Uzaktan özenilecek fantastik bir hastalık gibi dursa da kurgusal açıdan alfred hitchcock ürünü anlam verilemeyen bir film gibi algılanabileceğinden hiç de hoş yan aranmaması gerekir bu hastalıkda. Tek hoş yanı tamamen olmasa da tedavi edilebilir olmasıdır (en azından semptomatik).
hayatı çok çeşitli yaşamaktır. tek düze hayattan iyidir.belki bir gün annen ölür ama senin için ölmez hep yanında olur belki sevdiğin kişi olmaz artık yanında ama sen bilemezsin yanındadır. belkide köpek besemek istiyorsundur ama annen izin vermiyordur ama senin bir köpeğin vardır.. bence şiofren olmak bu noktada iyidir..
kuskusuz ki sizofreni hastasi oldugunu bilmemektir. gercegi ogrenene kadar hayal gucuyle suslenen hayat, bilincaltiniz pembe duslerle dolu oldugu muddetce toz pembe devam edecektir.
peki doktorun odasinda yapilan testler ve terapiler sonrasinda recetenizde yazan tani: sizofreni ibaresini fark ettiginiz o an? iste o an, o toz pembe hayatinizin pembesi gider, tozu kalir.
devamlı halüsinasyonlar ile beraber yalnız kalmama olayı.(bu ne lan*)
şizofreninin bir psikoz olduğundan haberdar olmakla beraber burada konu biraz ciddiyetten uzak, gırgır muhabbeti olsun diye. zaten başlığı iyi anlamamak ve düşülen entrylerdeki:
bu boktan şeyin içindeki bir hoşluk düşüncesi veya polyannacılık oynama..
şizofren olmayanlar tarafından yapılan bir tahminden öteye geçemeyecek yanlarıdır.
zira öyle kötü yanları da olabilir ki tüm hoş yanları silip süpürüverir.
siz sizolun şizofren olmadan konuşmayın veyahut şizofrenliğe bel bağlamayın.
intihar gibi bir eylemi en çok tercih eden hasta grubundan bahsederken, bu hastalıkta hoş bir yan bulup, bunlarla eğlenmek ne kadar hoş olabilir bilemediğim için bulamadığım "yanlar".
şizofren bir yakınınız olduğunda hayat burnunuzdan gelir. Siz de sürünürsünüz sürekli yeni ataklar, sürekli kullanılması gereken ağır ilaçlar vs. vs. yani önce bir şizofreninin ne olduğunu okuması gerekiyor bu "hoş yanları" bulan insanın.