inşallahlarla maşallahlarla başlar bu hayat. Küçükken maşallah derler büyüdükçe. Daha sonrasında inşallah istikbali güzel olur derler. Vakit geçtikçe yaş ilerledikçe hata yapmaya başlarsın. Hata yaptıkça keşke dersin , keşke yapmasaydım . Ama artık çok geçtir keşkeler için. Büyüdükçe dertler artar çocuk olmak istersin. Pişman olursun büyüdüğüne. Bazen gitmek istersin çok uzaklara , bazende kalıp savaşmak cazip gelir insana .Hangisi sana iyi gelecek seni yoracak canını acıtacak bilemezsin. Durur bir sigara yakar çektiğin her nefeste küfredersin hayata. Oysa hiç bir anlamı yoktur , ne kadar küfür etsen de acı çeksen de yaşanmıştır bir kere. Yaşanmışlıkların ardından yas tutmak yerine bunlardan ders almak gerekir. Bazenlerle keşkelerle dolu bir hayat yerine pişman olmadan yaşamak daha iyi değil midir ? Hayat üzerine geldikçe sende onun üzerine gideceksin ve büyüyeceksin. Yaşadığın acılara göre değil kendine göre yön vereceksin hayata . Yılmayacak pes etmeyeceksin acılara . Düştükçe kalkacak çocukluğundaki gibi dizindeki kanayan yarayı silerek devam edeceksin koşmaya. Kimse durduramayacak seni ölüm dışında hayat denen bu maratonda...
Gene gece oldu saatler gene ilerliyor her zamanki gibi. Sigaramı yaktım gene düşüncelere daldım yarın ne getirecek diye. Neden bir saniye sonrasında ne olacağını bilmediğimiz halde yarını düşünüyoruz ki ? Hangimiz garanti verebiliriz bir saniye sonra hayatta olacağımıza ? Hala nefes alıyorum neden üzüleyim ki ?Neden olan bir şey canımı yaksın ki ? Ay bile yalnızken gökyüzünde ben neden yalnızlığıma üzüleyim ki ? Ne kadar boşa yaşasak da doldurmak bizim elimizde değil mi ? Neden hayatı hep mutsuzlukla dolduruyoruz ki? Onun bir gülümsemesi bile beni mutlu ederken neden onu hep güldüre meyim ki? Neden her zaman şizofrenik düşünceler ele geçiriyor bizi ? Artık uyanmanın vakti geldi gibi sanki. Hayatı rüya gibi yaşamak varken neden kabusa dönüştürüyoruz ki ? Gelip geçici dünyada neden bu kadar üzülüyoruz. Artık gülümsemenin vakti geldi. Çehrenin gülümsemesi değil ama ruhun gülümsemesi. Ruh gülümserse çehre zaten gülümser. Ruha iyi bakmak lazım bedene ne kadar sahip olamasak da . Ruhu zedelersek işler sarpa sarar. Kol kırılırsa kaynar ama kalp kırılırsa ruh kırılırsa kaynaması zordur kaynamaz da belki . O yüzden sahip çıkmak lazım. Her şeyden önce kendine sahip çıkman lazım. Kontrolünü eline alırsan her şey yoluna girecektir. Şimdi uyan ve önüne bak ve hiç bir şey beklemeden. Bekleme ki getirmedikleri üzmesin seni sadece gelenle mutlu ol. Eğer giden mutlu edecek ise bununla mutlu ol...Kısacası ne olursa olsun MUTLU OL...
Çocuklar için zor olan bu dünyada içimdeki çocuk hala ayakta. Bazen onu dışarı vurduğum anlar oluyor. Ne kadar güçlü gözüksem de kırılgan oluyorum bir anda. Dokunsalar ağlayacak duruma geliyorum ama kimse dokunmuyor. Biriken nefretimi kusamıyorum doyasıya. içeride bir yerde gene bir parça kalıyor ve gene birikiyor orada. Tam anlamıyla kusa bilsem belki rahatlaya bilirim sanırım. Ne şiddetle ne sözle çıkartamıyorum içimdeki nefreti. Bazen kendime bazen başkasına zarar veriyorum. Bundan çok mu mutlu oluyorum. Bazen evet bazen hayır. Ama mutlu ettiği de oluyor içimdeki nefretin. Nefreti bile mutluluğa dönüştüre biliyorum. Hayattan neden zevk alamıyorum ki o zaman ? Aslında zevk alıyorum galiba. Gülümsemesi bile zevk veriyor bana. içimdeki nefreti tamamen kustuğum zaman o hep gülümseyecek bunu biliyorum. Ama zaman lazım içimdekileri dökebilmek için. Zaman ne getirecek göreceğiz. içimdeki nefreti kustuğum zaman çok geç olmaz umarım. içimdeki çocuğu sakladığım gibi onuda saklamaya çalışıyorum her şeyden herkes den. Onunla hep çocuk kalmak istiyorum. Hiç büyümemek yaramaz olmak. Belki o zaman yaralarımız az olur...Yaralarımız çocukken düştüğümüzde kanayan dizimiz gibi acısı hemen geçsin istiyorum.
iz bırakanlar unutulmaz derler. Aslında unutulan iz bırakan değil kalan izlerdir gözünün önünde olduğu sürece bir şeyi unutamazsın. Mühim olan o izleri görmemek . Kalan izleri görmemek gene kendi elimizde dünde olanı unutmak aslında çok kolay. inanın ne yaparsak kendi istediğimiz için yapıyoruz. Mutsuz olmak alışılmış bir durum olduğundan dolayı başka biri için kendi canımızı yakıyoruz. Duygusal mazoşist olmuşuz. Zaman akarken yarın yeni bir sevinç bizi beklerken üzülerek bu gelen sevinçleri bir kenara bırakıyoruz. Biraz fırsat verebilsek hayatın sunacağı sevinçlere her şey daha güzel olacak aslında. Uzun bir süre sigara içmeden durduktan sonra yaktığın sigaradan aldığın ilk nefes bile bizi mutlu ediyor farkında değiliz bunun. Yada farkında olmak istemiyoruz. Alışılmış bir mutsuzluk var ortada. Şartlandırılmış koşullandırılmış bir mutsuzluk. Birinin gidişi birinin olmayışı veya benzeri bir durum. Hayat o kadar acımasız ki alıştırmış buna bizi. Aslında öyle değil bunun farkına vardığımızda ya çok geç olmuş oluyor yada her şey bitmiş oluyor. Aslında her başlangıcın bir sonu yoktur. Her sonun bir başlangıcı vardır hayatta. Yaşanacak şeyleri engelleyemeyiz ama sonun başlangıcını getirebiliriz. Hayat bize sonlar getirdikçe nefes alıyorsak eğer başlangıcını getirebilelim ki artık o sıkılsın sonları getirmekte. Başlangıcı getirmekten sıkıldığımızda zaten her şeyin sonu gelmiş demektir aslında. Hangi yara kapanmadı ki kalpte olan yaralar kapanmasın. Ellerimde kollarımda bacaklarımda hep yara izleri var. Bunlara bakarken güle biliyorsam kalbimdeki yaraya baktığımda neden güle miyim ? Gülmek gerekir ne olursa olsun gülümsemek gerekir. Canın yandığında bile gülümseye biliyorsan bir süre sonra canının yandığını bile anlamazsın. Gülümsemek zor değil ancak hiç bir şey gözünden akan bir damla yaştan önemli değil. Hayata karşı gülümse ki ne olursa olsun canın yanmasın. Canının yanmasına değil gülümsemeye alışsın ruhunda bedeninde....
Kendini kaybetmedikten sonra kaybedeceğin ne olabilir ki şu dünyada?insan önce kendisini bulmalı bu hayatta. Kendini bulduktan sonra her şey zaten gelir onunla. Ne senden önemli olabilir ki ? Yada ne canını sıkmaya değer ki ? Hayatta yalnızsın etrafında olan onlarca insana rağmen yalnızsın. Sadece sen varsın bu hayatta senden öte başka hiç bir kimse yok. Üzülme ki onlar mutlu olmasın üzülme ki canın yanmasın daha fazla. Dünyaya karşı durmanın vakti geldi bütün kötülüklere karşı sadece tek bir gülümsemen yeter aslında . Mutsuzluğunu isteyenlere inat gülümse ki anlasınlar kimin güçlü olduğunu. Güç aslında senin içinde ne kadar güçsüz gözüksen de güçlüsün aslında sadece bir yol bekliyor dışarı çıkabilmek için. O yolu aç ve ağlamayı mutsuzluğu düşünme. Düşünme ki engel olmasın içindeki gücün önünde. Hayat sana çelme takmaya çalıştığında bu güçle zıpla yerinden boşa olsun çabaları hayatın. Seni yıkmak isteyenlerin çabaları boşa olsun. Aciz olma hayata karşı ki zor gelmesin sana. Ben bana kendim için lazımım bir başkası için değil. Seni başkası anlayamaz ne düşündüğünü ne hissettiğini anlayamaz hiç bir zaman . Sen üzülsen sen ağlasan duymaz bile. Sadece sen varsın bu dünyada öyle ki bu dünya sanki tek kişilik diğer insanlar sadece senin verdiğin rollere göre yaşarlar senin tarafından eğer başrol verildiyse başrol figüran sa figüranlardır. Her şey senin elinde yeter ki gülümse ve iste .
Bazen bende akli dengemin yerinde olmasını istemiyorum... Neden mi ? Dün hastanedeyken zihinsel engelli birini gördüm yaşı belki benden büyük belki küçük ama onun bir bebek gördüğünde gözündeki mutluluğu yüzündeki gülümsemeyi gördüm. Her şeyimiz tam olmasına rağmen neden mutlu olamıyoruz peki ? Ne olursa olsun hayattan zevk almayı bilmek gerekiyor. Eğer aldığın nefesten bile zevk alamıyorsan yaşamanın ne anlamı var ki ? Yaşamdan nasıl zevk alınabilir ki ? Bazen bir insanın gülüşü seni dünyanın en mutlu insanı yaparken yüzünü asması seni nasıl dağıtabilir ki ? Bence buna artık dur demek lazım ne olursa olsun ne yaşanırsa yaşansın aldığımız her nefesten zevk almak lazım. Çekip gitmek sorun değil ama gittiğin yerde kafa aynı olduktan sonra ne değişecek ? insan önce kafasını değiştirmeli. Bu kafa değişmedikten sonra üzüntüler mutluluklar devam eder aynı şekilde farklı yüzlerle farklı tenlerle olmanın ne anlamı var ki ? Bütün sevgiler menfaat üzerine kuruludur dedi kız arkadaşım. Benim ondan ne menfaatim olabilir ki ? Veya bir annenin çocuğuna duyduğu sevgide ne menfaati olabilir ki ? Hayatımda her şey kargaşa içinde yürürken ben bile sevmeye tövbe etmişken sevebiliyor sam birini. Vardır elbet yaşamak için hayatın bir sebebi. Herkes dışarıdan hayatımı çok güzel görüyor. Hayat sana güzel diyorlar ne dertleri var ki bana bu şekilde söylüyorlar. Yada gerçek beni kaç kişi biliyor ? Bugüne kadar hiç pişman olmadım bu özelliğimi de seviyorum. Bu dünya fani elbet bir gün tek başına kalacaksın. Hayattan zevk almak namına Steve Job'sın söylemiş olduğu bir söz vardı bir konuşmasında dinlediğim " Hayatının her gününü son günün gibi yaşarsan bir gün haklı çıkarsın." Oturup düşünüyorum bugün son günüm olsa ne yapardım diye. Gene onu severdim diyorum her sorduğumda bu soruyu kendime. Onu sevmek beni mutlu ediyor çünkü. Onunla geçirdiğim her saniye beni mutlu ediyor. Bazen biraz acımasız olmak gerek hayata insanlara karşı eğer sana biraz bile zarar veriyorlarsa dur demek gerekir onlara. Bir anne çocuğuna bile vurabiliyorsa bu dünyada yaramazlık yaptığı için her şeyde biraz acımasız olmak gerekir. Bunları belki benden duymak size biraz saçma gelebilir farkındayım. Ama son bir şey demek istiyorum . Mutlu olmanız için eğer acımasız olmak gerekiyorsa bile acımasız olun. Mutlu olmanız eğer acımasız olmanızı gerektiriyorsa birazcık merhamet bile dağıtıyor her şeyi başa sarıyor acılar.
Yorucu ve hüzünlü bir günün ardından sevgiliden ayrılma vakti geldiğinde soğuk bir ankara akşamında arkadaşımla oturup dertleştim biraz canı sıkkındı ne kadar yerine getirebildim bilemiyorum ama onuda otobüsünde bindirdikten sonra üst geçide çıktım çıkarken mendil satan ufak bir çocuk gördüm bu soğuk akşamda ben bile üşürken o mendil satıyordu. Normalde böyle bir şey yapmam ama çocuğu geçtikten sonra geri döndüm mendillerin ne kadar diye sorduğumda 1 lira dedi gülümsedim cebimden bozukluklardan çıkardım verdim ver bir tane diye gülümsedi bu kadar basit miydi bir çocuğu gülümsetmek ? Döndüm giderken köprünün ucunda bu sefer ufak bir kız vardı ona da sordum mendillerin ne kadar diye çünkü ikisi de farklıydı diğer mendil satan çocuklardan sesleri çıkmıyordu belki soğuktan belkide istemedikleri için. Kızdan da bir mendil aldım oda mutlu oldu oda gülümsedi. Diğer insanlar bu kadar ufak şeylerle mutlu olabiliyor. Biz neden mutlu olamıyoruz ufak şeyler ile ?Evime geldim sıcak bir kahve ve sigaram beni kendime getirebildi biraz sanki . Aslında kahvenin ve sigaranın hiç bir etkisi yok o iki çocuğun yüzündeki gülümseme beni kendime getiren. Ufak şeylerle mutlu olmayı öğreniyorum artık. Çünkü mutlu olmak için büyük şeyler bekledikçe mutsuz oluyor insan. Hayatı akışına bıraktım artık önüme ne getireceğini bilmeden beklemek daha kolay sanki. Bir beklenti olduğu zaman ve gelmediğinde insan üzülüyor. Her geçen gün omuzlarımda yük olan karamsarlığımı atıyorum sanki. Üzerimden bu yükü attığımda çok mu geç olacak acaba ? Yada hayat bana ne gösterecek bilemiyorum ama yaşıyorum. Ve yaşamaya devam edeceğim. Ne olursa olsun herkes yaşamaya devam edecek. Alacak nefesin varsa eğer bu dünyada ne yaparsan yap o nefesi kesemiyorsun. Eğer bir sonraki nefesin son nefesin ise ne yaparsan yap ondan sonra bir nefes daha alamazsın. işte bunun için her nefes aldığında mutlu olmalısın. Ne yaparsan yap mutlu ol ki senin mutsuzluğunu isteyenler mutsuz olsun. Her şeyin ardından sadece gülümse....
Kalabalığın ortasında bir uyur gezer gibi kaybetmişim yolumu. Bedenim yürüyor ama ruhum başka bir yerde. Ruhum en derinde bir yerde beni arıyor. Bulamadı bir türlü nefesim kesiliyor bazen dizlerim çözülüyor ayaklarımın üzerinde duramadığım anlar oluyor. Ancak genede yıkılmıyorum her şeye rağmen ayakta kalabiliyorum. Yada kaldığımı zannediyorum gerçek yıkım ne zaman gelecek kimse bilemez. Depremler olduğunda binalar bile dayanamıyor dizler nasıl dayansın?Beden nasıl ayakta kalsın?beden yıkılsa ruh ne yapsın. Ruh dimdik ayakta durdukça beden kalkar elbet ayağa. Ruhun sağlamsa eğer sende sağlamsın dır. Nefes alıyorsan eğer hala hayattasın dır. Hayatta ve ayaktaysan yaşıyorsun demektir. Yaşıyorsan eğer hala mutlu olmaya değecek bir şeyler var demektir. Bu yüzden hep gülümse ve mutlu olmayı bekle. Ufak şeylerle bile mutlu olabilmeyi bildiğin sürece hep ayakta kalırsın ve hep yaşarsın. Aldığın nefesten bile zevk alırsın....