bölücü kürt zekası sonucu oluşan bir durum. ilk olarak bir kürt insanırsa olur, bunu bir kabul edin. isterse uzaydan uydu bile düşürür lan! hani çok faşistçe, yok dalga geçilmiş bir durum değil mi? ulan o zaman neden atıyorlar kuze ırak da veya doğuda?
not: sabahtan akşama kadar ülkücüler böyle şöyle muhabbeti yapanlar gelmedi, neden acaba*. düşünce baykuşları sizi...
aptal insandır. sözüm ona da hep "doğuştan kazanılan özelliklerdir bunlar" deyip slogan atar, anlayış, hoşgörüden bahseder ama ısrarla diğer ırklara sataşır. hep faşist falan der ama çaktırmadan kendi milliyetçiliğini yapar. hep aynı halkın ezikliğinden bahseder. sanki dünyada 2 ırk vardır, biri eleştirdiği, diğeri kendi ırkı.
aşağılık kompleksidir bu. sözlükte mükemmel örnekleri var, köpek sürüsü misali geziyorlar. siyasi bilgisi olmadan, kültürel en ufak bilgisi olmadan yazılar yazıp duruyorlar. bozduğunuzda da havlıyorlar. sıçıyorlar, sizi sıçtı gösteriyorlar. havlıyorlar, sizi gösteriyorlar. götleri sıkışınca da farklı dillerde mesaj atan namussuzlar bile var yahu, o derece...
özet olarak; ırkınızdan utanmayın. her ırk yücedir. türk de arap da laz da, hepsi...
yeni nesil hayalperest yazar. şöyle demiş;
--spoiler--
...zaten ayrılıp ayrılmama kararı türklere değil kürtlere aittir. kürtler hep beraber gitmek isteseler onları tutacak bir kudret yoktur.
(bkz: türkiye nin bölünmesini isteyen türk/#8680064)
--spoiler--
denemeleri dileğiyle... bu topraklarda türke kafa tutmuş yüzlerce topluluğun demek ki en delikanlısı kürtler olacakmış. bende bu yazarın dileklerine katılıyorum ve inşallah bu günleri görürüz. karar verseler giderler gitmesine ama eşlik edenlerinin kim olacağı da açıktır, bu insanların nereye gideceği de. herkesin haddini bilmesi lazım...
hakemin rezalet bir maç yönettiğinin kanıtlarından birisidir. böyle bir durumu 4 hakemden biri bile mi görmez be kardeşim. buna kırmızı kart vermeyeceksin de kime vereceksin!
2 bilemedin 3 şişe içince araba kullanmaması gerektiğinin farkında olan köylüdür. gariptir bu köylü insanı. şehirliler farklı oysa ki. onlar 3 şişede sarhoş olmaz. hatta bak ne derler:
+haha dilara sorma ya... ben 3 tane içtim hiçpişi olmadı bu mal yarısında zom oldu ahahah
ha sonra ne mi olur? ertsi gün 3. sayfada bu şerefsizlerin çarptığı bir serviste ölen çocukların haberi çıkar.
2 bilemedin 3 şişe bira içen adamın ehliyetine el koymak. *
kimilerince şerefsizlik olarak algılanan durumdur. yüce allah'ım sana şükürler olsun bunları da gösterdin bana. vay vay neler dönmüş değil mi serhat? sen alkollü araç kullan, hem de 2 bilemedin 3 şişe iç - ha bu arada artistlik olsun diye yea ben 2 şişeyle sarho olmam , kız mıyız biz diyen tiplere selamlar olsun- seni siktirettim milletin yavrularının,analarının, bacılarının hayatını hiçe say ondan sonra da polise ehliyeti aldı diye söv. ulan ne adamlar var arkadaş. çok merak ediyorum o alkollü genç senin ya da bir başkasının çocuklarını taşıyan bir servise çarpsa ne olacaktı.
kiilerinin kabul etmek istemediği gerçektir. kendini demokrat, haklara saygılı ve insancıl kişiler olarak tanımlayan bu kişiler bunu son derece normal kabul ederler. onlara göre bu bir tercih meselesidir. aslı öyle midir? elbette hayır. boğazlarımız ağrıdığında neden doktora gideriz? ya da burnumuz kanadığında? ya da derimiz kırmızılaştığında ? ben söylerim sen rahat ol. çünkü normal olmayan bir şey vardır. çünkü yaradılışımız ya da oluşumumuz sonucunda normal gitmeyen bir şeyler vardır. eşcinsellik te budur. erkek yaratılmışsan erkek gibi, kadınsan kadın gibi olacaksın yaşayacaksın. varsa gariplikler, anormallikler üzgünüm ama sen hastasın. bu hastayı kişilik anlamında kullanmıyorum ama kullanırım. ne zaman mı? bunu mariftet gibi gösterdiğin zaman hastasındır. ibneleri modern, lezbiyenleri çağdaş türk kadını gibi gösterirsen hastasındır. anladın mı? has-ta-sın-dır! bu kadar basit bu. kendi çocuğunuz gelse eşcinselim dese muhakkak götürürsünüz bir doktora ya da psikologa. götürmez misin? elbette götürürsün. neden? çünkü anormal bir durum vardır. çünkü atıp tutmak kolay öyle buradan tercih meselesidir, şöyledir böyledir demek. umarım evlatlarınızdan/mızdan böyle bir şey görmeyiz/görmezsiniz. görmezsiniz de bik bik öttüğünüz günleri hatırlayıp "ne dedim lan ben öyle" demezsiniz. her şeyi geçtim yaşadığınız toprakların değerlerine saygılı olacaksınız. ibneleri bu kadar savunursanız ibne yaparlar adamı.
kimi sözlük yazarlarının inancıdır. her lafında keramet, her hareketinde ermiş tavrı arayan, söylediklerini sorgulanamaz bulan ergen düşmanı entel sözlükçü arkadaşlar kendisinin saati kaçırıp geç uyandığını, uyandığı gibi televizyonculuğa başladığını düşünmektedirler. onun yanında konuşulan her şey ciddi ve belli bir seviyede olmalıdır.
(bkz: citroen)
yükseğe dönerek, geriden çıkarılan tekme. low kick,middle kick ve high kick gibi tekmelere göre çıkarması daha zordur. bacaklarda çok daha fazla esneklik istemekle birlikte çok tekrar edilmelidir. tekme çıkarıldıktan sonra dengenin sağlanması sık sık pratiğini yapan biri değilseniz zordur. bacaklar yeterince esnetilmeden yapılmamalıdır çeşitli sakatlıklar meydana gelebilir. müsabakalarda nakavt şansı azdır. bunun sebebi ise genelde gardda kalması ve dönerek atıldığı için rakibin farketmesidir. ancak bir sokak kavgasında front ve push kickten çok daha fazla etkilidir. hızlı atıldığında surata çarpan bir samuray kılıcı etkisi yaratır.
yaratıcılığı 3, pası 4 olan ibrahim üzülmezin pası sonrasında uğur inceman gibi, bitiricliği 5, ilk dokunuşu 4, tekniği "-" olan bir oyuncudan gol yiyen takımdır. menajerlik oyunlarında bile karşılaşması zordur bu takımlarla. ancak neyse ki turkcell super lig var. bu milletin yüzü gülüyor.
(bkz: bu sene de en büyük eğlence fenerbahçe)
kol kasından ziyade bilek kası gerektiren güreştir. el mandalı sıkılarak ve ez barla wrist curl ile back wrist curl yapılarak geliştirilir bilek kasları.
dağdan gelene para yağdıracak olan, apo itinin imralı'daki rahatlığı için elinden geleni yapan, gazi maaşlarına 9 lira zam yapan partiye oy vermiş, üstüne pişman olmayıp sonrasında yüzsüzce, pişkince üzüldüğünü söyleyen yalancı, ciğersizdir. beter olup açlıktan ölmesi en büyük temennimdir.
vatan millet sever türk insanının tüm duygularını en kısa ve en iyi biçimde özetleyen sözdür. garip bir milletizdir vesselam. yumurta kapıya dayanınca başlarız çalışmaya, ya kaçarkendir aklımız ya sıçarken. ama görülmemiştir kaçtığımız hiç. kapıya dayansa da yumurta onu güzel bir kaşarlı omlete çevirmeyi de her zaman becermişizdir. kimine göre medeniyetsizizdir. sinema salonlarında recep ivedik izler güleriz, televizyon başında kurtlar vadisi izlemekten zevk alırız. nuri bilge ceylan filmi izlerken kendini garip şekillere sokanlar sevmezler, beğenmezler bizi. varoşuzdur biz, alt tabakayızdır her zaman onların zihninde sadece mutlu olduğumuz şeyi yaptığımız için. biz de güler geçeriz onlara zaten, daşşağın kralını geçeriz yani. kalın çerçeveli gözlük, omuzdaki kedi ve saçma salak giyim tarzı eşliğinde gezen bu kişiler pek bir değersizdir bizim gözümüzde. zaten gelemezler bizim olduğumuz yere bunlar. bunlardır ki her şeyini hor gören milletin. elbette hepsi gezmiyor kediyle. daha sevimli olanlar da var içlerinde. milletinin gözünün içine baka baka, onun parasını cebine cukkalaya cukkalaya hakaret edenler de var millete. kimisi bir maden gibi keşfedilmeyi bekler şehit ailelerine hakaret etmek için kağıt parçasındaki köşesinden, kimisi bir çift meme için vatan satar. kimisi çiçek çiçek açıp, bal bal damlar "kürt vatandaşlardan alışveriş yapılmıyor!" diye o cılız ve kulak tırmalayıcı sesiyle bizim derdimiz bayraklı tabutlar içinde gelen, para için değil parasızlık için eğitimsizlik için değil vatan için dağa çıkmış kardeşlerimizken. bir diğerine, siyaset meydanlarına çıkıp onun hayatı için görev başında duran askere polise taş atmadığı için kendinden 35 yaş büyük birisi ders vermeye çalışır canlı yayında. şehit verebilirsiniz, kardeşim amcam apo, dayım pkk diyen it oğlu, kral edasıyla sandalyesinde otururken. susarız biz bunları duyup ve görüp. nefretimiz içimizde büyümeye devam eder. bir diğeri daha çıkar köşe başından. hareket halindeki şehir içi otobüse molotof kokteyli atıp bir genç kızın vücudunu yakar babasının gözleri önünde. ama konu hala o adam değildir. o molotofu atan "polise taş atan çocuktur". uzun saçlı, puşili entel dantel abilerimizin hapislere girmesine medyada karşı çıktığı çocuk. ulan deriz içimizden sadece. gün gelir devran döner diye. onlar bize güler. "boş hayaller kuzum bunlar. 21.yydasın abik gubik falan filan" derler. biz bu memleketin en tutsak zamanının sonunda ali kemal'e ne olduğunu unutmadık deriz, gün gelir hatırlatacağız deriz susarız yine o gün gelene kadar.
hükümetimiz dağdan inenin cebine harçlığını koyar, bir polis memuru oğluna 3 kuruş para veremezken okula gönderdiğinde. krallar gibi karşılama yapılması için seferber eder kendini de "biz yapmadık" der. türk olmayı utanılacak hale getirir de yine de bıkmaz yüzsüzlüğünden. anne baba ve çocuğun trene girdiği medeniyetlerin köpeği olurlar, tarlalara dağlara sıçanların uşağı olurlar. olsun be kanka deriz biz. olsun. bu ülkede kendini peygamber elçisi sananlar bile bakkala olan borçlarıyla öldüler arkalarında kara bir leke bırakarak. gün gelir bunlar da gider deriz.
3 5 çakal yürüyüş yapar, yapıştırır sağa sola afiş. ne idüğü belirsiz bir terörist ölecek diye. benim kore gazim sarı, tweetyli bir kazak giyip gezerken çok ta skimizdeymiş gibi teröristler. onlar da arada kaynar deriz. sakin sakin konuşuruz aramızda nefretimiz doruk noktasına çıkarken. insan olmaya davet ederiz tüm türk düşmanı, liboş, sözde dindar, moskof sevdalılarını. biz insan değil türküz!
muğla ile alakası olmayan, trakya bölgesinde sıkça kullanılan küfürümsü kelimedir. senin götünü keserim, çükerim ya da bilmem ne yaparım yerine senin götçeğizini sikerim kalıbı daha çok kullanılır. buradaki ceğiz eki ile göte ne tür bir sevimlilik katılmaya çalışıldığı hala bir muamma iken söyleyenlerin bastırılmış duyguları olduğu konusunda çoğu kişi aynı fikirdedir.
saat 6.30 sularında eve gelen babası tarafından annesinin şikayeti üzerine belası sikilecek olan gençtir. 90lı yıllarda televolenin üstünde büyük etkiler bıraktığı bu genç çok büyük hayaller kurmuştur. bar ortamı, iki kolda kızlar, yanan ceketler, televole kameralarını itelemek. gel zaman git zaman çalıp çırpmadan babasının maaşıyla bu tür hayalleri gerçekleştiremeyeceğini anlayan, anca 30 yaşına geldiğinde yapabileceğini farkeden bu genç insan artık iyice daralır. bir şeyler yapması gerekmektedir artık. bu arkadaş ta çözüm olarak annesinin pazardan aldığı takımı 15 liralık tabakları kırmaya karar verir. fedon'un bilinen tek şarkısı "aşığınım" eşliğinde tabakları kıran genç adam hızını alamaz kendine 2 numara büyük gelen okul ceketini de yakar. işler iyice boka sarmıştır. ya hep ya hiç felsefesiyle hareket eden bu arkadaşımız takar kafasına beyaz peruğu, yanaklarına allık sürer, giyer kırmızı parlak ceketini ve düşer yollara ben fedon'um diye. o günden sonra gören olmamıştır. hakkında tek bilinen şey sağlam bir baba dayağı yediğidir.
abilerin ablaların evlerinin ciğerinden, böbreğinden kopup gelmiş, evrim teorisinin tek derdinin dini ortadan kaldırmak olduğunu düşünen, bunu düşünürken adnan oktar ve oktar babuna gibi kişileri destekleyerek düşündüren, karbon 14 metodu ile dünyanın yaşının bulunduğunu zanneden ve canlı yayında rezil olan ancak buna rağmen hala konuşacak kadar yüzsüz olan bünyelerin yaptığı iştir. yaprak testlerden ve konu anlatımlı fem kitaplarından biyolojinin dibine vurmuş bu değersiz arkadaşlar utanmadan kimi zaman umursamaz bir tavırla "ne evrimi yea çürütüldü o " derler. bu kişileri yetiştirenlerin taşa oturma çocuğun olmaz şeklindeki bilimsel yaklaşımları ayrı bir tartışma konusuyken deneme sınavlarından bir gün önce saatlerce hücre bilgisi çalışıp, sınavda yanlış şıkkı işaretlemeleri de oldukça düşündürücüdür.
inançları doğrultusunda hareket eden ya da çeşitli sebeplerden dolayı ilişki istemeyen erkektir. reddetmesinin sebebi kesinlikle ama kesinlikle kızların dış görünüşleri değildir, olamaz da zaten. sözlüklerde tarkan tevetoğlu edasıyla gezen deni devito yazarlara bir şey dememize pek gerek yok. ayşen gruda'nın yüzünü görmelerinin onlar için bir velinimet olmasına rağmen "adriana lima güzel mi? hakkatten midesizsin sen!" cümlesini ağzından düşürmeyen yazarlara selamlar olsun. saftır, salaktır ama candır esra ceyda kardeşler. güzeldir, sevilmelidir. sözlükteki bayanlar kıskanmamalıdır. birazcık spor yaparak kilolarından kurtulabilirler *.
ıslak odunla beline beline girilmesi gereken tiptir. gider sağdan soldan, izbe barlardan bilmem nelerden adı duyulmamış sikim sonik grupları "abi süper ya" şeklinde tanıtır. "abi inanmıyorum sen bilmiyo musun bu grubu" derler. ulan gavur amı ben nerden bileyim allah'ın sikko sonik grubunu? o kadar iyi olsa zaten bir şekilde en azından internete düşer adamların performansları. allah belanızı versin.
yurdum apaçi genci tarafından en fazla tercih edilen pantolon çeşididir. genelde açık renkli olan bu pantolonların sayısız cebi vardır. götte, göttekinin yanında, baldırda, kaval kemiğinde vs. genellikle çanak anten gibi dikilmiş saçlarla ve pembe ya da sarı, vücuda yapışan tişört eşliğinde giyilir. ayakkabı olarak indirime girmemiş 30 liralık converse tercih edilir bu pantolonun altına.
türkiye liginin marka değerini düşüren bir olaydır. hani tamam kimsenin ismiyle dalga geçmemek lazım eyvallah ta kardeşim o nasıl bir isimdir ben anlamadım. hani bir tek bu da değil. tazameta var akbetu var böyle garip garip isimler. süper lig mi bostvana süper amatör mü anlamadım gitti. ismi duyunca bir kere " bu ne lan ?" diyor insan. gol atınca ki genelde atamıyor "aaaakbetuuuuuu" denmesi tüylerimi diken diken ediyor. elalemin yabancıları dzeko olur, grafite olur, adebayor olur. anadolu takımlarına bedava mı geliyor bu zenciler ciddi bir merak içerisindeyim. lütfen beni aydınlatın.
düzenleme: ha akbetu ha agbetu. aynı şey. *
(bkz: yüzsüz yazar)
çok daha ağır ithamları hakettiğini düşündüğüm iki derginin yaptıkları ve yapmadıklarıyla yarattığı izlenimdir. somut bir örnek vermek istiyorum öncelikle, sol taraftan bir örnekle yani canan arıtman örneği ile. canan arıtman'ı sevmezsiniz, nefret edersiniz, öldürmek istersiniz. bu sizin görüşünüzdür, olabilir. ben böyle düşünmüyorum ama siz düşünebilirsiniz. peki bu kadın bir söz söyledi. onu da desteklemiyor, kınıyorsunuz. tamam bunu da kabul edelim. ancak insanların soyuna sopuna laf atılmasından çok ama çok rahatsız oluyorsanız hangi yüzle bu kadının soyu için odun benzetmesini yapabiliyorsunuz merak ediyorum. hani nerede saygı millete? canan arıtman kendi soyunun türk olduğunu düşündüğü için mi bu kadar kolay harekete geçiyor hakaret mekanizmalarınız? bu ne yüzsüzlüktür? bunu geçtim. ceylan önkol denen bir kız öldü geçenlerde. nasıl öldüğü de açıklandı adli tıp raporuyla. sen yani uykusuz dergisi hangi yüzle bu olayı karikatür konusu yaparken "failleri bulunana kadar gözleri hep orada olacak" diyebiliyorsun? hangi hakla ortada fol yok yumurta yokken pabuç kadar dilin pardon elinle böyle bir karikatüre imza atabiliyorsun? hangi hakla türk güvenlik birimlerinin tüm çalışanlarını bir zan altında bırakıp bir nevi hakaret ediyorsun? işine geldiği zaman "suçluluğu kanıtlanana kadar herkes masumdur" demeyi çok iyi beceren sizler neden birilerine saldırma çabası içine girdiğinizde hassasiyetleriniz bu kadar yüksek olmuyor? hani zekiyiz biz havalarındasınız zaten çoğunuz. ben de öyle sanardım sizi önceleri. ama bir çocuğun, kilometrelerce öteden havanla öldürülebileceğine inanmak, araştırma sonuçlanmadan konuşmak... küçük kardeşim yok ama olsa o bile bunu yapmazdı. elbette birkaç şey daha var aklımda sizle ilgili, sizin gibilerle ilgili. insanların hayatına, anaların ağlamasına bu kadar meraklı olan sizlerin, gösteri yapılmasına izin verilmeyen solcu gençlerine gösteri hakkına bu kadar meraklı sizlerin şehit ailelerinin gösteri yapmasına izin vermeyenleri de bu sebepten kağıda dökmenizi istiyorum. çok zor olmasa gerek sizin gibi iyi çizerler için. her seferinde yaratık gibi çiziyorsunuz ya polisleri, zaten alışmışsınızdır çizmeye. bu arada arada bir kaleminizi, çizginizi değdirin dtp ile pkk'ya. o da çok zor değil inanın. polis katil, asker psikopat ve darbeci, milliyetçiler kafasında dikiş olan kare kafalı kimseler sizde. e terörü destekleyen terör partisine ve örgütüne de iki kare çizersiniz değil mi? efendim? peki anladım. özür dilerim. siz ve sizin gibi "sol olsun çamurdan olsun" diyen insanlara yanlış dileklerle geldim. hani diyorsunuz ya halk şöyle, halk böyle, sola gelmiyorlar, meraklılar güdülmeye falan. evet. bundaki en büyük pay da siz ve sizin gibilerin. arada teröristin değil de terör mağdurlarının da acılarını paylaşırsanız belki o kaba saba, faşist adamlar da sizi insan yerine koyar. ama ne gerek var? onlardan gelecek değer dtp belediyesinden gelsin. rozet falan. belki de plaket! alırken kameraya bakar gülümersiniz. canlarım benim ya.
iyice keraneye dönen dizide işlerin daha da çığrından çıkması sonucu yakın gelecekte karşılaşacağımız olaydır. "karı ayağı göt ayağı " felsefesine kendini kaptıran adnan ile her gece başka kadınla yatmaktan kadınlardan soğuyan behlül yeni arayışlar içine girecek, sonunda birbirlerini bulacaklardır. sonrasında ver elini hollanda. ama belli olmaz. bu işler, belki de çoluğu, çocuğu memlekete yollayıp evde yalnız kalırlar. adnan, behlül, evin yanaşmaları ve kaptandan oluşan grup eşliğinde evde çılgın partiler verebilir, tren yapabilirler. önce kaptan beşir'e, sonra beşir behlül'e sonra hep birlikte behlül'e! neden olmasın?
taksime yalnızca kendisinin gittiğini, orayı ondan başka kimsenin bilmediğini düşünen, taksim'i 4. boyut zanneden tiptir. doludur bunlar. bir arkadaşım vardı, konuşuyorduk kendisiyle. "abi taksim çok iyi ya" deyip duruyordu yine. taksim ne kadar iyi yer, her şey var orada, çok bomba bir yer orası şeklindeki konuşmalarına devam ediyordu. "abi bak taksim bar dolu. bizim şehirde var mı?" dedi. "yok ali can" dedim. "bak abi taksim 70 milletten adam taşıyo, bizde çingeneler bile yok. var mı abi?" diye devam etti. ben de "yok abi haklısın dedim." ama ali can durmak bilmiyordu. "abi bak bir sürü dükkan mükkan var bizde var mı ? yok" dedi. artık sorulara kendi cevap vermeye başlamıştı. ama durduramıyordum kendisini yine de . "abi bak, tüm önemli yürüyüşler falan orada yapılmak isteniyor. bizim burada var mı yürüyüş?" dedi. kendime hakim olamayıp "yarak var yer misin" dedim, elimle çenemi sıvazlayarak. "o ne abi? ilginç bi şeyse yerim neden olmasın, tadı nasıl " dedi. git kendini siktirmeden dedim yolladım. ertesi gün gördüm onu yine. yine taksim'de takılıyordu benim zavallı arkadaşım. gökkuşaklı pankartlar taşıyan bir grubun içinde yürüyordu. bir zencinin koluna girmişti. ikisi de mutluydu.
çocukların futbol oynadığı çimliğin yanında yapılmakta olan inşaatta çalışan, boş zamanlarında kendinden 20 yaş küçük çocukların maçına girerek çocukların oyununa tecavüz eden zihnen ve fiziken amele olan kişidir. dinlenme zamanlarında gözleri ilk önce top oynayan küçük çocuk arayan amele güruhu çok kalabalık değildir. genelde en fazla 3 kişi girer çocuklarının oyunlarına. top gören masum köylü olarak ta nitelendirebileceğimiz bu güruh, plastikleri soyulmuş çocuk topuna dolayısıyla hayvani bir şekilde abanır, her aldığı topla karşı kaleye kadar çalım ata ata gitmeye yeltenir, başarılı olsun ya da olmasın garip sesler çıkarır. yüksek dozda alınan kalitesiz sigaranın etkisiyle de
(bkz: bahar)
(bkz: birinci)
3 atak sonra şişen bu tek kişilik hayvanat bahçeleri işin bokunu çıkararak futbolu evrimleştirerek deve güreşine başlarlar. olan yine güzelim maçı piç edilmiş mahallem çocuklarına olur. beyaz atletli ve boyalı pantolonlular ise bir maçın daha ağzına zıçmanın zevkiyle garip sesler çıkartarak oradan uzaklaşırlar.
