da ne

    1.
  11. liver lungs spleen heart

    1.
  12. Wrath of Man filminin Chris Benstead tarafından bestelenmiş müthiş müziği.

    https://www.youtube.com/watch?v=IkncOaW6nJE
    0 ...
  13. 70015

    1.
  14. sözlükteki aktif (silinmemiş ve an itibariyle çaylak olmayan) yazar sayısı. 50 bin yazarın sözlük şifresini unutacak kadar sözlükten koptuğunu varsayalım. kaldı 20 bin.

    20 kişilik küçük, butik bir sözlük olsa mesela, her gece farklı 1 kişinin aktif olması gayet makul bir tahmin olurdu. aynı oranla bu, sözlükte akşamları 1000 kişinin aktif olmasını gerektirirdi. hiçbir sebep olmaksızın, canımız istediği için o 1000 kişinin de yarısını eleyelim. kaldı 500.

    500 kişinin öyle veya böyle hareketlendirmesinin normal olacağı bir sözlük uludağ. buna rağmen 1 (bir) yazar tek başına sol frame'i esir alabiliyor. hadi alsın. sözlük canlanacaksa, alsın bakalım.

    ne var ki altına entry girmeye değer, konuşup tartışmaya, bir şeyler paylaşmaya değer şeyler yazmıyor. kafasına seçtiği bir tema üstünden 754839 farklı varyasyonla başlık açıyor, forum tabiriyle "flood atıyor" ve buna "eyi eyi sözlüh canlaniyir" kafasıyla müsamaha gösteriliyor. sol frame'i bu halde gören başka yazarların da zevkli, ilginç veya komik bir şeylerle ilgili konuşası gelmiyor. başlık açmaya niyetli olan da soğuyor.

    arada birkaç (bu entry de dahil) sitem içerikli yazı yazılıyor, hemfikir yazarlar birbirine artı oy veriyor ve totalde 0 (sıfır) değişiklikle sözlüğün içine sıçılmaya devam ediliyor.

    yazarlar yazsın, kurtarsın, aktif olup bu troll özentilerine aman vermesin eyvallah ama moderasyon böyle kayıtsız kaldığı sürece bir haftaya kimse sallamayacak yine burayı. kim babasının hayrına sözlüğü kurtarmak için saatlerini ayırır ki? ıssız bir arazide gezinen köpekler gibi amaçsızca oraya buraya koşup yorulduğumuzla kalacağız.

    halbuki sıkı birkaç adım atılsa sözlüğü iyileştirmeye yönelik, belki insanlara biraz heves gelir. eski yazarlardan geri dönen olur, aktif yazar olup da uğramayanlar sözlük şifresini hatırlar vs. canlanır lan belki biraz.

    bi deneseniz, çok mu şey kaybedersiniz?
    3 ...
  15. birinci dereceden stokastik baskınlık

    1.
  16. first order stochastic dominance

    1.
  17. "birinci dereceden stokastik baskınlık" gibi hilkat garibesi bir çeviriye sahip, Rassal değişken* kıyaslaması.

    "niye türkçe başlığa yazmadın o zaman hıyar ağası" diyenler için sebebim; bilgi ekonomisi* veya bir finans dersi alan ve gecenin bir vakti sınav/ödev zoru ile "bu nedir acep" diye internette aratan türk gençlerinin "oha uludağ sözlük gibi Lût kavminden farksız bir çöplükte böyle şeylerin ne işi var" diye şaşırıp mutlu olmasını amaçlamamdan ve bu dersleri almakta olan arkadaşların, dersi aldıkları dil türkçe olsa bile, bu konuyu önce ingilizce tabiri ile araştırmalarını daha olası bulmamdan kaynaklanmaktadır.

