(bkz: bi oku hele korkma!)
16 yaşında ergenliğin doruklarında bir gençken emanet,tıfıl,akcalı diye lakaplandırılan 3 arkadaş ve 'mylitta' şubat ayında okuldan firar etmek suretiyle saat 8.30 sularında yola koyulurlar.
Emanet: Bu adam okulun emanetçisi görevini gören, riski paraya çeviren tiplerdendir. Haftada 1 arama yapılan okulumuzda tüm sigara paketleri,çakmaklar ve arama haberi yayıldığında telefonlar, bu adamın hala yerini soylemediği zulasına tıkılır, Ders başı ücretlendirilirdi. Ücretler genelde dal sigara ve kontör formatında tahsil edildiğinden bu adamla takılmak insana kendini cihan padişahı gibi hissettirirdi.
Betimlemek gerekirse tipi mahsun kırmızıgül kıvamında kavruk, 3 numara traşlı, genelde bıyıklı, ve çekik gözlüdür.
Tıfıl: okuldaki en kısa ve çocuksu adamların bayraktutanı demek bu adam için nokta atışı sıfattır. Yerden 3 parmak yuksek boyu, yaz kış ayağından çıkmayan halı saha ayakkabıları ve kırık dişlerine rağmen sırıtmaşı onun tam olarak fiziksel ozellikleridir. Yerli yersiz futbol muhabbeti ve yalan dolu hikayeleriyle şen muhabbeti sayesinde aramızda yerini almıştır.
Akcalı : aklı fikri rap muzik,break dance ve graffitide olan bu eleman kızların adını graffiti şeklinde yazmasıyla gönüllere taht kurmuş, çokça sevilmiştir. Elinde görmeye alıştığınız akçalı marka duvar boyası yüzünden lakabı budur. En yakışıklımız olması içimize sinmesede uzun ince atletik vücudu, kumral saçları, yesil gözleri oldugunu dusunursenız acı gerçek budur.
Konumuza donersek 3 genç bostancı iskelesinden doğru yururken şoklanmışçasına durur ve buz gibi havada yanaşan adalar seferli vapura bakarlar.
E : emanet
T : tıfıl
M : mylitta
A : akcalı
E: hadi lan adaya gidelim.
T: ne adası lan para yok pul yok.
M: harbi lan.
A: olur aslında çıkartın paraları.
Gruptaki 2 kisi direnmeye devam etsede yuksek ısrarlar sonucu, ada vapuruna doğru yururler. Ceplerden cıkan para 30 lira civarıdır. Öğrenci akbilinin tiz sesi 4 defa duyulur ve bir adet winston box yakılır. Tıfıl akcalıya batuhan karadeniz hakkında birseyler anlatıyor, akcalıda gayet keyifli martılara bakıyordu.
Vapur son kez borusunu otturduğunde biz ergenliğin verdığı yuksek hormon salınımıyla bir çılgınlık yapmaya koyulup vapurun dış tarafındaki oturaklarda yerımizi almışızdır. Emanet kağıt parçalarını burusturup martılara atıyor ve martıların içten kufurlerını hayal edip gulumsuyordu. Ben kulaklığımı kulağıma takmış bob marley eşliğinde sigaramı içerken çiseleyen yağmur arttı. Kınalı adaya vardık. Orada indirilen yolcular bize guldukten 5 dk sonra yukselen bir dalga vapurun dıs tarafına carptı. Yuzen çantaları toplayan tıfıl onde tepeden tırnağa ıslanan bız arkasında vapurun ıcıne gırıp tum vapurun alay konusu olduk. Adaya indiğimizde bulutların arkasından yuzunu gosteren buluta bakıp buyukada yolunda eğlenceli bir geziye çıktık.