7 otobüs ile üniversite rekoru kırdığımız efes-şirince-kuşadası gezimizde 2.durağımız olan güzel tarihi belde.aklınıza gelebilecek hemen hemen tüm meyvelerin şarabının yapıldığı şarap evleriyle doludur.kilisenin hemen aşağısında bulunan restaurantta manzaraya karşı bir şeyler yeyip içebilirsiniz.şarapların şişesi geçen sene 10tl ydi ama şuan ne durumdadır meçhul.
adım başı şarap ikram eden dükkan sahiplerinin olduğu, dar ve minik yokuşları olan, köy kahvaltısının pek güzel olduğu, kışın araba içinde sabahlayalım derseniz soğuktan donma ihtimalinizin olduğu, çizgi filmden fırlamış bi görüntüsü olan şirince bir köy.
gariptir ki burada tek bir kimse şirince hakkında alınan yıkım kararından bahsetmedi. aydınlatmak da bize düşüyor o halde. öncelikle mutlu tönbekicinin de dediği gibi Türkiye’de güzel olan hiçbir şey cezasız kalmaz. cezalar da çoğunluk yakmak, yıkmak ve sular altında bırakmak üzere malum. şirincenin şansına yıkım çıkmıştı geçen eylül ayında. sebep binaların kaçak oluşlarıydı. çok ironik değil mi? koskoca türkiye'de kaçak yapıyı bu köyde tespit edebildiler. her neyse. yıkılacaklar arasında matematik köyü de vardı. bir ironi parantezi de bu matematik köyü projesi için gelsin. nişanyan ve nesin epey mücadele ettiler bu konuda. biz her zaman olduğu gibi duyarsız kaldık. hasankeyf gibi allianoi gibi bir kültürün de yok oluvermesi gözümüze çok öenmli gelmedi. ama her ne olduysa artık dün akşam kararı durdurdular. herkes gibi ben de biraz da olsa basında yer aldığı için bu kararı aldıklarına inanıyorum. elbet bir gün sessiz sedasız kimselere duyurmadan dümdüz edecekler oraları.
yo, hayır, biz asla barbar değiliz.
radikal gazetesine göre Kültür Bakanı Günay, Şirince yi koruma bölgesi ilan edeceklerini açıklamış. Köyde plan yapma, yıkma yetkisi bakanlığa geçiyormuş. iyi niyetli olduklarına inanmak istediğim haberin linki de aşağıda.
adı gibi gerçekten çok şirin bir yer. sabahın yedisinde gitmemize rağmen etraf turist kaynıyordu. bir tarafta da şaraplar kaynıyor. gözunuzun önünde şarap yapıyor adamlar. girdiğiniz her yerde şarap ikram ediyorlar. sabahın köründe şarhoş olma riskiniz var yani. çok güzel evet çok şirin ama köy ya. bir yere oturuyorsunuz üstünüze üztünüze dumanlar geliyor. is kokuyor her tarafınız, bogulmasıda cabası. gözlemeside kuru muru. bir tek şarabı için gidilir içilir bol bol alınır fiyatıda gayet uygun.
izmir'in şirin ilçesi selçuk'un şirin ve turistik bir dağ köyü.
bu köyde tarihi rum ve osmanlı evlerini görebilirsiniz.
dar sokaklarında kurulan pazarda, köy kadınlarının el işi göz nuru takılarından, köy ekmeklerinden alabilirsiniz.
bu köyde taa dünya'nın bir ucundan gelmiş, amerika'lı turistler görebilirsiniz.
bu köyde yapılan meyveli şaraplardan içebilirsiniz.
ve bu köyde acayip kafa dinleyebilirsiniz.
kesinlikle gidilip görülmesi gereken yerdir. cümlelerle anlatılmaz.
ulaşmak için yol kenarındaki uçurumlardan insanın ödü kopar. bir de dardır o yollar. otobüsle falan da çıkılabiliyor ve nasıl izin veriliyor anlamış değilim. düştük düşeceğiz gibi...
fakat ulaştıktan sonra o heyecana değiyor. muhteşem doğa, arnavut kaldırımları, tertemiz havası, evlerin sıralanışı, şarapların sıralanışı ve ''al beni al beni'' diye bağrışmaları falan. severim orayı ben ohh miss.
ayrıcana burda kahvaltı yapmayı tavsiye ediyorum yapmış biri olarak. 4 kişiydik ve 1 kişilik kahvaltı söyledik resmen fazla geldi, envai çeşit reçeller ismini bilmediğim gubidik besin öğeleri felan.
şirincede ilk yerleşmeler 19. yüzyılın ilk yarısında başlamıştır. buraya gelen ilk rum'un adı hacı panayot idi. rahatları kaçmasın diye "köyün nasıl?" diye soranlara "çirkince" diyor ve köye göçü engellemeye çalışıyordu. işte bundan dolayı adı türkler arasında çirkince idi.
"2000'li yıllarda selçuk" adlı çalışmadan.
anneannemin evine yakın olması nedeniyle her sene bir kez uğradığım sevimli köy. insanları çok sıcaktır ve şaraplarıda bir o kadar güzeldir. özellikle bir karadut şarabı vardır ki içerken nasıl gittiğini anlamazsınız. benim diğer favorilerimde kavun, böğürtlen ve yaban mersinidir. her sene mutlaka bir şişe karadut şarabımızı alır ve döneriz. geçen sene fiyatları 10 liraydı ama bu sene 12 lira olmuş.
daha bu sabah kahvaltı için orada bulunduğum, izmir'in selçuk ilçesine bağlı eski bir rum köyü. şaraplarıyla ve otantik evleriyle ünlüdür. yılın dört mevsimi yerli ve yersiz* turistleri ağırlar. izmirliler içinse şehrin curcunasından biraz olsun uzaklaşmak için birebirdir.
dükkanlarda şarap tadarak gezerseniz 1 şişe şarap içmiş kadar olursunuz.
bir rivayete göre en güzel şarap; böğürtlen, kavun ve mevsiminde şeftali şarabıdır.
en güzel böğürtlenlisi diye böğürüyor insan ta ki yaban mersini şarabıyla tanışana kadar. kış mevsiminin en çok tüketilesi içkisi şirince'nin meyve şarapları olsa gerek.
sokakları şarap kokan, dar bir sokaktan yukarı çıkarken küçük ve viran edilmiş bir kilisesi olan, şu an yerini tam olarak hatırlayamadığım ama kiliseye yakın bir yerde dilek çeşmesi bulunan, sokaklarında şalvarlı tombul teyzelerin el emeği göz nuru el işlerini sattıkları, ölmek için seçtiğim köy.
şirince ile ilk tanıştığımda * bu kadar popüler değildi, son zamanlarda çok fazla seveni var. bilinmesini istenmeyen yerler vardır ya benim için de şirince öyle bir yerdi. hatta son gidişimde gördüm ki çok şık bir butik otel açılmış. çok fazla turist ziyaret ediyor köyü. talebin artması ile doğru orantılı olarak daha fazla şarap üreten şarapçılar, kaliteyi muhafaza edememişler ne yazık ki. şarapları eskisi kadar iyi olmasa da, emekliliği yaşayacak az yerden biridir.
dün gittik, en son 15 yıl önce falan gitmistim, degismis haliyle, ama güzel yine adı gibi bir köy iste. şarap fiyatları 12-18 tl arasında degisiyor, oturdugumuz yerde türk kahvesi 2 tl'ydi. çöp şiş 11 tl'ydi falan. şaşırdım bu fiyatlara, çok daha pahalı diye düsünüyordum. bir de tattıgımız sakız reçeli vardı ki yazarken yutkunuyorum, ama aldırmadı hatun kişi, ben yapamam ki kurabiye falan diyerekten. çok dertliyim, bir dahakine alıp kurabiyemi kendim yapmazsam..
yolunu asfaltlamışlar ama şimdiden erimeye başlamış şirin bir köy. eminim asfaltı yaptırırken kaliteli malzeme üzerinden gösterilip gerekli(!)kısıtlamaları yaptıktan sonra yapılmış asfalt. o yol temmuzda ne hal alır düşünmek istemiyorum.
devletin kontrolörleri yok mudur? iş yapanı, kontrol edeni tırt ise bu devlet ayıbını görmekten aciz midir? hiç bir devlet yetkilisi o yoldan geçmedi mi, o yolun ağlayan asfaltını görmedi mi?