Adana’da olmak isterdim. Geçen sene Adana’ya sırf yemek yemek için gitmiştim, evet yanlış duymadınız hayvanlar gibi yemek yedim ve sırf bu yüzden gittim. Kebaplarını, ciğerlerini, bici bici tatlısını, kelle paçasını özledim. Bir Ankaralı olarak böyle güzel lezzetleri kendi memleketimizde bulamıyoruz maalesef.
Şimdi bu entry’i girdiğim için beni 110 kilo falan sanacaksınız ama sadece 74 kiloyum.
9.sınıftayım, o zamanlar servis ile gidip geliyorum ve yine bir bahar mevsiminde, servis, beni mahallenin başında bırakmış. erkekler mahallede futbol oynuyor, kızlar ise voleybol. mahalle tıklım tıklım çocuk sesi, şen şakrak ve hava da bir o kadar sıcak. hemen bizim binanın altında da komşular ve yengelerim ( aile apartmanında oturuyoruz) kendi aralarında konuşuyorlar. mahalleye doğru yürürken ayağıma kaçan top geliyor, güzel bir şut çekiyorum. sonra alkış sesleri.... kadınlar dönüp bana bakıyor, kısa bir sohbet ve ben merdivenleri çıkarak eve gidiyorum. üstümü değiştirirken annem geliyor ve "ben aşağıya (mahalleye) iniyorum, yemek pişince ocağın altını kapat, acıkırsan da ye" diyor ve gidiyor. taze fasulye var yemekte ama diğeri neydi hatırlamıyorum.
yazarken bile inanılmaz iyi hissettim kendimi. çok sıradan bir gündü ama ben o zaman çok huzurlu hissetmiştim kendimi. aradan 8 sene geçmiş şimdi düşünüyorum da.... ayrıca bu düşünce makarna yerken geldi. bir anda bana böyle tuhaf şeyler oluyor. ayrıca okuyanlara da buradan selamlar, teşekkürler.
Hayalimdeki evimin balkonunda. Bahçesinde güller açan evin balkonunda. Yıldızları rahatca izleyebileceğim balkonda. Çay içmek isterdim belki biraz da limonlu kek.
sadece kendimle sahilde kulaklığımla slow şarkılar dinlemeyi çok isterdim. rüzgarın hafif hafif yüzüme çarpmasını, tenime tatlı bir havanın çarptığını hissetmek isterdim.