"Bu sabah müdavimi olduğum sebze halinin karşısındaki amele kahvesine uğradım. Bir masada benimle aynı yaşlarda dört kağıt hurdacısı vardı, muhabbet ettik. Halepliymişler. Biri Suriye'de Baas Partisi üyelerinden radikal bir solcu, biri Türkmen milliyetçisi, biri Kürt, diğeri ise Arap/Türkmen melezi ve tarikat ehliymiş. Sordum "Abi biz Suriye'de bırak aynı masada oturmayı aynı caddede bile birbirimize tahammül edemezdik. Şimdi vatan elden gitti, aynı çöplüğü karıştırıyoruz" dedi"
Gereksiz yere ettiğimiz kavgaları somut bir şekilde önümüze seren hikaye. insan büyük bir olay yaşadığında daha önceden fanatik bir şekilde savunduğu şeylerin aslında ne kadar basit olduğunu farkediyor.
Ve şu çağda o kadar boş şeyler için o kadar büyük olaylar çıkarıyoruz ki 100-200 yıl sonra torunlarımız bizden nefret edecekler.
Yeni nesilden çok ümitliyim gittikçe daha zeki insanlar geliyor dünya'ya. Daha bilinçli toplum oluşacaktır zamanla. Lütfen ona göre davranın.
suriyeli insanları suçlamak yerine biraz da onların vatanlarını ellerinden alanları ve onları mülteci olarak ülkelerine kabul etmeyenleri mi eleştirsek ne dersiniz?
bu yazdıklarım bazı yazıların eleştirisiydi.
başlığa dönersek gerçekten savaş denilen saçma şeyin ortaya çıkma sebepleri saçma oldüğu gibi sonuçlarıda bu durumun bi o kadar saçma oldüğunu
açıklıyor. yani savaş saçma üzerine kurulu saçma sonuçlar doğuran saçma bir olaydır.
Zamanında Suriyelinin esed i devirip, oyunu bozma gücü vardı.
Olmadı. Toplumca birleşemediler. Her biri bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncılık yaptı. Sonra, o yılan hepsini teker teker soktu.
Şimdi hep bir ağızdan ağlıyorlar: " o ilk kaleyi vermeyecektik "