şair ruhlu, düşünce alt yapısı normalden farklı, çok boyutlu düşünebilen, kendini istediği nesnenin yerine anında koyabilecek yüksek bir hayal gücüne sahip her insanda biraz var olan durum. eğer o biraz, fazla olmaya başlarsa dünya ile bağlantılar kopuyor ve o kişiye format atmak gerekiyor.
insan şair, senarist, yazar olduğunu keşfettiği an, şizofren olduğundan şüphelenmeye başlar, başlaması da normaldir.
''Uçurumun kenarındayım Hızır,
Bir dilber kalasının burcunda,
Muhteşem belaya nazır,
Topuklarım boşluğun avucunda,
Koca yâr adım çağırır,
Kaldım parmaklarımın ucunda,
Bir gamzelik rüzgar yetecek,
Ha itti beni ha itecek..'' diyebilmek, şizofren olmanın insana vermiş olduğu nesnel eylemlerin, düşünsel olarak dışavurumunu sağlayabilmekten geçiyor.
ulan, hepsi mi gariban olur bu hastalıktan muzdarip olanların. içine ettiğim medyası kötüler hep bu psikiyatri hastalalarını. stigma yapışıp kalmıştır bu masum hastalara. kızılay' da biri bomba patlatır, medyada hemen "terörist, şizofreni hastasıymış" diye yaygaralar. adamların istedikleri bir şey de yok halbuki. yüzlerine bakıp da "sizi anlıyorum" diyecek doktorlar tek istedikleri. sadece anlaşılmak tek istedikleri.
sanırım adım adım yaklaştığım hastalık. kişiliğim bölünmüş gibi bir gün anarşist oluyorum, bir gün şakirt, bir gün kemalist. bir gün ateist, bir gün dindar. zaman zaman duyduğum garip sesler, göz ucuyla gördüğüm halüsinasyonlar, zaman zaman kendi kendime konuşmalar, rüyayla gerçeği ayırd etmede yavaş yavaş zorlanmalar. bir psikolog getirin la bana gidişatım iyi değil.
araştırmalara göre, insanların yüzde 95 inde az ve çok oranda şizofrenlik varmış, zaten psikoloji biraz enteresan birşey, hayal kurmayı bile hastalık olarak tabir ettirir ve bla bla bla şizofreni, veya psikotik kişilik bozukluğu der gerçek olmayan herşeye, o zaman müslümanların hepsi şizofren, saçma sapan birşey işte bu psikoloji...
ergenlik döneminde başlangıcını yapıp, otuz yaşlarına gelindiğinde etkilerini göstermeye başlayan rahatsızlık. eğer erken müdahale yapılırsa er kişi kurtulabilir. ayrıca tedavisinde kenevir kullanılır.
bende de az da olsa olduğunu düşündüğüm hastalık. hatta ilerliyor da. napsam bilemedim. kendimle konuştuğumu sanıyorum ama bi bakıyorum konuşan ben değilim benim sesim veya başkasının sesi. bazen yukarıdan geliyor ses bazen aşşağıdan. bir damla içki bile içmiyorum bunlar olurken. televizoynlarda görüyoduk hep böyle o yüzden normal geldi bana. ama biraz araştırınca hastalığın başlangı olduğunu öğrendim. farkında olduğum halde benim olmayan veya olmadığım bişeyi başkasına var gibi söylüyorum, göstermeye çalışıyorum. bunu da ufak tefek yalanlar olarak adlandırıyodum ama o da öyle değilmiş... en yakın zamanda bir piskoloğa gidicem ama çekiniyorum ne yapsam ki?
ölçülüsü güzeldir. yalnızlık berelenmelerini önler. tabi duvarlarla iyi geçiniyor olmak elzemdir zira kavgada çok serttir duvarlar. ahşap kapının yumuşak noktaları yok değildir, ama duvar fenadır.
georges bataille, "iç deney"
r.d.laing, "bölünmüş benlik"
cioran, "ezeli mağlup"
beyin kimyası, genetik faktör... hepsine eyvallah. ilaç tedavisi şart. yalnızca toplumsal faktörlerin de bir yerlerde genetiğin çanağına boşalmış olma ihtimalini gözetmek gerek. "şizofren, sağlıklı bir topluma sağlıksız bir tepki veren kişi değildir. sağlıksız bir topluma sağlıklı bir tepki veren kişidir." der laing.
şizofren kişiye;
1-kesinlikle yalan söylemeyin. şizofrenlerin yalana uygun bir bünyeleri yoktur. dünyanın en dürüst insanlarıdır.
2- Sözünüzde durun, ya da söz vermeyin.
şizofrenler, yenidoğan bebekler gibidirler... sabah mutluluğu içindedirler çoğu zaman... biz uyanmadan erkenden kalkar, dünyayı bizim için temizlerler mutluluklarıyla...