samimi bir dille yazılmış olması, diğer kişisel gelişim kitaplarına göre büyük bir farklılık yaratan kitap. mutlaka okunması, hikayelerinden ders alınması gerekir.
bir solukta biten cinsten bir kitap. anlatımı sade okuyucuyu yormayan tarzda ve diğer kişisel gelişim kitaplarına göre daha okunası, en azından gidip seni edison ile aynı kefeye koymuyor. faydasına gelince; her yanını olumsuzluklar kaplamış bünyeye mum ışığı, gaza gelmek için sabırsızlananlara ise güneş niteliğinde denebilir.*
ahmet şerif izgören kitabı. diğer kişisel gelişim kitaplarının aksine bir kitabı okumaktan çok biriyle sohbet edermiş gibi oluyor. kitabın arka kapağında ilk okuduğum zaman samimiyetsiz olduğunu düşündüğüm okuyucu yorumları vardı;
"36 saat içinde kitabınız iki kere okudum. okurken sürekli gözlerim doluydu. kitabı ikinci kez bitirdiğimde hayatımla ilgili radikal kararlar aldım. sayenizde hayatımın en keyifli otobüs yolculuğunu yaptım."
- ilknur işçi -
alternatif eğitim danışmanlık hizmetleri eğitim müdürü
"okumamı tavsiye ettikleri kişisel gelişim kitapları beni hem okumaktan hem de kişisel gelişimimi tamamlamaktan uzaklaştırmıştı. örnekleri yabancı isimlerle doluydu,çoğuda çeviriydi zaten. kitabınız bir arkadaşım verdi, ayıp olmasın diye aldım.çok güzeldi, gerçekten çok güzeldi. hatta biliyor musunuz bir yıldır takmadığım gözlüklerimi takmaya başladım."
- hesna bulut -
gibi... önsözü okumak için elime aldım kitabı, bir baktım yarılamışım. hadi şurası da bitsin, hadi bu sayfayı da geçeyim derken baktım bitti. bittiğinde içinde burukluk oluyor doğrusu neden bu kadar çabuk bitti diye. über güzellikte bir kitap. ve arka kapağında yazılanlar hakkında düşündüklerinden utanıyor insan.
Hindistan' da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova, içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş. Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş. Sucu her seferinde patronun evine sadece bir buçuk kova su götürebilirmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan utanç duyuyormuş.
iki yılın sonrasında bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş. Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum.
Neden? diye sormuş sucu. Niye Utanç duyuyorsun?
Kova cevap vermiş: Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim kusurumdan dolayı, sen bu kadar çalışmasına rağmen, emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun.
Sucu şöyle demiş: Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyorum.
Gerçekten tepeyi tırmanırken çatlak kova, patikanın bir yanındaki yabani çiçekleri ısıtan güneşi görmüş. Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiği için kendini kötü hissetmiş ve yine sucudan özür dilemiş.
Sucu kovaya sormuş:
Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu ve diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını fark ettin mi? Bunu sebebi benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. iki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla patronumun sofrasını süsleyebildim. Sen böyle olmasaydın, o evinde bu güzellikleri yaşayamayacaktı.
Sadece evcilleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin. Dedi tilki. insanlarınsa hiçbir şeyi anlayacak akitleri yoktur. Her şeyi dükkândan hazır alırlar. Ve arkadaşlar dükkânlarda satılmadığı için de, hiç arkadaşları olmaz. Eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan evcilleştir beni!
Ne yapmam gerekiyor peki? diye sordu Küçük Prens.
Çok sabırlı olman gerekiyor. Önce çimenlerin üstüne, biraz uzağıma oturmalısın. Ben gözümün ucuyla seni izleyeceğim, sen hiçbir şey söylemeyeceksin. Sözcükler yanlış anlamaya neden olurlar. Ama her gün biraz daha yakına gelebilirsin.
üniversite ergenleri iel ev hanımları tarafından sıkca okunan kitaptır. hayatı basit nükteli bikaç anı anlatarak çözdüğünü kanıtlamaya çalışan tırt bi yaşam koçunun imzasını taşır. yazık.