    biz de yaşadık vaktinde bunları, başkaları da yaşayacak.**
    (ulan girizgah entrynin kendisinden uzun oldu. affet beni genç insan. evet, uludağ hala bok gibi bir yer, şaşırmakta haklısın)

    neyse, neymiş bu f.o.s.d;

    bir rassal değişken a'nın diğer rassal değişken b'ye birinci dereceden stokastik baskınlık kurması;

    i) herhangi bir x çıktısı için; a'nın x çıktısını verme olasılığının en az b'nin x çıktısını verme olasılığı kadar olması ve
    ii) bazı x çıktıları için de a'nın x çıktısını verme olasılığının b'nin x çıktısını verme olasılığından fazla olması*
    anlamına gelir.

    stokastik baskınlığın birinci derecesi Manevi zarar* hesaplamalarında kullanılabileceği gibi ikinci ve daha çılgın seviyelerde olanları da finansal analizlerde, portföy performanslarının karşılaştırmalarında falan kullanılabilir.

    böyle çok basit gibi duruyor tabii, ki mantığı da cidden basit, ama işte ele kalem alınca işler uzayıp gidiyor. pdf'ler* cdf'ler* falan. aman yarabbi.* tatsız zamanlarmış.
    0 ...
  18. uludağ sözlüğün sözlüklerin fenerbahçesi olması

    1.
  19. sözlük klonları arasında uludağ'ın bulunduğu konumdur.

    fanatik değilim ama fenerbahçe taraftarıyım önce bunu bir belirteyim (ne gerek varsa). malum olduğu üzere büyük kulüpler arasında, futbol branşı içerisinde, "kaybetme mentalitesini" en belirgin gösteren kulüp fenerbahçedir. evet şampiyonlukları, avrupa'da başarıları vardır ama;

    genel olarak destekleyenlerinin kalbinde daimi bir dert, "ne olacak bu x'in hali" sorularındaki müzmin x'tir. yorar, yıpratır, kendinden soğutur ama bir türlü bağını tam olarak kestirmez. "ne hali varsa görsün" denilerek bir süre el ayak çekilir, sonra insanın gözü kayar, yeniden umut besler. "acaba iyiye mi gidiyor" der, sonra yine hayal kırıklığı ile döner başladığı yere gelir.

    işbu benzerlikler sebebiyle de uludağ sözlük'ü, sözlük mecralarının fenerbahçe'si olarak tanımlamak çok da yanlış olmaz.
    2 ...
  20. brütalist mimari

    1.
  21. aramaya geç inandığım için sonradan gelen edit (bkz: brutalizm)

    ikinci dünya savaşı sonrasındaki yeniden yapılanma sürecinde avrupa'da (daha çok birleşik krallık'ta) ortaya çıkmış ve epey hoşuma giden mimari tarz. google ağabey aracılığıyla nadide örneklerine ulaşmak mümkün.

    sıfır mimarlık bilgimle bu tarzı anlatmam gerekirse "bakıldığında ananıza sövülmüş etkisi yaratan, keskin hatlara sahip, hükmeden, görkemli ve soğuk yapılar" derim.
    0 ...
  22. what do we see when we look at the sky

    1.
  23. berlin ve chicago film festivallerinde ödüller almış, dün ankara film festivali kapsamında izlediğim tatlı mı tatlı bir Alexandre Koberidze filmi.
    0 ...
  24. ethem onur bilgiç

    1.
  25. severek takip ettiğim türk illüstratör.

    18 eylül'de dc comics tarafından çıkarılacak olan Batman: The World serisinde türkiye'de geçecek olan ve ertan ergil'in yazdığı hikayenin de çizeridir aynı zamanda.

    instagram sayfası: https://www.instagram.com/ethemonurb/
    0 ...
  26. kurumsallık ünlemi

    1.
  27. en sakil noktalama işaretidir.

    linkedin'de veya şirketlerin kendi sitelerinde gerek işe alım gerek iş esnasındaki yazışmalarda sıklıkla gözükür. biri dublaj yapıyormuşçasına, normal bir insanın asla kullanmayacağı vurgular yaratarak maillere/ilanlara/duyurulara serpiştirilir.

    hiçbir yere ekleyemedilerse en sona bi "bizimle ilgilendiğin için teşekkürler!" yazarlar, içleri rahat eder.
    1 ...
  28. vsco gençliği

    1.
  29. tuhaf, eğreti bir nostalji ile fotoğraflar çeken (çoğunlukla kendini ve arkadaşlarını içeren) gençlerin oluşturduğu, sınırları bulanık topluluk.

    polaroid fotoğraf makineleri ile oradan oraya koşturur, gün batımı arka planda çekebilecekleri "havalı" objeler veya modeller ararlar. istedikleri görüntüyü elde edemezlerse de, vsco başta olmak üzere, çeşitli uygulamalar aracılığıyla çektikleri fotoğrafları hazır filtreler ile süsleyip kendilerini ait olmadıkları bir dönemin bir parçası gibi göstermeye çalışırlar.

    gidip tek akşamda yüzlerce lira harcadıkları mekanlarda erkek ve kadın tuvaletleri arasındaki duvara asılmış neon yazıların fotoğrafını çekip paylaşırlar, ki o yazılar hayatın basitliğini, şatafattan kaçınılması gerektiğini falan anlatır.

    sadece tuhaf bir görsel fetişizmle de sınırlı değildir bu kitlenin tercihleri. genel olarak günümüzde muadili olan her şeyin eski halini tercih eder, popüler olandan kaçarlar. örneğin the hateful eight dediğinizde suratınıza boş boş bakarken pulp fiction'dan Mia Wallace dendiğinde hatırlarlar quentin tarantino'yu ne kadar sevdiklerini; zira o filmde uma thurman havalıdır, güzel bir model oluşturur aradıkları döneme.

    bu garip, itici gençlik furyasının tanımlayıcı özellikleri böyle gider...
    2 ...
  30. gecenin bir yarısı kahve krizine girmek

    1.
  31. yenik düşülürse geceyi hepten mahvedecek kriz halidir.

    direniniz.

    s*çtın mavisi dostunuz değil.
    1 ...
  32. morrissey şarkılarının benzediği şeyler

    1.
  33. bir filmin ana karakterinin yüzündeki gülümseme ile öldüğü ve kameranın onun gülümseyen suratından yavaşça uzaklaştığı son sahnesi örnek verilebilir.

    veya "keyifli bir vazgeçiş" temasına uyacak hemen hemen her şey.
    1 ...
  34. loş sohbet

    1.
  35. caner özyurtlu'nun youtube'da "Neysene" isimli kanaldaki sohbet serisi.

    hangi meşrepten ne tarz konuk gelirse gelsin muhabbet bir şekilde akıyor. caner özyurtlu rahatlığı ve "kendine gömüş tarzı" ile sürekli keyifli bir ortam yaratmayı başarıyor.

    alttan açıp başka bir işle ilgilenirken güzel gidiyor ama görsel olarak da hoş bir tasarım var. izlemesi de keyifli yani.
    0 ...
  36. gisaengchung

    1.
  37. mesajın son harfindeki tanısan seversin tekrarı

    1.
  38. başlık şu an yazdıktan sonra bana da çok saçma gelse de, varlığını iddia ettiğim harf tekrarıdır.

    özel mesajlarda olur bu. genellikle dişi bireylerin kullandığı bir imaj belirleme yöntemidir.

    şöyle ki, reelde son derece asabi, hatta belki de soğuk gözüken kişi, mesajlaşırken son kelimenin son harfini takriben 2, bu imajı değiştirme çabasına göre 3, kez tekrarlattırır.

    "teşekkür ederimmm"
    "pekii"
    "evett" gibi.

    artık o soğuk, asabi insan gitmiş ; hoplaya zıplaya yürüyen, elinde elma şekeri ile sokakları arşınlayan bir şahıs belirmiştir dimağlarda.
    8 ...
  39. yüzyüzeyken video izletmek

    1.
  40. günümüzde samimiyet derecesine bağlı olarak değişse de herkesin hayatında en az bir adet olan ilginç mizaçlı insanların en sevdiği aktivite.

    planlı veya plansız konuşursunuz o insanlarla bir yerde. muhabbet gayet güzel akar giderken "ya bir şey gördüm geçen kafayı yersin" diyip şırak diye telefonunu çıkarıp bir video bulup sizinle beraber izler. olay o kadar hızlı gelişir, o video o kadar hızlı açılır ki bir şey de diyemezsiniz. üstelik açılan video en az 3-4 dakikalıktır ve sizi "gülünmesi gereken yerlerde" heyecanla dürterek zaten anlamsız olan olayı iyice saçma bir çıkmaza sokar.

    ne gerek var abi? "çok komik bir video gördüm ya geçen gün. linkini atarım akşam, gül gül ölürsün" de geç. devam et hayatına. niye güzelim sohbeti yok ediyorsun ki? bir video hakkında konuşmaya çekinir oldum lan. çat diye telefonu açıp masaya koyar oldu millet. abicim izledim ki konuşuyorum hakkında dimi? iz-le-dim. izlemediysem bile illa o an izlemeli miyiz sence?

    edit : imla
    3 ...
  41. yok abi öyle değil adamları

    1.
  42. her lafınızı ağzınıza tıkmaya yemin etmiş, her şeyin en iyisini bilen güruhtur.
    hani tartışılması mümkün olmayan basit bir konuda bile siz görüşünüzü sunduktan sonra "hayır ondan değil de mesela.." falan diye girizgah oluştururlar kendi saçmalamalarına. sizin cümlelerinizi önemsizleştirmek en önemli amaçlarıdır.
    kendi dudaklarından çıkandan başkasını kabul etmeleri mümkün değildir.
    "sahip oldukları kibir uzaydan görülebilir" şeklinde rivayetler dolanır.
    4 ...
  43. kurabiye kırıntısı teorisi

    3.
  44. 3 buçuk yıl sonra gelen ek : yalnızca kurabiye değil, bisküviler için de geçerli olduğuna dair sağlam kanıtlara sahip olduğum ve geliştirmeyi düşündüğüm teori.

    az önce masada bir paket bisküvi açtım ve bisküviyi alıp duvara fırlatsam bile ulaşılması mümkün olmayan noktalarda kırıntı görüyorum şu an. kara delik fotoğrafları çekileceğine bu inanılmaz fenomenin araştırılması gerektiği kanaatindeyim.
    0 ...
  45. empty bottles

    1.
  46. şukela butonu

    1.
  47. sözlüğün değişiminin hüzünlü bir yansımasıdır bu buton. 3-5 entry okursunuz "ulan" dersiniz "ne güzel insanlar varmış burda.."

    sonra sol tarafa bakarsınız "öpüşürken sevgilinin ağzına balgam atmak" diye bir şey görüp,elinizi klavyeden fareden her şeyden çekmek,bu diyarlardan uzaklaşmak istersiniz.

    gerçekten de o güzel insanlar o güzel atlara binip gitmişler.
    trollün malına , nesillerin piçine kalmışız.
    1 ...
  48. video öncesinde bitmeyen reklam

    1.
  49. bazı sitelerde iyice boku çıkmış hadisedir. artık alınan reklamın cinsinden midir sitenin ekstra puştluk eforu sarf etmesinden midir nedendir bilinmez,o video bir türlü bitmez arkadaş ya.

    yaklaşık 2 buçuk dakikalık reklam.*ya bunun son 10 saniyesinde "reklamı kapatmak için tıklayınız" ibaresi eklemek nasıl bir kitapsızlıktır lan? hangi vicdana sığar bu? ben o 140 saniye açık tutmuşum sayfayı,o kullanılmışlık hissiyle son 10 saniyeyi izlesem ne izlemesem ne? ki o anki tarifi mümkün olmayan çaresizlikle izlerim genelde sonuna kadar.

    en son dikkat ettiğim imageshack de bu denyoluğa katılmış,her videodan önce bildiğin bi kısa film izlettiriyor.e az biraz edep ya hu!
    2 ...
  50. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük