ne koparsak kardır düşüncesiyle hareket eden öğrencidir.
olay şöyle gelişir:
hoca yazılıları okumuş, sınıfta da ilan etmiştir.
ve muhabbet başlar: "hocam yazılı kağıtlarımıza bakabilir miyiz?".
bu soruda iki hoca tipi devreye girer.
biri "boş verin bakmayın, ben vereceğimi verdim" der ve itirazlar gelirse sinirlenir.
sert bir şekilde "kim bakmak istiyor hala" diye sorar ve birkaç cengaver çıkar ve onlar kesinlikle notlarını yükseltemez.
diğer hoca çeşidi ise kağıtları dağıtmayı kabul eder.
ve başında hemen öğrenci grupları oluşur. "hocam şuradan da puan verilemez mi?" , "bu soruda nereden puan kırdınız?" , "hocam yazmışım ama" gibi cümleler kurulur.
hoca ise "her şey kağıtta olacak" , "ben herkese eşit davranıyorum" gibi cümleler ile bu cümleleri cavaplar.
sonra da hadi neyse tarzında bir iki puan ekler.
sonra öğrenciler arası "şerefsiz tam sorudan üç puan vermiş", "oğlum mezun olunca bunu dövelim, tenefüste arabasının tekerleklerini patlatım" diye konuşulur.
bu olaylar çoğu lisemizde olmaktadır.
bu öğrencilerde böyle kıt puan veren hocalar olduğu sürece hep olacaktır.
liseden mezun oldum vebunu bir daha diyemeyecek olmama üzülüyorum. belki üniversitede dedirtmezler. ya da dedirtirler. 2 yıl olmuş yalnız bu başlığı açalı. o da güzel bir şey. bu başlığı 10 sorudan sadece 2'sini yaptığım bir kimya sınavının, ki 40 aldım, ertesinde açtıydım. o anda hayatımdaki en büyük dert buydu. sonra büyüdük. dertler de büyüdü ipneler.
en saf, en temiz duyguların insanıdır. hayır, zaten evdekilere 45 alsa 50, 50 alsa 55 aldım diyecektir. yalan söylememiş olmak için bu asil kavgayı yapar.*
karmaşık bir matematik problemini çözerken, işlevsel olmaktan uzak, anlamsız bir yığın toplama, bölme işlemi yapıp erişilmesi gereken sonuçtan süratle uzaklaştığı halde, bu işgüzarlığından ötürü bir de puan bekleyen yoz öğrenci.