Kaval fonunda arkada her bir bendir vuruşu, sanki size birer kare fotoğraf ilerletir.
Bağlamayla her bir karede daha önce göremediğiniz ayrıntılara gider gözünüz. Mızrapla hareket eder an, tel vesile olur.
Ağız sımsıkıdır, hiç olmadığı kadar, siz ne demek istiyosanız onu sadece türkü söyler.
Hüseyin Turan'dan dinlemeyi sevdiğim, dinnlemekten bıkmayacağım ve beni çok başka yerlerde hissettiren bir türküdür. çorum türküsü olduğunu yeni öğrendim ve has Çorumlu olarak gurur duydum gerçekten : )
aşkın farklı farklı tanımı vardır şüphesiz, her gönüle göre, her aşığa göre değişen.. ancak bu türküdeki şu iki dize benim için en etkileyici olanıdır:
dediler ki nazlı yarin pek hasta,
başında okuyan hocası olsam...
aşk kelime anlamını kaybedeli çok oldu. tek gecelik ilişkiler, kullanım ömrü 1 haftayı geçmeyen karşılıklı tripler, tavırlar vs. aşk adını aldı bu çağda. allahtan bu gibi anadolumuza ait türküler var da; bize aşkın bozulmamış, el değmemiş halini bir nebze olsun anlatabiliyor.
aysun gültekin'in elinden yudumlamanızı salık veririm.. bir iç anadolu türküsünü kendisinden daha güzel, daha içli okuyanını bilmedim duymadım.
farklı farklı söylendiğini işitsekte, ağır bir şekilde söylenmesi daha etkili olmaktadır.
şu uzun gecenin gecesi olsam
sılada bir evin bacası olsam (anam anam anam)
dediler ki nazlı yarin pek hasta
başında okuyan hocası olsam (anam anam anam )
evlerinin önü üç ağaç çınar
dillerim tutuşur yüreğim yanar (anam anam anam)
eşinden ayrılan böyle mi yanar
anam anam hangi derdima yanam (anam anam anam)
katipler oturmuş yazıya bakmaz
herkes sevdiğini dilden bırakmaz (anam anam anam)
hey allahtan korkmaz kuldan utanmaz
gönül defterinden sildin mi beni (anam anam anam
