asla ve asla kader değildir. eskiye göre artık birçok yöntem var zayıf ve fit kalmak için. misal, metacartin diye bir şey var, sağlık bakanlığından onaylı. denemek, kullanmak lazım. öyle şişmanım ben diye kabullenip ağlamakla olmaz.
insana başarısız da hissettiriyor aslında. Başarısız, çirkin, sağlıksız, daha çok çirkin, asosyal, üstüne tel takınca bir de gözlüğün olunca dünyanın en çirkiniymişsin gibi. Aynaları siyaha boyadım.
Japonya’da şişman olmak, kanunen yasaklanmıştır. 40 yaşın üzerindeki erkeklerin bel kalınlığının en fazla 85 cm olmasına, kadınların ise 90 cm olmasına izin verilmektedir.
fiziksel bir rahatsızlık nedeniyleyse nedenleri teşhis ve tedavi edilmelidir. böyle bir durum yoksa şişman kişiye anoreksiyalı, blumiyalılar gibi muamele edilmeli. gerekirse hastaneye kapatılmalı. havayolu şirketlerinin yerinde de olsam beden kitle endeksi çıkartır, üstünde olanlardan ekstra ücret alırım.
kimse bana su içsem yarıyor muhabbeti yapmasın. bir oturuşta bir tepsi içli köfte yiyebilen adamım ama tığ gibiyim. amenna, benim metabolizmam hızlı olabilir ama normâl günlerde, hele ki yemekte sevmediğim bir şeyler varsa üç-beş çatal alıp bırakırım. yemek seçin lan biraz! çöp öğütücü gibi önünüze ne konsa yemeyin. biraz damak tadınız olsun. sonradan gurme olun demiyorum, iştahınızı sevdiğiniz yemeklere saklayın.
adam/kadın bütün gün masa başında. kafa da otomatiğe bağlamış, beyni uyku modunda. günün en hafif öğünü olması gereken akşam yemeğinde nişastaya abandıkça abanıyor. e sen 100 kilo olmayacaksın da ben mi olacağım, hıyar!
evet, kilo konusunda son derece faşizan bir tavrım olduğunun farkındayım. gelin gelelim dünyada her gün onca insan açlıktan ölürken bu hayvanların kendilerini hasta edene kadar yemesi kanıma dokunuyor. yemeyin arkadaş işte! çoluk çocuğun, afrika'daki sabinin hakkı lan o! ayıp be!