şiir sabahı

entry7 galeri0
    7.
  1. Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...
    Şevk akşamında Endülüs üç def'a kırmızı...

    Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
    ispanya neşesiyle bu akşam bu zildedir.

    Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri,
    işveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri...

    Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
    ispanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.

    Alnında halka halkadır âşüfte kâkülü,
    Göğsünde yosma Gırnata'nın en güzel gülü...

    Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir;
    ispanya varlığıyle bu akşam bu güldedir.

    Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
    Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...

    Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...
    Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli..

    Gözler kamaştıran şala, meftûm eden güle,
    Her kalbi dolduran zile, her sîneden: 'Ole!'

    YAHYA KEMAL BEYATLI
    0 ...
  2. 6.
  3. Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,
    Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

    Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
    Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.

    Mademki benli hayat sana kafes kadar dar,
    Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

    Hadi git, benden sana dilediğince izin,
    Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

    Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
    Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

    Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
    Oysaki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

    Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
    Zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

    Cemal Safi.
    0 ...
  4. 5.
  5. esas şiir .

    hoş geldin!
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
    hoş geldin!
    çizebilseydim,
    bahar olacaktı yüzün
    yazabilsem,
    en uzunu şiirlerin
    olmadı, beceremedim
    adını duvarlara yazacak çağım da
    çoktan geçit benim.
    yasak sevdamın
    gözaltı tarafı
    çaresiz,
    seni yüreğimde erittim.
    ama yine de
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
    hoş geldin!
    seni olmadığın zamanlarda da sevmiştik,
    olmadığın baharlarda da
    ama hiç bu kadar telaşlanmamıştık.
    beklememişiz üstelik birbirimizi
    birlikte ıslandığımız yağmurlarımız yok
    ne kavgalarımızın adı bir olmuş,
    ne dost diye baktığımız yüzler
    ayrı ayrı akmış göz yaşlarımız.
    ben, asırlardır okşamamışım yanağını,
    senin yüzün ağlamaktan yorulmuş
    ama yine de
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
    hoş geldin!
    bir, yüzün vardı görmediğim,
    bir, sesin
    hiç duymadığım
    kokunu çiçeklerle tanımlayamazdım.
    dokunmadım, bilemezdim
    ellerinin beyazlığını.
    hangi şarkının neresinde,
    hangi şiirin en sevdalı sözünde
    çıkacaktın, bilemezdim.
    dilimin ucundaydın hep,
    işte; şimdi düşüverdin!
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
    hoş geldin!
    ağır ağır çıkılan bir merdiven yok
    eskittiğin yıllardan değil,
    sızlayınca yüreğin, anlıyorsun:
    yine gecikmişsin
    sen, yeni yeni öğreniyorsun sevmeyi,
    bense çoktan düşürmüşüm aklıma ölümü.
    gönlün bedene baş kaldırdığı yerdeyim
    ama yine de
    hoş geldin,
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
    hoş geldin!
    unuttum, bana ne vakit gelmiştin,
    saklayacaktım seni.
    yüzün gözümde kalacaktı.
    bilmeyecektin böylesine sevildiğini.
    uykusuz gecelerimde büyüyecek,
    sensiz sabahlara uyandığımı duymayacaktın
    olmayacaktın sıradan
    eskitmeyecektim sevdamı
    yoksa yine mi beceremedim?
    ama yine de hoş geldin,
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
    hoş geldin!
    ben, bir bu dağları eskitemedim,
    bir de sana düşmüş yüreğimi
    gittiğim yolları hiç hesaba katma!
    düşünü görmediğim uyklular zaten haram.
    gökyüzünü boyayacak zaman da kalmadı
    haydi sar kolarını
    ayrılık diyeceğim,
    dilim varmıyor
    daha yeni söylemiştim;
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
    hoş geldin!
    saatin zembereği boşaldı.
    bodrumlu balıkçı ismail
    çoktan denize açıldı.
    antalyada barlar kapanalı
    yaklaşık bir saat,
    karsta saçakları çatıların,
    hala buzları taşımakta.
    ve ben hala üşümekteyim
    sensizlikten.
    düşlerimi hiç terketmedin
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
    hoş geldin!
    deniz tuzunu saklıyor.
    çizdiğim beyazlarda
    karlar çürüdü
    suyumuz ekşi,
    gönlümüz kırık.
    sevip de kaçanların hiçbiri,
    yüzyıllardır yakalanamadı.
    firarinin umudu tükenmiyor,
    yaşamadan bitmiyor kör olası
    ama yine de
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
    hoş geldin!
    bu hikayenin gecesini uzun yazdım
    bir tek, elin kalacak elimde.
    sıcak tut, söndürmesin terim.
    kapat gözlerini,
    sabahı geciktirelim
    yorgun olduğu kadar
    suskundu gönlüm.
    senden evveli anılara yükledim
    sevdaya dair ne varsa duyduğum,
    yetersiz şimdi.
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi
    ne nazım benle içti,
    ne cahit sıtkı
    onlara geciktiğim gibi
    geciktim sana da.
    yaşını yaşıma erdirip bir yol,
    yazılan onca şiiri,
    tutulan onca şarkıyı
    ne yaparız şimdi?
    ikinci perde deyip yeinden başlayamam ki!
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi
    bir tarafımızı eylülde budamışlardı,
    kalanı, sevdana kurban
    içtiğim içkiye seni düşürdüm,
    bu akşam gözlerimi
    küllükte söndürdüm.
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
    hoş geldin!
    yaşlı yüzümü değdirmek için yüzüne,
    ilişmek için gözüne,
    ben yaktım ışıkları
    uzaktan sevmenin çok ağırmış faturası.
    düşünsene, nasıl uzun beklemişim
    bağışla sevgilim, ben geciktim
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
    hoş geldin!
    korkunun bittiği yere
    yazdım adını,
    dağların en kuytu yerine
    sonsuzluk değildi beklediğimiz,
    bir parça mutluluk diye diretmiştik.
    çok mu geldi bilmem ki
    tanrının gözüne
    ama yine de
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
    hoş geldin!
    eskidi saatler.
    zamanı geldi,
    yeniden düşmeliyim yollara
    geceler sırtımda,
    cebimde sevdalarım
    yardan öte söyleyecek
    sözüm vardı benim
    düşlere saklamalı şimdi yari,
    uyanmamacasına!
    yükselmeli ateşim,
    kanamalı, sıkmaktan
    avuç içlerim.
    terleyip atmalıyım içimden seni.
    kimseler bilmemişti,
    görmemişti gelişini,
    benden gidişindeki gibi
    ama yine de
    hoş geldin
    eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi,
    hoş geldin!
    0 ...
  6. 4.
  7. Örnek Alma çiçek çiçek dolaşan arıyı
    Sonra Pilin erken biter sikemezsin karıyı
    Mutlu edersen gerdek gecesi taze gelini
    Minnetle öpecektir her sevişmede elini
    Olmuşu dururken yeme meyvanın hamını
    Helali varken sikme namahremin amını
    Yemeklere tat verir bir kaşık salça
    Erkeği baştan çıkarır yuvarlak kalça
    Elinden düşmez tası tarağı kadının
    Baş tacı ederyeterki iyi çalışsın yarrağın
    Ormana hayat verir diktiğin çam
    Ömrüne ömür katar siktiğin am
    Kırışık pantolonu düzeltir ütü
    Yarrağı dimdik eder kadının götü
    Kadının her yanı misler gibi kokmalı
    Yarrağı götten önce sulanmış ama sokmalı
    Pencereni açık koyma merdiven dayarlar
    Amını sokağa bırakma yakalayıp koyarlar
    Yatağa girmeden önce kadını bi güzel yıka
    Onu mest etmek istiyorsan 3 deliğide tıka
    ArAma her amcıkta var mı diye bir pire
    Sonra talim edersin yıllarca otuzbire
    Kadının vücudu tatlıdır benzer kovanda bala
    Aklın varsa her noktayı bir güzel yala
    Bilki dokuz nefsi vardır yataktaki kancığın
    Hepsini doyuramazsan gider yataktaki amcığın
    Önemli olan senin değil kadının istediği andır
    Dünyadaki en tatlı şey iki bacak arasındaki
    amdır
    Mala mülke güvenme ona her avrat gelir
    Sana ayda yılda dostuna hergün verir
    Geleceğinle bol keseden harcama belini
    Sonra kullanmak zorunda kalırsın elini
    Bozulsada arada sırada evinin dirlik düzeni
    Kadın aldatmaz kendini iyi sikeni
    Her kurşun önüne atma torban darıyı
    Sonra başkası siker elindeki karıyı
    Kırkından sonra sanma kendini zampara
    Amcık şöyle dursun bu günlerde göt bile para
    Kadını kadın yapan götü değil önündeki amdır
    Üzüm üzüme baka baka kararır
    Kadın Yarrak yemezse susuz kalır sararır
    Pili tükenmiş erkek erken uykuya dalar
    Yarraksız kalan amcığı evin köpeği yalar
    Olsada başında oyalı yazma
    Yatağa girince kadına az gelir kazma
    Sahip çık gece gündüz bağ bahçe bağına
    Yoksa acımadan koyarlar o güzelim amına
    Şehvetli kadını memesi herzaman diktir
    Arzuzusu ve isteği bilki herzaman siktir
    Sen sen ol her karıyı koynuna alma
    Amını sikmeden götüne yakın olma
    Kadını acele etmeden usul usul soymalı
    Amına hemen değil gıdım gıdım koymalı
    Yırtığı söküğü sağlam iplikle dik
    Mutlu olmak istiyorsan kadını iyi sik.
    0 ...
  8. 3.
  9. Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    içimi seninle ısıtıyorum.

    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    Bu şehir o eski istanbul mudur
    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    Sokak lambaları birden yanıyor
    Kaldırımlarda yağmur kokusu
    Ben sana mecburum sen yoksun.

    Atilla ilhan.
    1 ...
  10. 2.
  11. Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Gözyaşlarıma, ellerinizle?
    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce.
    Bir yer var, biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum.
    0 ...
  12. 1.
  13. Uyandigim bazi sabahlar siirler yazmayi misralar paylasmayi dusundugum baslik.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük