Şükretmek bir yaşam biçimidir. Şükür bir nevi teşekkürdür.
Size bir iyilik yapan insana teşekkür etmemek nasıl kaba ve öküzce bir davranışsa, her gün karnınızın doyuyor olmasına, her gün yatacak bir yatak bulabilmenize, sağlığınızın yerinde olmasına, elinizin ayağınızın tutmasına, hayatınızda seven insanların, sevdiğiniz insanların olmasına vesile olan tanrıya şükretmemekte bir o kadar nankörlüktür.
Bir tanrıya inanmak gerekmez şükretmek için. Eğer bütün bunların bir tanrı tarafından size bahşedildiğine inanmıyorsanız neye inanıyorsanız ona şükredin.
Çünkü bu gece kaza geçirmeden, ağır bir hastalık geçirmeden, başınıza kötü bir şey gelmeden kafanızı yastığınıza koyabiliyorsanız bunun başarısı size ait değil. Kaderinizi belirleyen biri var. Buna da inanmıyorsanız gidin aynaya bakarak kendinize şükredin. Tebrikler tanrı sizsiniz...
Yüzeyselce söylediğimiz çok şükür kelimesinden çok daha derin bir çabadır. Öğrendim artık şükretmeyi diye bir kesinliği de yoktur malesef. Aldığımız nefese giydiğimiz kıyafete havanın böyle masmavi oluşuna, aklımıza gelen gelmeyen her şey için minnet duyma ihtiyacı kendini dinledikten, hayatı dinledikten sonra oluyormuş. Dümdüz söylediğimiz çok şükür içi boş bir cümleymiş.
şükretmeyi öğretmek: genellikle zengin, para ihtiyacı olmayan ve maddi anlamda yüksek kişilerin, fakir kişiler için sarf ettikleri bir sözdür. Şükredin, de? zor zar geçiniyoruz.
yaradana şükretmek insanın fıtratında var, fakat insanların maddi durumlarını düzenlemek ve ferah seviyesinde yaşamak/ yaşatmak devlet felsefesine göre devletin asıl görevidir.