aşağılık duyguların sanatsal ifade şeklidir kimi zaman ki bu en yerinde kullanımıdır.bu bağlamda estetik kaygı taşıması doğaldır, harici durumlarda bayması muhtemeldir.
Uzun cümleler kurmayı gerektiren eylemleri birer kelimeye indirebilme eylemi.Genel olarak da romantizmin doruk noktalarda cirit attığı edebiyat çalışmasıdır.
bir romana ancak sığabilecek duyguları birkaç dizede anlatabilmek demektir.. bir tutkudur şiir.. kimi zaman mahrem, kimi zaman çocuksu, kimi zaman ağlamaklı olan bir tutku..
lise yıllarında lise aşkları sayesinde defter arkasına yazmamla başlayıp, ilham perim beni bırakana kadar da yazmaya devam ettiğim güzel alışkanlık.. yazarken kaleminizle hiç olmadığınız kadar samimi olursunuz, daha siz elinizi götürmeden o çoktan yazmış olur büyük bir sabırsızlıkla.. günümüzde modern olmak adına cılkını çıkarmışlardır bu güzel sanatın.. aklına gelen her şeyi yazıp, böyle yavaşça falan okuyunca şiir oldu sanırlar*..
bazısına göre saçma ve anlamsız gelen bazılarını başka dünyalara götüren edebi bir yazı türü. birçoğunun okumayı beceremediğine ancak ısrarla kulaklara zarar sesleriyle anlamsız tonlamalarla kimi zaman bas bas bağırarak kimi zaman da çok etkileyici bir ses tonuyla okuduklarına sıklıkla şahit oluruz.
Ve gözlerin
ve gözlerin düşen aklıma,
ifşa eden beni ve teslim alan
nazarın, fasılasız savursun cesedimi
ve konsun bedenime, ihtiyarlasada ellerim
her an takatim kesilir, titrek kederim
ne olur zaman; seni bana üflesin
kaç gün, kaç ay, kaç an bekledim beklerim
bir nefes alış veriş, ellerin ellerim...
Şiir üzerine sözler*:
* içinizde olmayan şiiri hiçbir yerde bulamazsınız. (Shelley)
* Şairin kullandığı sözcüklerde insanlar için çeşitli anlamlar vardır; herkes beğendiğini seçer. (Tagore)
* Şiirin ilkesi, insanın üstün bir güzelliği özlemesidir. Bu ilke bir coşkunlukla, bir ruh taşkınlığında kendini gösterir. Bu coşkunluk, aklın yoğurduğu gerçeğin dışındadır. (Baudelaire)
* Şiir sanatı, eksiklikleri güzelliklere çeviren bir simya bilimidir. (Aragon)
* Ne masayı anlatacağım diye masa sözcüğünü kullanacaksınız, ne kuşu anlatacağım diye kuş sözcüğünü; ne de aşkı anlatacağım diye aşk sözcüğünü. (Cocteau)
* Şiir olmayan yerde insan sevgisi de olmaz. insanı insana ancak şiir sevdirir. Şiir, insanı insana yaklaştıran şeydir. (Sait Faik)
* Şiirin konuları hiç eksik olmayacaktır; çünkü dünya o kadar büyük, o kadar zengin, yaşam o kadar değişik manzaralı ki...Hiçbir gerçek konu yoktur ki şair onu gereği gibi işlemesini bildiği andan itibaren şiirden yoksun olsun. (Goethe)
* Gerçek şiirin, asıl sanat eserinin kendi varlığından başka bir amacı yoktur. Kendisinde başlar, kendisinde biter. Bütün soyluluğu da buradan gelir. (Valéry)
iki karanlık orman birbirini sevse ne olur..
sevmese..
anlaşmak diye bişey yoktur aslında
dillerin ve yüzlerin altında
başıboş zamanlar dolaşır..
sokaklarda bir .. bir ... bir çocuk köpek gibidolaştıığım zamanlar..
varlığımı koruyabilmek için
masaların altında
ellerimi ayaklarımı parçaladığım zamanlar..
zamanlar haindir
zamanlar muhbir..
iki karanlık orman birbirleriyle anlaşsa ne olur
anlaşmazsa ne olur
güvenmek diye bişey yoktur aslında
dillerin ve yüzlerin altında başıboş korkular dolaşır..
bense korkumu ölümün altına sakladım. hep
korkumun korkusunu aldılar.. kaçtım kovaladılar..
iki karanlık orman
birbirine güvense ne olur
güvenmezse ne olur
sevmek diye bişey yoktur aslında
dillerin ve yüzlerin altında..
başıboş yanlızlıklar dolaşır..
uydurulmuş anılar sahte öyküler..
hiç kullanmadığım yerleri bile bıraktım onlara
yine son kapıma dayandılar..
kapının ardı karanlık bir deniz..
denizde masum kalbindeki sızı.. son inancım onuda gördüler
artık şimdi o karanlık denizde
binlerce hiçkimse..
iki karanlık orman birbirini sevse ne olur..
sevmezse ne olur..
Yağmurda Islanarak Çıktık Yola Yüreğim..
Biz Her Şeyi Göze Alarak Çıktık Bu Yola....
Ve Acılara Göğüs Gererek Devam Edeceğiz Hep..
Tebessüm Ederek Hayata...
Tıpkı Bir Güneş Gibi Doğacağız Yüreklere...
Bir Gül Gibi Açacağız Sevda Mevsiminde....
Tek Sermayemiz Sevdadır Bizim..
Tek Dostumuz Yıldızlar..
Onlara Anlatırız Kendimizi..
Onlar Anlar Sadece Bizi...
Ve Saklanırız Geceye..
Kimse Görmesin Bizi Bilmesin Diye..
Umut Olup Yağarız Gökyüzünden..
Aşk Olur Yanarız Gönülden...
Ve Yürürüz Yüreğim..Bütün Engellere Karşı...
Eğer Soktuysak Elimizi Taşın Altına
Ezilsede Çekmeyiz Yüreğim..
Hep Dediğim Gibi Ya...
Aşıklar Diyarına Ulaşmak O Kadar Kolaymı...
Acıya Tebessüm Gerekir..
Taş Atan Ele Gül Atan El Gerekir...
Bize Engel Koyana Dost Eli Gerekir...
işte Yüreğim Kolaymı Sandın..
Aşıklar Diyarına Ulaşmayı..
Kolaymı Sandın Sen Aşkı...
Hiç Kolay Değil Yüreğim Hiç Kolay Değil...
Aşk Sandıkları Gibi Oyuncak Değildiki...
Aşk Yanmaktı Aslında Sadece Geceleri Ağlamaktı Kimse Bilmesin Görmesin Diye...
Aşk Musab Dı Yüreğim Aşk Ebu Bekir Di....
Ve Onlar Gibi Olabilmekti..
Sevgili için Can Vermekti...
Kardelen Kadar Temiz Su Kadar Saftı Aşk....
Ve Yüreğim Aşk Sadece Çift Kişilik Yaşanan Bir Yalnızlıktı...
Ve Yüreğim Aşkı,Sevdayı Koyup Bağrımıza Umudu Alıp Koynumuza Gidelim Yüreğim Gidelim...
Okşanmamış Yetim Başları,Dinmeyen Hasret Acıları Bizi Bekler Yüreğim...
Ve Tanıtalım Yüreğim Kendimizi Herkese..
Duysun Bilsin Bizi Bütün Acılar...
Ve Bütün Yangınlar..
Biz Sevda Yağmurlarında Ellerini Açmış Bekleyen Bir Garip Dilenciyiz....
Senin de ellerin bir buket çiçeğin yakarışını
ve yakan kırmızı bir kurdelanın türküsünü dinlediğinde,
yavru serçelerin kucak açması gibi göğe,
büyüyecek en kalabalık yanlarında susturduğun parmakların,
alyans bir yüzüğün keskin iç çekişinde.
tan yeri ağarır ve gül rengine döner ufuklar.
ilkin doğrulup doğuran sonra emziren ellerin,
yaslanıp bembeyaz bir örtüye,
mum ışığını öptüğünde alnından.
ve kızıla
kızıla çalmalı diyorum yüzün,
yokluğunda hicran devşirdiğim en mağrur hicabımdan
bir elin hep uykunun koynunda
bir elinse lal!
ninni söylesin iki elin, söylesin bana da
bir beşiğin kulaklarında çınlayan çocuklar hatrına
yanaklarını tırmalasın tırmalasın tırmalasın süt kokan eller
dizlerinde uyusun uyusun uyusun kristal gözler
sadece senin anneliğe çalan derinliğinde
gündüz sarhoş bir adamın yorgunluğudur omuzlarımda,
gece gölgelerden mürekkep düşerken perdelere.
hayat kapımı çalmayacak sen değilsen bekleyen kapılarımda
çalmayacak, sen değilsen beni uğurlayan kapılarda
bırak, tarih tahrik etsin ikimizi de
yüzünü altı günde güneşe dönen bu gemide
sen uçurtma ol ben gökyüzü
-tersi belki de-
kanat açsak ve tutuşsak e ele
olmaz mı leyl ?
çocukluğumu özlüyorum.
yara bere içindeki dizlerimi.
pamuk helvası yapışmış suratımı.
elma şekerine bulanmış ağzımı.
yaramazlık yaptığımda,
annem görmesin diye saklandığım
kapı arkasını.
oysa çoktan sobeledi hayat.
not: travian forumundan alıntıdır. onlarda başka bir yerden almışlar. kaynak belirtmemişler. eser sahibi ulaşırsa kaynak bellirtirim. şikayet butonundan ulaşabilirsiniz.
Uzaklardaki yıldızlar gibisin bu gece
Ulaşmaya çalşıyorum yetilşemiyorum ellerimle
Ulaşırsam sıcağından yok olacak
Ulaşamasamda sensiz kalacağım aklıma geliyor
Üzlüyürorum .
Deniz, durgun göl gibi gitgide genişliyorSular kayalıklarda nur'dan izler işliyor, Engine sarkan gökler, baştan başa yıldızlı..Şimdi göğsümde kalbim, çarpıyor hızlı hızlı. Göklerden bir yıldızın gölgesi düşmüş suyaDalmış suyun koynunda bir gecelik uykuya. Bazan uzunlaşıyor, bazan da kıvranıyor, Durgun suyun altında bir mum gibi yanıyor. Yakın olayım diye bu gökten gelen izeÖyle eğilmişim ki, kayalardan denizeAlnımdan düşen saçlar yorulmuş suya değdiBaktım geniş ufuklar başımın üstündeydi. Bilemem nasıl oldu, geldi ki öyle bir anYenilmez bir haz duyup denize atılmaktanKurtulmak ne kolaymış faniliğimden dedimDoğruldum atılırken bir dakika titredim. Bir dakika sonsuzluk doldu, taştı gönlümdenBir dakika, bir ömrü kurtarmıştı ölümden