"şiirde bilim kullanmak" şeklinde de açılabilecek başlıktır. yani ilk * giri bunun üzerine olacak.
bu ikiliyi bir araya getirmek hem şiir hem de kullanılacak ilmin üzerine biraz daha geniş bakabilme yeteneği ve yetkinlik gerektirir. böyle bir şiir yazarken eserin söz dizimindeki sanatı bozmamaya, şiiri bir makaleymişçesine bilimsel terimlere boğmamaya ve bunun yanında da kullanılması olası bazı ifadelerle bilimsel gerçeklerle ters düşmemeye dikkat edilmelidir.
kişi iyi bilmediği bir bilgiyi edebi bir eserde kullandığında bazı komik durumlarla karşılaşılabiliyor. bunun en bilinen örneklerinden birisiyle erol evgin'in " işte öyle bir şey" şarkısındaki şu dörtlükte karşılaşabiliriz:
"hani bir yağmur yağar da bazen
hani gök gürler ya arkasından
hani şimşekler çakar peşinden
işte öyle bir şey, işte öyle bir şey"
burdaki ironi ortadaki iki dizenin bilimsel olarak doğru olmamasındadır. dikkatli okursanız "hani gök gürler ya arkasından", "hani şimşekler çakar peşinden" ifadelerinin sırasının yanlış anlatıldığını farkedebilirsiniz. bilindiği üzre ışık ve sesin hız farkından ötürü önce şimşek çakar, sonra gök gürler.
biraz da kendimizi gömelim:
bu gün karadelikler hakkında okuduğum bir makalede iki üç hafta önce yazdığım bir şiirde benim de erol evgin misali bir hataya düştüğümü farkettim. bahsi geçen yazıda, son araştırmalara göre bir karadeliğin iç sıcaklığının 1 kelvin derecenin 0,35 milyarda birine yakın olduğunu okudum. 1 kelvinin -272 santigrat derece olduğunu düşünürsek karadeliklerin iç kısımları düşündüğümün aksine hayli soğuk yerlermiş.
bahsedilen şiirin:
"sensiz, bir karadelik gibi yanar içim gösteremem.
seni çağırır, seni söyler tüm hissim, dileklerim.
tüm mutluluğu emsem sensiz, huzura eremem.
durma süzül bekleyeceğim seni, heep beklerim."
şeklindeki dörtlüğünde geçen "sensiz, bir karadelik gibi yanar içim gösteremem" dizesinde "sensizken bir karadelik gibi karanlık görünürüm ama aslında içim alev alev yanar, sıcaktır" mantığıyla kurduğum söz dizimi, karadeliklerin iç kısımlarının asıl soğuk yapısı nedeniyle anlamsız bir vaziyete düşmüş oluyor.
bu saatten sonra değiştiremem de bu dörtlüğü, kaldı artık böyle ne yapalım?
uzun bir giri oldu, diyeceklerim bu kadar arkadaşlar. umarım okursunuz. *