hali vakti yerinde olmasına rağmen mutsuz hisseden herkesin kandığı hiledir.
işinde başarısız olan, çok sevdiği bir eşyayı kaybeden mutlaka geçmesi gereken bir sınavdan geçemeyen veya olumsuz gibi görünen sonuçlarla karşılaşan bazı insanlar, eğer bu konuları hayatlarının amacı haline getirmişlerse hiç beklemedikleri bu sonuçlar karşısında genellikle büyük bir üzüntüye kapılarak sarsılırlar. iman eden bir insanın bu tür olaylar karşısında gösterdiği tavır ise bundan çok farklıdır. Başına gelen her türlü olayı yaratanın Yüce Allah olduğunu bilen bir mümin, başına gelen her olayı -olumsuz gibi görünse de- büyük bir olgunlukla karşılar. Rabbimiz, Kuran'da da bildirdiği gibi kullarını "şerle de, hayırla da, deneyerek imtihan" etmektedir. (Enbiya Suresi, 35) Dolayısıyla bir mümin zorluk ve sıkıntıyla denense bile başına gelebilecek hiçbir olayda karamsarlığa kapılmaz.
insanlara Karamsarlığı Aşılayan Şeytandır
Şeytan insanlara çoğu zaman kendine güvensizliği, gelecekten yana ümitsiz olmayı, olaylara hep karamsar açıdan bakmayı telkin etmeye çalışır. insanların iman etmelerini, Allah'a karşı itaatli olmalarını, kadere teslim olmuş, tevekküllü, ümit ve şevk dolu bir şekilde yaşamalarını istemez. Çünkü bu sayılanların hepsi hem Allah'ın beğendiği ve O'na yakınlaştıran hem de Kuran ahlakının yaşanması için gerekli olan özelliklerdir. Şeytan ise insanların Allah'a yakınlaşmalarını, Kuran ahlakını şevkli ve kararlı bir biçimde yaşamalarını istemediği için basit bir olay karşısında bile insanları ümitsizlik telkiniyle karamsarlığa, yılgınlığa, şevksizliğe, çaresizliğe ve bıkkınlığa sürüklemeye çalışır. Öyle ki bazı toplumlarda karamsarlık adeta bir yaşam felsefesi haline gelir. Şeytanın etkisi altına aldığı insanlar, ümitsizliğin ve karamsarlığın dile getirildiği şarkılardan, filmlerden ve anlatımlardan nefsani bir lezzet duyar hale gelirler. Bu tarz insanların aklı, çarpık mantık örgüsü, yargı ve muhakemesi de karamsarlıkları nedeniyle sağlıklı karar almalarını zamanla güçleştirir.
Ayrıca karamsar insanlar, kendilerine olduğu gibi etraflarındaki insanlara da olumsuz ve karamsar bir hal aşılarlar. Bu tutumlarıyla da -bilerek ya da bilmeyerek- şeytanın hizmetine girmiş olurlar. Çünkü şeytan insanlara yerleştirmek istediği ruh halini karamsar insanlar vasıtasıyla diğer insanlara telkin etmektedir. Şeytanın bu oyunu bir ayette şöyle haber verilmiştir:
" Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılardabulunurlar.Onlara itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriklersiniz." (Enam Suresi, 121)
Şeytanın tüm bu telkinlerinin etkisiz olduğu kişiler ise yalnızca müminlerdir. Müminler her zaman ümitvar olarak ve karamsar bir yaşam tarzından tamamen uzak kalarak hem Allah'ın hoşnutluğunu ve ahiret sevabını kazanır, hem de Allah'ın bir nimeti olarak dünyada da sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürerler. Her şartta ümitvar, Kuran ahlakına gönülden bağlı ve Allah'ı çok yakın dost edinmiş oldukları için şeytan karamsarlığa kapılmaları yönünde müminlere etki edememektedir.