şükrü erbaş

entry140 galeri9
    51.
  1. ben ona gittikçe soğuyan zamanlarda,
    sıcacık bir sığınak olayım istemiştim.
    1 ...
  2. 52.
  3. Ben ona dedim ki , bütün kuşlar tünedi. Göğsümdeki tek kanatsın.

    Şükrü Erbaş
    1 ...
  4. 53.
  5. "gerçek zamanla yüreğin zamanı nasıl karışıyor öyle... usul bir gülümsemeyle yürüyorum. kırmızı bir bulut yüzün. bir çınar ağacı gölgesindeyim. yapraklar değil saçların dökülüyor üstüme. mavilikte bir görkem. şarkılar dinliyorum. parmakların, sesinden önce akıyor içime. 'uçan kuşlar sarhoş olur' bir daha inanmıyorum. " sözlerinin sahibi (bkz: Bağbozumu Şarkıları)
    1 ...
  6. 54.
  7. büyüklerin bunca uzun yaşadığı bir ülkede
    bir onur dersi midir çocukların ölümü ?

    - Şükrü Erbaş
    1 ...
  8. 55.
  9. --spoiler--
    "Ben ona dedim ki
    Suyun üç hali var
    Dördüncüsü sensin.

    Kalbim
    Uzun menzilim benim
    Yolumu karşılayansın.

    Ben ona dedim ki
    Bütün kuşlar tünedi
    Göğsümdeki tek kanatsın."
    --spoiler--

    dizelerinin sahibi şairdir.
    0 ...
  10. 56.
  11. "sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen
    herkesin perde perde çekildiği bir akşam
    siyah bir su gibi yollara akan yalnızlığı öpüyorsun
    ağzında eriklerin aceleci tadı
    elleri bulut, gözleri ot bürümüş ekin tarlası
    bir çocuğun düşlerine inen tokadı öpüyorsun.
    yağmur her zaman gökkuşağını getirmiyor
    aralık kapılarda bekleyişin çarpıntısı
    bir kadının eksildikçe ömrüme eklenen
    uzun gecelerini, solgun gövdesini öpüyorsun. "
    3 ...
  12. 57.
  13. “Canı cehenneme rahat uyuyanın,
    Kapısını örtenin perdesini çekenin.
    Yüreği yalnız kendiyle dolu
    Duvarları ancak çarpınca görenin.
    Canı cehenneme başkasının yangınıyla
    Evini ısıtıp yemeğini pişirenin.”
    0 ...
  14. 58.
  15. 59.
  16. “Bilene ağıt gibi oturur
    kadının Gamsız Gülmesi..”
    — ŞÜKRÜ ERBAŞ
    0 ...
  17. 60.
  18. Akşam akşam "ikilem" şiiriyle beni başbaşa bırakan şair ama insan...

    Güzel kadınlara kederli şarkılar söyletmeyin
    Birbirini çoğaltıyor üç acı
    Kadın,güzellik ve şarkı...

    Kederli şarkıları güzel kadınlara söyletin
    Birbirini bütünlüyor üç acı
    Kadın,güzellik ve şarkı...

    Ey insan ömrünü dolduran biçimleyen duygu
    Hüzün müdür her vakit mutluluğun bir yüzü?...
    1 ...
  19. 61.
  20. “Ben bir iyiliğim, diyorum
    Yitiklik duygusundan doğan.
    Çoğalmak istedikçe azalmaktan alırım
    Güzelliğimi.
    Seçilmiş bir yalnızlığın içinden
    Seslenirim mahcup ve özgür;
    Sevdiği herkesi bir kedere
    Dönüştüren kalbimle.”
    — Şükrü Erbaş
    2 ...
  21. 62.
  22. --spoiler--
    seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben.
    --spoiler--
    2 ...
  23. 63.
  24. “Binlerce taş saklanıyor içimde
    Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle?”
    — Şükrü Erbaş
    1 ...
  25. 64.
  26. Ömrüm
    Ah benim ördükçe sökülen
    Yakasız kolsuz hırkam.

    Şükrü Erbaş
    1 ...
  27. 65.
  28. "seni kim öğretti bize ey güvenlik duygusu
    herkes gövdesine borçlu ölüyor."
    2 ...
  29. 66.
  30. "Canı cehenneme rahat uyuyanın
    Kapısını örtenin perdesini çekenin
    Yüreği yalnız kendiyle dolu olanın
    Duvarları ancak çarpınca görenin''

    erbaşların şükrü
    1 ...
  31. 67.
  32. Yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan..
    2 ...
  33. 68.
  34. "yoruldum bütün yaşları çocukluğa taşımaktan."
    0 ...
  35. 69.
  36. *
    bahçenin ortasında bir torba tuz
    domates fidelerimi yiyorlar, diyor
    salyangozlar bu kötülüğü bilmiyor
    *
    0 ...
  37. 70.
  38. yer açın, kendimi şuraya bir yere bıraktım, kıymet bilmeye geldim. adını sol frame ye getirmek de bir şeydir.

    "bir başka bağbozumu

    dilsiz ustalar, suskun öğrenciler

    (...)
    dedem ölmemişti, babam benden gençti henüz. "dağlar dilsiz ustalardır ve suskun öğrenciler yetiştirirler." diyen goethe yi okumadan, bu iki insandan öğrendim kuyuların dilini. annem, ahırdaki ineklere, bahçedeki domateslere biberlere ve çocukların açlıklarına iliklenen bir sedef düğmeydi. evlerden birer tanrı suretinde çıkıp, daha yalnız birer tanrı olarak dönen erkekler kahvelere camilerden daha sadıktılar ve çocuklarından çok merak ederlerdi "ajans haberlerini." hiçbir şey yapmadan günde on kez hükumet yıkıp hükumet kurmayı; yüksek sesli devlet sevgisinin, ters yüz edilmiş bir yalan olduğunu; kendinden başka kimseye inanmamanın mağrur yalnızlığını; sevmek arzusuyla aldanma korkusunun nasıl bir cehennem yarattığını; duvar diplerinde tanrı diye yağmura nasıl dua edildiğini onlarda gördüm. yıllarca küfrettikleri devrimcilere, deniz-yusuf-hüseyin in idamlarından sonra, derin bir mahcubiyet ve saygıyla nasıl ağladıklarını da gördüm onların.
    (...)"
    3 ...
  39. 71.
  40. senin korkuların benim inceliğimdir şiiri çok bilinip, sevilmekdedir. Ahmet telli ye nazirede bulunduğu görülür.

    Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından gidip ağzını yıkadığında başlamıştı.
    Ben bulutları gösterirken,
    bulmacanın beş harfli yemek sorusuna yanıt aramanla halkalanmış,
    Aşkın şarabının ağzını açtım, yar yüzünden içti murt bende kaldı
    türküsü tenimde düğümlenirken, odadan çıkışınla yolunu tutmuş,
    Dağlarda öldürülen çocukların fotoğraflarını bir kenara itip,
    bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı
    diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan.
    3 ...
  41. 72.
  42. ''dünyanın bütün suçlarını işlemiş
    bütün yanlışlarını ben yapmışım gibi
    yaptığım her işten tedirgin oluyorum.
    içimde sürekli bir horlanma korkusu
    bir kekeme tutukluğu ürkek dilimde
    en iyi bildiğim konuda bile
    çekine çekine konuşuyorum.''
    2 ...
  43. 73.
  44. "kalktım yürüdüm elimdeki çaresiz soruyla; insan neden hep sona bırakır kendini?"
    0 ...
  45. 74.
  46. "bilmez misin bu evlerin özgürlüğü mezarlardır
    üç renkli bir kefene sarılır rüyaları.

    harflerden ve taşlardan bir gelecek ağıdı
    herkes dağlardan bir kandile pervanedir burada.

    ölüm korkudan merhametli, diyor, avuçları toprak
    içinde soğumuş bir tanrı, tükenmiş namazlar kılıyor.

    kar yosunları, dişbudaklar, yaban cevizleri
    evlerin pencerelerine üşümüş fotoğraflar getiriyor.

    halkın kirpiklerinden bir beşikte çocuklar
    üç zamanı birden büyüyor katillerine gülümseyerek

    beyaz tülbentlerinde siyah zamanlar
    kadınlar çaresizliğin cenazesini kaldırıyor.

    ölüler son nefesleriyle karları tutuşturarak
    üniformalı bir sokağa çıkıyor dağlardan soğuk.

    ben sana geliyorum, ters lale, yedi göller, zeytin acısı
    her sözünle o çocuklar yeniden doğuyor ağzından.

    - * -
    2 ...
  47. 75.
  48. ülkemizin değeri tam anlaşılamayan, bence efsane şairlerinden.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük