çocukluğumdan beri bu sorunun cevabını hep merak etmişimdir. hani en saf dönemlerim de.
allah ın canlı şahidi olup onun kudretini gözlerinle görüp ona posta koyabilecek bir gücün var olması bana hep saçma gelmişti.
neticede yaradan bırakın insana secdeyi karıncaya secde edin dese ne yazar. allah olm o.
sonuçta kadere inandığımıza göre ve allah tarafından yaratılan herşeyin kaderininde allah tarafından bilindiğine göre cevabı da verecek olan şeytan değildir. zira belli olmaz belki kaderinde allah tarafından yazılmış bir happy end vardır.
şeytan ın hangi sebeplerden ötürü isyan ettiği bellidir. (bkz: kibir) (bkz: gurur) (bkz: üstünlük taslama)gibi,
burada tevbe kavramı iyi incelenmeli, insanlara imkanı sunulan hatalardan tevbe etme kavramı ile şeytanın tevbe etmesi aynı şartları taşımaz hem ortam hem süreçler farklıdır.
nasılki insan kendisine verilen hayat süresince hak yol üzere yaşamakla vazifelendirilmişse ve de hatalarından dolayı dünya hayatı süresi içerisinde tevbe kapısı kendine açıksa(yaklaşmış ölüm anı hariç) (bkz: firavun)şeytan içinde böyle bir tür farklı koşul olabilir.
insanın imtihanı dünya hayatı içerisinde olduğu gibi şeytanında imtihanı kendine verilen zaman içerisinde olabilir. ama şeytan isyanında diretmiştir. (bkz: hz. adem) ise yaptığı hatadan dönmesini bilmiş af dilemiştir.
nasıl ki ölenbir insanın ahiret hataındaki pişmanlığı fayda sağlamıyor şeytan içinde tren çoktan kaçmıştır.
gerçekten düşünüp tartışılması gereken bir konu yani şöyle düşününce o kadar buyuk bir yaradıcıyı gözleriyle gören kudretine şahit olan şeytan nasıl olurda bunları bildiği ve gördüğü halde azabından korkup tövbe etmez.