çoğu erkek "ulan sona doğru sevişiriz" ümidiyle oynamak ister. ama sonra şişe ona kaçar gibi acır içi, hayal kırıklıklarıyla kişisel tatmin amacıyla yalnızlığına koşar.
Çocukken kızlarla oynadıgımız kızlar cesaretlilik diyince dudagımdan bir kere öp yada seni seviyorum diye bagır derdik ah o günler tekrar geri gelse ne güzel çocukluk anılarımız vardı bizim.
üniversite yıllarında sıkça oynadığımız, bir cafenin bütün bulaşıklarını yıkamaktan tutunda, camından dışarı çıkmak gibi bir sürü cesaret (şimdiki aklımla enayilik) sergilediğim oyun. ah ulan be o şişe bi kere bile o kıza denk gelmez mi *
Üniversite 1'de yeni tanışma hevesiyle 8 kız ve 2 erkekle oynadığım ilk oyundur.
Bir daha etrafımdaki hiçbir şişe dönmedi. Ta ki birkaç gün önceye kadar. Bütün gün batak, poker, pişti, okey ve boğuşma dahil oynanmış; sıkıntıdan bir şey yapmaya karar veriş aşamasında yersiz bir arkadaşın, yine yersiz bir söylemiyle "hadi şişe çevirelim" deyip, boş maden suyu şişesini sürtünmenin neredeyse ihmal edildiği orta sehpaya koymasıyla bir kez daha oynama gafletinde bulundum.
Şişe tam altı dakika on yedi saniye döndü. Tabiki de süper şanssız olarak soru sorma sırası bana geldi. Ortamda herkes, herkesin içini dahi bildiği için soracak soru bulamadım ve bu yaşta* Bir kez daha oynamamaya karar verdim.
Edepsizlik yapılmadan ve "kimi seviyorsun" sorusunu sormadan oynanamayan oyundur.