Edebiyatta herkesçe bilinen yazı türü olmasının yanında, "anlamak" kelimesinin de karşılığı olan ve asıl bunu öğrendikten sonra, anlatmaya başlayan kavisli akistir.
bilerek mi yanına
almadın giderken
başının yastıkta
bıraktığı
çukuru
güveniyordum
oysa ben sevgimize
vapur iskelesi
ya da tren istasyonundaki
saatin doğruluğu kadar
beni senin gibi
bir de annem terketmişti
ki göbeğimde durur
onun yokluğundan
bana kalan
çukur...
koş koşabildiğin yere kadar,
çünkü peşinde seni yakalamak isteyen,
çok kişi var.
ilerle ilerleye bildiğin yere kadar,
çünkü senin başarını kıskanacak,
çok kişi var.
mutlu ol sonsuza kadar çünkü senin gibi olmak isteyen,
artık çok kişi var..
"bir şiirin anlamı başka bir anlam olmaya elverişli oldukça her okuyan ona kendi hayatının da anlamını verir ve böylelikle şiir herkesin istediği yolda anlayacağı ve bundan ötürü de sonsuz duyarlıkları içine alabilecek bir genişliği olandır."
şiir, mumdan kayıklarla alev denizini geçmeye benzer.(şeyh galip)
ne kadar zarif ne kadar derin bir mana.esasında şiir nedire cevap da şiir gibi olmalı ya o cihetten bakınca pek bi güzel oldu bu entry.**
bir peygambere, "gaybın anahtarı şairin elindedir."* dedirttirebilecek kadar güçlü bir hüzünlenme tarzıdır. günümüzde özellikle saçma sapan ve birbiriyle alakasız kelimeleri yan yana getirerek etrafını uyutmaya çalışanların sayısı oldukça çoğalmıştır. halbu ki, bugünki şiirin ihtiyacı olan nevroz ve güç; içi boşaltılmış kelimeleri ve duyguları yeniden kendine getirmekte yatmaktadır.
herkesin hayatının bi döneminde, ki o dönem lisedir çoğu zaman, birilerinden gizli de olsa, kıyıda köşede kalmaya mahkum da olsa yazmayı denediği bir türdür. en yapmacık insanın bile kendi olma ihtiyacı vardır ya, şiirle giderilir işte o. şiir sensindir. ama herkes kendini çok iyi tanıyamadığı için, yazamaz kolay kolay. seneler geçtikten sonra hatırlanır o günler. gülünür, geçilir.
şiir neyi değiştirebildi, hangi ayrılık fırtınasını bastırdı ya da hafifletti sanki?sözcüklerin arkasına geçmek, onlara yüklediğimizi sandığımız derin anlamlara sığınmak, hangi sevdalıyı hayatta tutmaya yetebildi?
döküldük, kabuklarımızdan soyularak korumasız kalakaldık buralarda..
bu savaş alanında kaçtı gazımız!