insanlara sürekli şükretmeleri, elinde olanla mutlu olmaları ve yetinmeleri öğretilir. az mı gördük biz afrikalı çocukları, sakat insanları, kötü durumda olan insanları gösterip, bak haline şükret diyenleri?
peki bunun amacı nedir.
olay şudur ki, sen elindekiyle yetinmeyi bileceksin, daha fazlasını istemeyeceksin ki, senin sırtından geçinenler, emeğini çalanlar rahat rahat yaşamaya devam edebilsin.
senden kat be kat iyi durumda yaşayan bir insan gördüğünde, neden o böyle yaşıyor, ben niye yaşayamıyorum, sorun nedir? diye sormanı engelleyip, sana kötü durumda olanları göstererek 'öyle de olabilirdin, şükret haline' diyen bir sistem var ortada.
böylece haksızlığa boyun eğeceksin.
bu kapitalizmin, emperyalizmin gereğidir.
ortadoğunun petrolüyle, afrikanın madenleriyle amerika ve avrupa zengin olurken, buradaki insanlar onlara verilen azcık şeyle yetinip şükretmek yerine, seslerini çıkarıp haklarını almalıdır.
biz, bizden alınan onca vergiye, onca zamma karşı, asgari ücrete gelen azcık bir zamma sevinip şükretmek yerine, emeğimizin karşılığını istemeliyiz ve almalıyız da.
ben demiyorum ki hiçbir şeyden memnun olmayalım hep mırın kırın edelim. demek istediğim, bu kadar büyük bir gelir adaletsizliğine, böyle sömürülmemize karşı çıkalım. elimize verilen küçük bir ekmek parçasına şükretmek yerine, hakkımız olan yemeği alalım!
Şükretmek rızıkta eşitlenmek, infak etmektir. Sofrada ne varsa bi güzel sünnetleyip üstüne geğirip sonra da elhamdülillah demek değildir. Dolayısıyla amaç da kur'ani tabirle malın zenginler arasında dolaşan bir kudret aracı olmamasıdır.
en basit tanımıyla bizi kayırdığı için tanrıya teşekkür etmektir. bizi diğer sefillerle bir tutmadığı için.. bu neye benzer biliyor musunuz, sizi torpille bir yere yerleştiren yüksek makama yalakalık yapmaya. aynen öyle. evet kolun bacağın yerinde şükret dimi.
edelim edelim buyrun burada edeyim:
-allah'ım sen beni afrikada açlıktan geberen çocuklardan yapmadığın için sana binlerce kez şükürler olsun.
şu egoistliğe bakar mısınız. iğrenç bir şey aslında. sorguladıkça görüyor insan.
tanrıya teşekkür etmek, şükranlarını sunmaktır. tanrı kimseye torpil yapmaz. tanrı adam kayırmaz. hatta sevdiklerini bile. dinler tarihi boyunca peygamberlerin ne cefalara katlandıkları ortadadır. tanrı çalışkan toplumun hakettiğini verir. bugün kendisine inanmayan ateist japonya'nın durumu da ortadadır, yan gelip yatan müslüman arap ülkelerinin de. evrensel dinlerde kadercilik vardır. tanrı'nın adaleti sonsuzdur. bahsedilen tanrı bu evrensel dinlerdeki tanrı ise o halde ahiret'e de inanmanız gerekecektir. tanrı'nın adaleti de orada tecelli edecektir. kim bu dünyada zerre kadar sıkıntıya uğrar da sabrederse ahirette tanrı onu sabrı karşılığında ödüllendirecektir. sabretmek pes edip boyun eğmek değildir, sabretmek savaşmaktır.
olanla yetinmeyi bilmeyi , hayatta başarılı , iyi giden olayları için; allah'a teşekkür etmektir. yalnız insanoğlu, yetinmeyi bilirken; daha ne isterim ki dese de, içten içe, şu da olaydı dediği herhangi bir şeyleri mutlaka olacaktır. bunu demeye yüzü olması içinde şükreder inançları doğrultusunda.