küçükken beni yanıltan hadisedir. şiddetli geçimsizlik denildiği zaman, ailenin çok fakir kalması, geçinememesi anlamını çıkarırdım. fakat televizyonda ünlü işadamları bile şiddetli geçimsizlikten boşanınca bir terslik olduğunu farkettim.
evli çiftler arasında çözülmesi çok güç olan geçimsizliktir. artık taraflar birer yabancı, sadece günlük yaşam ihtiyaçlarını karşılayan birer toplum bireyidirler. arada koca bir dağ bulunmaktadır.
--spoiler--
pardon, tek bir tencerenin kafama fırlatılması şiddetli geçimsizliği kanıtlamaya yeter mi hakim bey, yoksa bütün setin mi atılması gerekiyor?
geçimsizlik.
çatışmasız yaşayamama durumu diyebiliriz.
her türlü bahaneden kavgaların çıkabildiği evlilikte, geçimsizlik olduğunu söyleyebiliriz. şiddetli olması ise şiddet hissettiğini söyleyen kişinin içinde, çok derinlerde yaşadığı bir kırgınlığın olduğunu, ve bunu karşısındaki kişiye, yani eskiden hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde kötü günde yanında olacağı taahhüdü verdiği kişiye yansıttığını söylemesidir.
günümüzdeki evliliklerin en büyük bitme sebeplerinden birisidir.
evlilik fedakarlık işidir. bunun farkına varamayanlar şiddeti en fazla hissedenler.
bir özür ve bir gülümseme inanın bir şey kaybettirmez. aksine çok şey kazandırır. eşiniz bardağın mavi olduğunu mu iddia ediyor. kabul edin. herkes bardağın beyaz olduğunu iddia etse de. tüm dünya üzerinize gelse de. çünkü o mavi derse öyle olmalıdır. bir elmanın 2 yarısı olmak bunu gerektirir.
her kavgada o mu haklı olduğunu iddia ediyor. kabul edin. bu kölelik değil. bu fedakarlıktır. size çok da birşey kazandırmayan gururunuzdan fedakarlık. gururunuz sizi mutlu etmez. eşiniz size en büyük mutluluğu yaşatabilecek tek kişidir.
bir ömür birlikte yaşamak istediğiniz, her türlü zorluğa göğüs gerdiğiniz kişinin göz yaşı hiç bir şeyden değerli değildir. sevdiğinizi ağlatmayın.