gerçekliğin başka katmanlarında gezinirken birkaç antipsikotik ilaç ile doktorların ve toplumun şizo olarak tabir edilen kişiyi zorla kendi gerçeklerine döndürme çabaları ile şizofren kişiye hastalığından daha acı veren durum.
hayata bambaşka bir pencereden bakmaktır... farklı oldugun için deli damgasıyla yaftalanmaktır... belki de harbiden deli olmaktır... başkalarına deli muamelesi yapmaktır... bazen tanrıyla konuşmak, bazen tanrı olmaktır...
Şizofen deyince bu saatten sonra "Akıl Oyunları" ve "John Nash" akla gelmeden olmuyor. Filmde de John Nash'in hayali arkadaşlarından Ed Harris'in canlandırdığı cıa ajanı dışında sakıncalı bir tip yok aslında. Hayatını fazlasıyla zora sokan o daha çok. belki filme yansımayan başka tipler de vardır ama seyirci olarak biz üçünü tanıdık.
Bunun dışında filmi seyrederken de sonrasında da düşündüğüm şey bu hayali arkadaşların neden sorun yaratan tipler olduğuydu. Zaten sorun yaratan bir beyin, kendisine daha çok sorun yaratacak kişilikleri neden üretmişti ?
işin psikoloji boyutunu o kadar bilmiyorum tabi ama aklıma yaratılan hayali kişilerin neden yararlı ya da destekleyici kişiler olmadığı takıldı. Düşünsenize, şizofrensiniz ve hayalinizde yarattığınız tipler Adriana Lima, Miranda kerr, Olga Kurylenko, Petra nemcova gibi oluyor. Kafanıza göre takılıyorsunuz, al takke ver külah. Kimseye bir zararınız da yok. Yerim öyle şizofren olmayı ben yahu. Var mı bu şekilde yaşamayı istemeyecek bir allahın kulu. Gerçekten bir şey yaşamayacak olsam bile bunun farkında olmadıktan sonra ne fark eder ki?
Benzer konu bazı filmlerde de anlatıldı zaten. "Total Recall" filmini seyrettiyseniz orada da Arnold'a hayalindeki kadınla, hayalindeki yerde ve istediği bir karakterle macera yaşattırılmıştı. Yani bir nevi şizofren yapmışlardı. Sadece bu denetlenebilir bir durumdu. Matrikte ona keza. Beyine yaşamadığı şeyleri algılamasını sağlayacak elektronik sinyaller gönderiliyordu ve sonuç harikaydı.
amerikada zamanında düzenli ot çekmenin sonucu dopamin dopamin... ee validede de vardı.
sesli halisünasyonmuş aq... aklınızın alamayacağından öte de gerçekçi.
özetle baktım işin boku çıktı polisi ambulansı ben çağırttırdım... kelepçeyle, sonrasında da hastaneden sevkedilirken de sedyeye bağlı gittim. agresif olmadığım halde. 2 defa gittim, ikincisi ambulans sadece.
neyse ot kesildi... beyin kimyası yerine döndü.
bana en çok koyan şey ise o zamana dek kendi kendime konuşmuş olduğumu görmekti. dokundu. ama asıl iyileştiren de o oldu zaten.
iyi tarafı şu... uzakta olsa da kapı gibi raporum var... adam vursam 10 ay hastanede yatar çıkarım. abd'de adam vursam sittin sene çıkamam.