şükrü erbaş

entry140 galeri9
    76.
  1. 77.
  2. herkes bilmez ama şair kelimesinin ağa babasıdır.
    1 ...
  3. 78.
  4. dönüp dizelerine bakıldıkça yeni bir şey gösterebilen ender şairlerden ama insan... Bir yere şunları yazmıştı, şimdi o "yer" yazdıklarından ibaret;

    Koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar. incelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti. Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu.
    1 ...
  5. 79.
  6. karanfilli şiirler yazmış yazar.

    Konuşuyorsun, kanatlı bir karanfil dudakların.
    Gözlerin iki dağ suyu güldükçe köpüklenen
    indiriyorsun kirpiğini upuzun bir güz.
    Bir kapı önündeyim, girsem suç gitsem ayaz.
    10 ...
  7. 80.
  8. şiir dinletisinde şiirlerini ayakta okuması yasaklanmış şair. valla ne diyim, trajikomiklik trajı tavan yapmış güzel ülkemin.

    http://www.radikal.com.tr...umasi-yasaklandi-1498358/
    2 ...
  9. 81.
  10. skym sonik bir ülkenin, skym sonik bir uygulaması daha.
    0 ...
  11. 82.
  12. 1953 Yozgat doğumlu, şair ve yazar. Genelev mektupları, Ömür Hanım' la Güz Konuşmaları ve Senin Korkularını Benim inceliğimi isimli şiirleri mutlak okunması gerekenler arasındadır. Yazar Hasan Ali Toptaş' ın yakın dostu olan Erbaş halen Antalya' da yaşamaktadır.
    0 ...
  13. 82.
  14. --spoiler--
    "Kuş taşlayarak, köpek döverek, kedi yakarak büyüyen çocukların ülkesinde
    polislerin kahraman olmasından daha doğal ne olabilir.
    Ben polise öfke duymuyorum.
    Asıl katil onların babalarıdır.
    Aklı ve sevgisi olmayan bir toplum
    ya önünü iliklemekte
    ya da şehvetle şiddeti sevmekte bulacaktır özgürlüğü."
    --spoiler--
    0 ...
  15. 83.
  16. Sevgilim..Bir ülke senin gövden kadar masum olsaydı.Bir tek anne oğlunu devletten sormazdı.
    1 ...
  17. 84.
  18. benim en güzel düşlerim
    içimde kaldı.
    1 ...
  19. 85.
  20. Koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar. incelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti. Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu.

    Şükrü erbaş
    9 ...
  21. 86.
  22. Hemşehrim olduğunu Yeni öğrendiğim şair. Çok güzel eserleri var. Ama tüm eserlerinden ayrılan şiiri 'ömür hanımla güz konuşmaları'dır. En azından benim için. 'Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ömür hanım?' Sözü benim her yaşamaktan sıkıldığımda aklıma gelen tek şeydir. Sonra oturup saatlerce bu cümleyi düşünürüm. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ?

    Allah daha uzun ömürler versin ve edebiyatımıza nice eserler vererek edebiyatımızı zenginleştirsin.

    Şair gibi şairdir.
    4 ...
  23. 87.
  24. ÜÇ NOKTA

    Büyük konuşanlar
    Alınlarında eğri olmayanlar
    Yalnız yükseği görenler
    Herkesin ortasında yürüyenler
    Bütün ışıkları yananlar
    Sesi menevişsizler
    Güzü küçümseyenler
    Gözyaşına arkasını dönenler
    Kendini mutluluk bilenler
    Sessizlikten korkanlar
    Yalnız eşyalarına gülümseyenler
    Öyküsünde öteki olmayanlar
    Kederle kirlenenler
    Aynası buğusuzlar
    Kışa yolu düşmeyenler
    Kalbi ölüm mühürlüler
    Penceresi dışa açılmayanlar
    Aşktan utananlar
    Güzelliği kimsesizler
    Dili şiddet olanlar
    Gövdesi sözünden önce gelenler
    Dünyaya dokunmayanlar
    Unutanlar, unutanlar
    Ey tek heceli darlık...

    O mevsimim ki herkesten yapılmış
    Üç noktayla biten bir cümleyim artık...

    ŞÜKRÜ ERBAŞ
    9 ...
  25. 88.
  26. KOŞARADIM

    Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
    Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak
    Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak
    Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu;
    Toprağı rüzgarı denizi göğü
    O her zaman bir insanla anlamlı
    Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı
    Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların
    Ve ucuz korkuların kör kuyularına
    Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz.

    Fırlayıp ilk ışıklarıyla günün dağınık yataklardan
    Koşaradım gidiyorsunuz işinize değişmeyen yollardan
    Kurulmuş saatler gibi gün boyu çalışıp tekdüze
    Uzayan gölgelerle koşaradım dönüyorsunuz evinize.
    Ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz
    Unuttunuz başkalarının acısını duymayı
    Küçük çıkarların büyük kurnazları
    Alışverişe döndü tüm ilişkileriniz, hesaplı, planlı
    Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım
    Unuttunuz konuşmayı kendinizi vererek
    Düşünmeden bir başka şeyi, içten yalın dürüst
    Dışa vurmayı duygularınızı
    Unuttunuz, neydi bir ince söze yakışan en güzel davranış.

    Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
    -Ki bu en büyük kötülüktür size-
    Yıkanmıyor bir kez olsun yüreğiniz yağmurlarla
    Denizler boşuna devinip duruyor bir çarşaf gibi
    Gerip ufkunuza mavisini, çiçekler her bahar
    Uyanışın türküsünü söylüyor da görmüyorsunuz.
    Sizin adınıza dünyanın pek çok yerinde
    insanlar dövüşüyor ellerinde yürekleri birer ülke
    Anlamıyorsunuz inançlarını bir kez düşünmüyorsunuz.
    Ömrünüzü güzelleştirecek bir şey almadan hayattan
    Bir şeyler bırakmadan ardınızda gelecek adına
    Koşaradım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim
    Koşaradım
    Duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde...

    ŞÜKRÜ ERBAŞ
    11 ...
  27. 89.
  28. Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
    Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak
    Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak
    Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu;
    Toprağı rüzgârı denizi göğü
    O her zaman bir insanla anlamlı
    Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı
    Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların
    Ve ucuz korkuların kör kuyularına
    Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz.

    Fırlayıp ilk ışıklarıyla günün dağınık yataklardan
    Koşaradım gidiyorsunuz işinize değişmeyen yollardan
    Kurulmuş saatler gibi günboyu çalışıp tekdüze
    Uzayan gölgelerle koşaradım dönüyorsunuz evinize.
    Ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz
    Unuttunuz başkalarının acısını duymayı
    Küçük çıkarların büyük kurnazları
    Alışverişe döndü tüm ilişkileriniz, hesaplı, planlı
    Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım
    Unuttunuz konuşmayı kendinizi vererek
    Düşünmeden bir başka şeyi, içten yalın dürüst
    Dışa vurmayı duygularınızı
    Unuttunuz, neydi bir ince söze yakışan en güzel davranış.

    Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
    -Ki bu en büyük kötülüktür size-
    Yıkanmıyor bir kez olsun yüreğiniz yağmurlarla
    Denizler boşuna devinip duruyor bir çarşaf gibi
    Gerip ufkunuza mavisini, çiçekler her bahar
    Uyanışın türküsünü söylüyor da görmüyorsunuz.
    Sizin adınıza dünyanın pek çok yerinde
    insanlar dövüşüyor ellerinde yürekleri birer ülke
    Anlamıyorsunuz inançlarını bir kez düşünmüyorsunuz.
    Ömrünüzü güzelleştirecek bir şey almadan hayattan
    Bir şeyler bırakmadan ardınızda gelecek adına
    Koşaradım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim
    Koşaradım
    Duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde..
    1 ...
  29. 90.
  30. Öyle ucuz ettiler ki her şeyi
    Sözü, saygıyı, erdemi
    Ölümü bile kirlettiler.
    1 ...
  31. 91.
  32. 'gülün sesi gül kokar' kitabının yazarı olan şair.
    adı üzerine düşünülmesi gereken bir kitap ismi.
    insanda böyledir, sesinden fikirlerinden düşüncelerinden gül olup olmadığı anlaşılır. seni neyin beklediğini az çok tahmin edersin. hiç görmeyen birisi gülü sevebilir. kokusunu hisseder. hemde koklayan birine göre gülün daha güzel koktuğuna, olduğuna inanır.

    Sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen
    Herkesin perde perde çekildiği bir akşam,
    Siyah bir su gibi yollara akan yalnızlığı öpüyorsun.
    Ağzında eriklerin aceleci tadı
    Elleri bulut, gözleri ot bürümüş ekin tarlası,
    Bir çocuğun düşlerine inen tokadı öpüyorsun.
    Yağmur her zaman gökkuşağını getirmiyor.
    Aralık kapılarda bekleyişin çarpıntısı
    Bir kadının eksildikçe ömrüme eklenen
    Uzun gecelerini, solgun gövdesini öpüyorsun.
    2 ...
  33. 92.
  34. Hatıra isimli şiirin kalemi. "Tanrı'ya insanın yalnızlığını ekliyorum" dizesiyle yalnızlığın doğasını tek satırda izah eden güzel insan ama insan...
    2 ...
  35. 93.
  36. 94.
  37. Yüreğimde büyüttüğüm gül güneşe çıkamaz
    Yüreğim o gülü büyütmezse ışıyamaz.

    Günüm seninle başlasın istemiştim
    Çok değil ki…
    Bir içten gülüşünle ışısın gecem
    Uzun suskunlukların dilsiziydim
    Sesin aksın istemiştim dupduru
    Dağ suları gibi serin
    Yüreğimin ölü topraklarına.
    Kirpiklerin gölgelesin yüzümü
    Gözlerin ömrümün göğü olsun
    Demiştim, çok değil ki…

    Bir uzun yürüyüş düşlemiştim
    Avuçlarının ince çizgilerinde
    Öperek ürkek gülümsemeni usulca.
    Dünya tepeden tırnağa sen
    Buğulansın istemiştim ılık nefesinle
    içimin buzlu camları.
    Rüzgârda titreyen dallar misali
    -Bilsen unutmuşum nicedir-
    Ürpersin tüylerim tel tel her değdikçe
    Savrulan saçların solgun tenime.
    Çok değil ki, kırılsın acının ayazı
    Mutsuzluk dinsin biraz demiştim.

    Bir uzun güz geçmişti bin uzun hüzün
    Sevgi denilen o ilkyazın üzerinden
    Yaşamak eski sevincini çoktan yitirmişti.
    Düşsün istemiştim yüzünün sabahından
    Ömrümün akşamına bir düş inceliğinde
    Öpüşün, dudağında çiçeklenen çiy taneleri.
    Çok değil ki, çok değil ki diz çöküp
    Göğsünün köpüren pınarlarından
    içeyim istemiştim hayatın can suyunu
    Ağzının pembe ufuklarında soluklanarak.
    Bir dem barışık olsun can ile ten demiştim
    Bir dem iliklerimde duyayım yaşamayı
    Uyumun mutluluğunu sende bularak.
    10 ...
  38. 95.
  39. Yasayan sairdir. (Bilmeyenler var). Her siiri ayri guzel. Guzel adam..
    5 ...
  40. 96.
  41. -ömür hanımla güz konuşmaları-

    ve güz geldi ömür hanım. dünya aydınlık sabahlarını
    yitiriyor usul usul. insanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. yağmur ha yağdı ha yağacak. incecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
    hüznün bütün koşulları hazır. nedenini bilmediğim bir
    keder akıyor damarlarımdan. kalbimin üstünde binlerce
    bıçak ağzı... ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ömür hanım?
    5 ...
  42. 97.
  43. Şükür cehalet bitti! Kimse okumuyor, herkes yazıyor. Kimse öğrenmiyor, herkes biliyor. Kimse susmuyor, herkes konuşuyor. Kimse çekilmiyor, herkes ortada. Kimse kederlenmiyor, herkes şenlik. Kimse yere bakmıyor, herkes yıldız tozu. Kimse sevmiyor, herkes arzu ediyor. Kimse gözyaşı değil, herkes küfür. Kimse eşik değil, herkes duvarların ötesi. Kimse gölge değil, herkes ışık. Tevazu bitti. incelik bitti. Hatıra bitti. Gönül bitti. Şarkı bitti. Bir aynalar pazarı ki, yaşıyoruz işte...

    kuş uçar kanat ağlar
    4 ...
  44. 98.
  45. Kocaman Bir Çocuğu Öpüyorsun adlı şiirini aşağıdaki linkte seslendirdiğim şair:

    https://soundcloud.com/us...aman-bir-cocugu-opuyorsun
    0 ...
  46. 99.
  47. Akşamlar, Şehrazat, dünyanın her yerinde aynı kederle mi iner?
    Işık neden canımızdan çekilir bu saatlerde? Ağaçlar neden bir top pıtrağa döner? Kapılar ağırlaşır. Kimse başını kaldırıp da bakmaz gökyüzüne.
    insan çocukluğundan yeni bir soluk almadan katlanabilir mi?
    Kim inandırdı bizi Şehrazat, yaşamın ölümden büyük olduğuna?
    içine doğduğumuz sabah neden rüyalarımızdan daha kısa?
    insan kendisini sevmeden başkasına dokunabilir mi hiç?
    Çocuklarımız kirpiklerimizin gölgesinde nereye kadar büyür?
    Sevdiğimiz kadınlar bizim neyimizi sever Şehrazat?
    Şarkı söylemeden sabaha çıkabilir mi insan? Akşamlara kadar kaç ses yaramızı sevdirir bize?
    Sonra kapımız çalınır. Gelir bir dost tedirgin eşit sıkıntılarda. Neden yalnızlığımızı birbirimize gösterirken utanırız?
    insan konuşmadan da anlaşılmak ister. Sevdiğimiz insanlardan bunu beklemek çok mu Şehrazat?
    iyilik, korku içinde yaşar mı hiç? Haysiyet yarasının merhemi var mıdır? Yüzü yere düşen insan evlere nasıl sığar?
    Şimdi neden acı verir eski mutluluğumuz?
    Gönül yorgunluğu, insan yorgunluğu mudur, beden yorgunluğu mu?
    Kan pıhtısı bir arzuyla güzelliğe bakmak nasıl bir yaşama cezasıdır?
    Sonsuzluk, Şehrazat, ölümden sonra mı başlar, yaşayalım diye bize verilen şu hayat mıdır?
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük