şiir denemeleri

entry184 galeri11
    30.
  1. uzaktı bana gözleri asla ulaşamayacak gibi,
    dokunmadan sevmeye alışmıştı yüreğim yoktu hiç beklentisi,
    gün gelipte koluma girince sevdiğim kişi,
    dokunsaydı ellerime kalbim kanatlanıp uçardı bir kuş gibi.

    devoid of love
    0 ...
  2. 29.
  3. Yaşadığımı anlamadım hayatım boyunca,
    Artık gelsende fark etmez kanımca,
    Lüle lüle saçlarını savuran rüzgarın avucunda,
    Nihayet göründün yolun başında,
    Issız bir gece sen ve ben karşı karşıya,
    Ziyan ettim tüm ömrümü senin uğruna,
    Layık değilsin benim sevgime bunu unutma,
    Israrların anlamsız artık benim uğrumda,
    Kararsız cümleler dilinin ucunda.

    devoid of love
    0 ...
  4. 28.
  5. ben kapattım tüm kalbimi,
    sende kapat benim gibi,
    sakla içindeki tüm sevgiyi,
    benim sana sakladığım gibi...

    devoid of love
    0 ...
  6. 27.
  7. Nevizade Geceleri

    Giden her sevgilinin ardından
    hep biz olduk el sallayan
    haykırsak duyarlar mı sesimizi?
    hangi sevdadan galip çıktık ki?

    Yürüyoruz sessiz ve kederli
    nevizade geceleri
    inletiyoruz hep çıkışında
    istiklal caddesini…

    Boşuna çekilmedi bunca çile
    içiyoruz gündüz gece
    haykırdık ama duymadı hiç kimse
    peşindeyiz heryerde…

    Zaten aşklar hep yalan dolan
    sonu hep acı hüsran
    bize her sevdadan geriye kalan
    sadece Galatasaray

    Cimbombomum cimbombomum
    canım feda olsun sana
    hiçbir şeye değişilmez
    senin sevgin bu dünyada…
    0 ...
  8. 26.
  9. yan yüreğim sevemem asla,
    seni gördüm gönlüm yasta,
    ver bana bir çilekli pasta,
    iyi gelir tasalarıma.
    ben senden ümidi kestim,
    istersen kolumuda keserim,
    sen yeter ki dön bebeğim,
    ben seni gene severim.
    1 ...
  10. 28.
  11. --spoiler--
    esrik yitişlerde eprimiş bir sarkaçtı kösnüllüğüm
    ...
    --spoiler--
    1 ...
  12. 27.
  13. 26.
  14. ben bir şarabım ister etine kat ister buduna,
    ben pul biberim yapışırım damağına yaşarır gözlerin.
    ben senin çamaşırın sararım seni ısıtırım,
    ben senini kanınım, girmediğim yer yok bedeninde.
    0 ...
  15. 25.
  16. olsaki bir afet-i devran,
    seslense her bir yandan,
    içsem bende o çaydan,
    götürse beni bu cihandan. şeklinde genellikle ilk dörtlükte kalır.
    0 ...
  17. 24.
  18. 23.
  19. bir rüzgar eser ansızın ve sen,
    çorbamın tuzu olursun.
    tanıdık kokular çalınır burnuma ve sen,
    damağımda kalırsın.
    taze bir nefes dolar ciğerlerime ve sen,
    kalbime ulaşırsın.
    çıkar gider rüzgar içimden ansızın ama sen,
    aklımda kalırsın.
    2 ...
  20. 22.
  21. Hatırlar mısın yine böyle bir güz mevsimiydi,
    Hayallerimiz, umutlarımız
    Beraber yapacağımız sözler vardı.
    Hatırlar mısın sana yaklaşmanın ürkekliği vardı
    Evet bu sefer, benim için başka dönecekti bu dünya
    Hatırlar mısın..
    Dışarıda yağmur yağıyor, akan gözyaşlarım gibi.
    içimde sonsuz bir acı.
    Aynalara bakamaz oldum, yüzümdeki çizgilerden,
    Bu güz bilmem kaçıncı yıl dönümümüz,
    Sen beni unuttun, ama ben seni unutamadım..
    0 ...
  22. 21.
  23. 21.
  24. DÜŞÜNDÜRÜYOR MUYUM?!

    girdapta sürüklenen biri gibi,
    hırçınlaştıyor mu sevgim?
    zorlaştırıyor muyum?!
    hep eksik geliyor mu bütün güzellikler?
    tamamlanamayan çeyrekten de az tam olmaya,
    anlar kadar yakın ,anlar kadar uzak,
    altüst ediyor muyum?!
    kurmaya çalıştığın hayalleri?
    DAHA ÖTESi SENi!
    korkutuyor muyum?
    gönül dilinden düşmezken adın,
    beden dilinden düşüverirsem diye?
    meraklandırıyor muyum?
    ramak mı kaldı bitmeme!
    yalan mıydım gözünde dahası gönlünde!
    boş verişlerin oluyor muyum?
    bir türlü boşvermeyi beceremediğin,
    hem unutmak istediğin,hem istemediğin?
    SAHi NEYiN OLUYORUM YABANCI?
    kendi özünde bu kadar tanıdıkken,
    yabancılaşmayı beceremediğin..
    hep bildiğin olmayı becerebiliyor muyum?!
    saçmaca gülüşlerin,
    bedensiz arkadaşın,
    sözsüz dert anlatışın,
    simasız bakakalışın,
    sözle anlatılamayışın,
    DAHA NiCESi OLABiLiYOR MUYUM?!
    ..
    2 ...
  25. 20.
  26. ateşinin düştüğü yerden, parmak uçlarımda aradım seni bugün.
    yazdım yazdım yazdım..
    bir türlü terleyip düşmedi, kalemimin gölgesine varlığının özlemi.
    gitmiş olamazdın!.. Çıkmış hiç!

    ihtimalini düşündüm, iliklerim sızladı.

    apansızın zihnimde yokluğuna dair biriken kabuslar, uykumun tatlı yerini örtmeye çalıştılar.
    vakit yokluğuna takılmıştı bir defa. iflah olmaz, arsız varsayımlar beynimi gevelerken
    korktum, çok korktum.
    gitmiş olamazdın!.. çıkmış hiç!

    suskun bakışlarıyla söven,
    kavruk geçmişine asil duran asi kadın!..
    şimdi söyle bana

    hangi yanımda kaldın?

    bi sigara daha
    3 ...
  27. 19.
  28. nesnemdi kalbim , koptu cümleden
    hiç bir bağlaçla bağlayamazsın.
    fiillerim çekimsiz artık ,
    gizli öznem olmayacaksın...
    3 ...
  29. 18.
  30. babam
    anlamsızdı sana olan sevdam
    seviyordum dile gelmeden
    izliyordum hisstirmeden
    ayagima batan diken
    kursundu gogsunde
    gozun gozlerimin onunde
    kalbim sıcaklaıgını hisettiğinde
    baba
    biz uzaktık birbirimize sıkıca sarılsak bile
    platoniktik belkide
    sen sevginle bogmaktan
    ben kendimi anlatamamaktan korktum
    baksak goremedik
    konussak anlaşamadik
    sarılsak ağlayamadık
    babam
    belki anlamsızdı sevdamız
    herkes gibi baba oğul değildik
    ama biz birbirmizi herkesten çok sevdik.
    1 ...
  31. 17.
  32. hayal ile oluşturulmuş dünya'da
    gerçeği gören küçük kız,
    umudun çok uzaklarda
    ulaşmak için engeller konmuş,Kaf dağı!
    yorulmadan yürümen gerek küçük kız
    dinlenmek bir uykuysa
    uyku sana bir engel,
    öyleyse dinlenmek yok küçük kız...
    1 ...
  33. 16.
  34. oysa ben seni seviyorum
    beni severmisin bilemiyorum
    oysa ben seni düşünüyorum
    sende beni düşünüyormusun
    sorularıma evet mi diyorsun.
    3 ...
  35. 15.
  36. kapımı sarsma öyle
    her yerden kuşattın
    bırak bu kapı arkasında saklanayım dedi
    deprem dinler mi saklanmak
    dayanmış bir kere kapıya .
    2 ...
  37. 14.
  38. gecenin tutsaklığında yine seninleyim
    vücut diliyle konuşmayı başarabildiğimiz anda
    kafa tut zamana,
    istemesem de o anda yaklaşıver yanıma...
    sanır mısın ki her sevişmek sevmekten ibarettir sevgili
    sanır mısın ki sevgi sonsuzdur?
    kendimizi yerip inandırmaya çalıştığımız anda
    aptala bürünerek "seviyorum" deriz aslında.
    (made in kemikci)
    saygılar...
    1 ...
  39. 13.
  40. Viasey

    Uzundu hikâyesi, anlatmaya başlanamayacak;
    Ulaşılamayan şehir Viasey'de bir sevilen vardı.
    Viasey'de, armonik, hali-hazırda özdeşleşmişti adı.
    Hiç görmediği yerlere özlem duyan, seven vardı, bir genç;
    Duyduğu hasret ne şehre idi, Viasey'e, ne güzelliklerine..
    Ne romantik anlar yaşatan ışık şehri Viasey'e, ne O'nun şaaşalı köylerine..
    Tüm hayallerinin, ölümünü de yaşamını da, ruhuna işlendiği şehir idi Viasey.
    Görüntüler vardı aklında, gündüz hayalcisi bu gencin.
    Sokaklarında yürüdüğü ancak görüp de dokunamadığı, konuşamadığı üstelik,
    Sevdiceği ile Viasey'de.
    Mavi, kızıl ışıklar ile üstüne örttüğü yapay güzellikleri ile nehirleri,
    Islak, parlak ve parkeleri ile sokakları, zihninde bir dünya idi Viasey.
    Uzaklaştıran, bağlayan, prangalar vuran pahalı, zavallı tüketim odacıkları,
    Cennet illüstrasyonu ile yetiştirilmiş ağaç ve altına düzdükleri kaldırım taşları,
    Kesinlikle hayalini kurduran bir şehir değildi Viasey.
    Yalnız, gel gör ki bu genç, içinde barındırdığı ihtirasa bir anlam katmaya çalışıyordu.
    Bir açıklama ya da gerekçe, neden Viasey sualine.
    Öyle ki bu uzaklaşmış, mesafe koymuş ruhbanlarla arasına, şehir;
    Sevdiceğine atmosferinden hava, bulutlarından yağmur damlaları..
    Fırınlarından sıcak, kızarmış hamurlar, dağlarından temiz ve berrak sıvı sağlıyordu.
    Hayat verendi sevdiceğine Viasey, almasını en son istediği -sevdiği genç tarafından- , canını.
    Öyle ki bu, yapay güzellikler ile illüzyon izleten gözlere, şehir, Viasey,
    Sevdiceğinin gözlerine güzel geliyordu, terk etmesi güç köylerine bağlıyordu.
    Tek korkusu vardı gencin, sevdiceğini sevdirmesi idi kaldırımlarından yürüttüğü bir başkasına Viasey'in.
    Tek "avuntusu : " ise "karanlık" ve "kırıcı" bekleyişte Viasey'in katı vicdanına ve seçimlerine; seçebileceği,
    "Dur ne olur!" demesiydi günlerce, dua edercesine ancak dua etmeyerek, tüm hücreleri ile isteyerek:

    "Beklet. Beklesin. Ben görmeden gitmesin. Kaldırımları yalnız yürütmesin, ıslak ve soğuk kış günlerinde.
    Viasey! Beklet, beklesin. ismini anıyorum, rüzgârlarla gönderiyorum arzumu diyarına, yapışkan ve kasvetli yaz günlerinde."

    Serenattı bu, gencin tek sahip olduğu, ulaşacağı güne kadar tutunduklarından biri olduğu.
    Rüzgârın şefliği eşliğinde, kuşların melodik ıslıkları ve gök gürültülerinin ihtişamlı katılımı ile.
    Aşkı gibi doğal, sade ve basitlik içeren bir serenattı bu; gencin "her gün" farklı motiflerle süsleyerek işlediği.
    Günübirlikti sözleri, hüzündü bazen, kederdi. Tutunması gereken huzur, kaybetmemek üzere elde etmek istediği,
    Her anını sevdiceğinin hayali ile "vücut buldurduğu" mutluluk idi bazen.
    Görüntüler. Görüntüler vardı her gün gözlerinin önünde bu çaresiz gencin. Sevdiceğine sahip olan Viasey şehrinde.
    Sonunu düşünmek istemiyor, orada hep mutluluğu ve kavuşmayı barındırıyordu.
    Viasey ne kadar tutsak etse de O'nu, O sevdikçe sevecek, bulundukça bulunacaktı genç, Viasey'de.
    Zalimdi şehir!
    Zalimdi yolları.
    Zalimdi mesafeleri Viasey'in.
    Zalimdi zaman, geçirttirmiyor muydu Viasey, topraklarında zamanı hızlıca?
    Zalim Viasey! Zaman da tutsaktı orada.
    Sevdiceği de tutsaktı orada.
    Parkeleri, pahalı, zavallı tüketim odacıkları, cennet illüstrasyonu ile yetiştirilmiş ağaçları ve
    Altına döşediği kaldırımları ile bir hayal dünyası idi Viasey bu gence. Hayalini kurmadığı yalnız,
    Sevdiceğine hava olan, su olan ve O oradayken orada olmaya çalıştığı şehirdi Viasey.

    Serenattı bu, gencin tutunduklarından biri:

    "Viasey! Ulaşılamayana ulaşılamaz diyar olmuş.
    Yârime yar etme, ümidime kar düşmesin.
    Hayalimi bulandırma, hayalime yar etme, karanlığıma kar düşmesin.
    Viasey! Zamanı tutsak etmiş, sevdiceğime zindan olmuş."

    Rüzgârın şefliği eşliğinde, kuşların melodik ıslıkları ve gök gürültülerinin ihtişamlı katılımı ile,
    Aşkı gibi doğal, sade ve basitlik içeren bir serenattı bu; gencin "her an" farklı motiflerle süsleyerek işlediği.
    3 ...
  41. 12.
  42. olsaydım olsaydım
    koynunda olsaydım
    girseydim girseydim
    bacak arana girseydim

    sevseydim sevseydim
    göğüslerini sevseydim
    ölmeseydi ölmeseydi
    kuşum ölmeseydi

    ah ben senle neler yapardım.**
    2 ...
  43. 11.
  44. hadi beni bırak hani komşular,
    işte böyle diyor o bunak,
    komşular da onu ayıplar
    nerde kaldı kafiye uyak?

    biri gider adaya
    kıçını yalatmaya
    nihat denen herif var,unutma
    gidyoz şimdi kaymaya.

    düşündüm, taşındım,
    tadım az ama kaşındım,
    kim ne derse susturdum,
    haydi şimdi içmeye hacılar.

    seçim meçim boş işler,
    padişah olmuş, tahtı keşişler,
    bi püskevüte taşak geçişler
    içinde bir kaset olmalı.

    şöyle bi baktım yeter mi
    bu başlık beni keser mi,
    sözlükçü kardeşler beni yerer mi,
    saçmaladım evet, affola ey dostlar...
    1 ...
  45. 10.
  46. seni görünce ağzım açık kalıyor,
    hayallare dalıyorum,
    planktonla besleniyorum.

    guIll
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük