şizofren candır. şizofreni hastası olan art niyetli değildir. olsa olsa hastadır. bilerek ve isteyerek insan öldürenlerle kıyasladığımda şizofrenleri bağrımıza basmamız gerektiği kanısına varıyorum.
En sonuncu ex'in muzdarip olduğu hastalık. Aklı fikri beraber geçirdiğimiz boklu dakikalarda. Yapma dedim. Bırak artık şu stalk şeyini ama yok. Yapıcam da yapıcam. Al işte sonuç. Evin içinde beni görmeler elimi tutup biri görmesin diye kuytu köşelere saklanmalar. Sıyırdı anlayacağınız. Onun için çok üzülüyorum. Sonuçta bir maymun hayatı. Neyse umarım kafasına sıkar da kurtulur dünya bir çirkeften daha. Mucks.
şizofreni derneğinde gönüllü olarak çalışıyorum.
hepsinin sanatsal yönü aşırı gelişmiş.
Kimisi resimde, kimisi öyküde, kimisi drama dersinde döktürüyor.
Korkulacak her hangi bir yanları da yok, ilacını kullanan insanların hepsi sevimli oluyorlar. Gerçek duygusal kimliklerini gösteriyorlar.
Şizofren bir bireyin davranışlarını, hareketlerini, gerçeği algılayış şeklini ve düşüncelerini çarpıtarak değiştiren, ailesi ve sosyal çevresi ile ilişkilerini bozan psikiyatrik bir hastalıktır.
sunları bir araya toplayayım. "bir güzel muhabbet ederiz" diye düşündüm.
mutfak işinden de anlarım, donattım sofrayı, bayağı uğraştım.
hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.
bayağı da para gitti.
birinin yediğini öteki yemez. ötekinin içtiğini beriki içmez...
dört kişilik sofra kurdum. mumları da yaktım.
hatırladım... hepsi eric satie severdi.
müziği de ayarladım.
geldiler.
yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
kırk yaşımın karşısına da ben geçtim.
yirmi yaşım, otuzbeş yaşımı tutucu buldu.
kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
yatıştırayım dedim, "sen karışma moruk" dediler.
büyük hır çıktı.
komşular alttan üsten duvarlara vurdular..
yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı..
evin içine de ettiler..
bende kabahat.
ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine.
aslında tamamen bellek sorunudur. tabii ki insan makine ya da makina değil. bu ayrımı yapabilir bunun için tdk'ya ihtiyaç duymamalı. hatta küçük ya da büyük ünlü uyumunu düşünmek zorunda da değil.
çok yukarılarda biri mi bunu yaptı? bilemeyiz. bilinmezlik güzel şey. bence insan nüfusunun yaklaşık %5-15 i hali hazırda şizofren. öyle efsane bir psikolojik rahatsızlık değil. kulak burun boğaz (kbb) hastalıklarında rastlanan franjit gibi. olası ve mümkün. zira kalıtsal olduğu kadar tetikleyicilerede bağlı. tetikleyici oranı giderek artmakta. genç yaşta intihar eden insan ya da çocuk haberlerini bu yüzden görüyoruz.
geldiğimiz nokta şudur. uzunca bir süredir gerek piar, gerek anket, gerek doldurulan formlar ile sistem tarafından oyalanabiliyorsunuz.
peki ya zaten şizofren algoritmaya ait bir sistemin içindeyseniz.
80 yaşındayım şeker kalp tansiyonum var ayrıca bu guruba dahilim. Gece gündüz Sessizce tüneldeki ışığa bakmaya devam ediyorum, sonrası pambık gibi bir yumuşaklık sonsuz bir huzur zaten.. *
içinde yaşadığı toplumu ve şehir hayatını kabullenemeyip hayal alemine sürüklenen budala kişilerde görülen rahatsızlık.
mesela göçmenlerden nefret etmek, twitter daki izole balonlara hapsolmak yerine, onlara entegre olun, kaynaşın.
sokağa adım attığınızda karşılaştığınız her on kişiden sadece biriyle sosyalleşmek istiyor, halktan nefret ediyor ve elinzdeki tek fırsatı da değerlendiremiyorsanız, geçmiş olsun! diyorum.
emekçi sınıfını akp li,
chp li,
mhp li,
hdp li,
türk,
kürt,
suriyeli arap,
muhafazakar,
seküler diye ayrıştırdığınızda sevebileceğiniz tek kişi dahi kalmadığını göreceksiniz. bu da sizi doğal haliyle yalnızlığa, hayata dair genel isteksizlik, sosyal izolasyon ve bakımsızlığa, yani deliliğe sevk edecektir.
tıbbın, görsel ve işitsel generative den sorumlu beyin devreleri ağır hasar almış bireylere taktığı sıfat.
beyinlerindeki image generative süreci random parazitlerle sürekli olarak yarıda kesildiği için, güç bela ortaya çıkan görseller yer yer korkunç oluyor.
şizofrenlerin beyin kapasitesi o kadar yetersiz ki, görsel verileri işleyen devreler hızla bozulup çürüyen diğer nöronların yarattığı paraziti bile gideremiyor.
bu parazit, her defasında görsel üretim sürecini böldüğü ve bozduğu için, gerçek dünyayla bağdaşmayan objeler görüyorlar.