hiçbir zaman anlayamadığım olaydır şiddete duyulan hayranlık. gençler arasında muhabbet açılır. bir efendi başlar bir türkü tutturmaya "çocuğu bir dövdüm, bir dövdüm abi var yaaaa, ağzı burnu dağıldı yani, o derece.." bununla da yetinmez yiğidomuz tabi, çünkü etrafından olumlu tepkiler almış, insanoğlunu etkileyebilmiştir. "adamın ağzı burnu kan içinde, o durumda bile hala, sen kimsin laaan falan bağrıyor tamam mı? ibnenin cümlesi bitti, onun yerden yakasından tutarak bir yumruklamaya başlamışım.. aklın hayalin durur ya.. nasıl vuruyorum nasıl.. burnu, ağzı yüzü kan içinde.. bu arada benim de etrafım kan içinde kaldı tabi. itin kanı bulaşmış üzerime..."
bu tip türküleri heyecanla dinledim yıllarca ama kimseyi dövme çılgınlığı içinde* kıvranmadım.. kıvrandıysam da, "ne saçmalıyorsun oğlum" diye kendimi dövmeye çalıştım.. o da olmadı zaten. soğukkanlıkla sürdürdük hayatı anlayacağın.. konu "aslında ben çok büyük adamım gençler" seviyesine gelmeye başladı bu arada..
velhasıl kelam, ustalar, beyler, arkadaşlar; kendinizi anlatacak, karşınızdakine haklılığınızı gösterecek zeka seviyeniz yok mudur? bırakın bu çapulculukları, komiklikleri.. insanız ulan insan.. şiddet, acizliktir.. fikirlerin olmadığı yerde vardır.
amma velakin şiddete gençlerin, bizlerin duyduğu hayranlık hiç azalmıyor. aslında acizliklerimize hayranız, haberimiz yok yahu...