madem bunları düşünecek kadar beynin var da, neden yine o aynı beyninle, o kuranı açıp da bi okuyup yorumlamaya çalışmıyorsun diye düşündüren durum. en azından suçu şeytanın değil de insanın kendi zayıf iradesi nedeniyle işlediğini bulabilirdin.
"her koyun kendi bacağından asılır" sözünde koyun bile belli akla sahip sayılırken insanın aklını küçümsemek neden diye sordurur insana bu başlık.şeytanla savaşacak akıl herkese dağıtılırken diğerleri nerdeydi de dedirtir ayrıca.
bu olayda verili olan her değerin ve çevresel her faktörün suçun, yerin, suçu işleyenin, işlettirenin, işlenme zamanının vs. tamamı tanrının bilgisi ve kontrolünde geliştiği için kurgusal anlamda bakıldığında kandırılan şeytandır. golü yiyen şeytandır. şeytanın suç işlemesi için insan kullanılmıştır.
insanın o suçu işlemesine engel olacak yeterli ve kalifiye bir iradesi yok ise suç tanrınındır insanın değil. suçun işlenmesi için gerekli tüm dekoratif ekjlentiler yerine getirilmiş, ortam kurulmuş ve suçu işlemesi için yüreklendirilmiş ve en sonunda şeytan tarafından itlenerek o suç işlenmiştir. burda arkasından iş çevrilen şeytandır düpedüz. çünkü olay sonrasında şeytan tamamen çok büyük bir ürtbe ve koltuk kaybına uğrarken, insanlar kendilerine yasaklanmış olduğu halde yaptıkları şeyi yani -artık çocukların bile anladığı şekilde cinsel birleşmeyi- rahat rahat yapabilecekleri dünyaya sürülmüşlerdir. işlediğin suçu sonsuza kadar işlemeye devam edebileceğin ama öldüğünde de o suçu hiç işlemediğin günlerdeki gibi yaşayacağın cennet ideasına geri kavuşabileceğin bir ceza olur mu. olmaz. bu durumda olay sonucu cezalara bakılacak olursa asıl olayın tamamının şeytanın tanrısal kattaki yeri ve rütbesi hakkında yapılan bir kurgudan ibaret olduğu açıktır.
sanki şeytanın yerinden edilmesi, sürülmesi için yaratılır insan ve sonrasında şeytan rütbesinden edilir. insanla da iş bitince cennette ya da her neresiyse orada daha fazla kalmasına gerek olmadığı için belki de ama yine de yaratılmış olan yaratılmıştır denilerek dünyaya yollanır.
suç meyvenin kopraılması ise meyveyi koparan değil kopraın ya nolacak diyen daha çok cezalandırılmıştır. hem de bir kopran bir gün oralara geri dönebileceği halde kendisi hiç bir zaman geri dönmeyecek şekilde.
çok ilginç bir hikayedir. kahramanları, kişilikleri açısından. özellikle zamandan bağımsız yaşayan zamanın farkında olmayan bir şeyin olgunlaşamayacağının göstergesi olan tanrı kişiliği çok ilginç çıkışlar sunar.
sucu işleyen insandır,aksine seytanın görevi suçu işletmektir ve görevini başarılı bir şekilde yerine getirmektedir. bu açıdan şeytanın ödüllendirilmesini gerekliliği düşünülmelidir. muhtemelen seytan savunmasını şu şekilde yapacaktır."bana yetki ve güç verildi bende görevimi yaptım, benim suçum ne ?"
(bkz: allahın işine karışmak)
Yolculuk yapan adama şeytan yanaşır ve şöyle der; bende seninle gelebilir miyim gideceğin yere kadar. Adamda olur der. Birlikte yol alırlar. Namaz vakti gelir ezan okunur şeytan bakar ki adamdan çıt yok. Yolculuğa devam ederler. Yine ezan okunur şeytan bakarki adamda yine çıt yokAdam ne sabahı ne öğleyi ne ikindiyi ne akşamı nede yatsıyı kılar. Şeytan adama sorar sen namaz kılmıyormusun diye. adamda ben namaz kılmamki der. Şeytan daha fazla dayanamaz ve kaçmaya başlar. Adamda arkadan seslenir hey ne oldu nereye gidiyorsun diye. Şeytan ben Rabbime bi kere karşı geldim cennetten kovuldum sen ise günde beş kere karşı geliyorsun. Korkarımki senin yanında Rabbim banada ceza verir. Onun için kaçıyorum.
cehaletin ve ezikliğin geldiği son noktayı müşahade edebileceğiniz uyduruk iddia!
şöyle ki:
1. Allah'ın varlığı konusunda inanç problemi olan birisinin bu iddiayı ortaya atması o kişinin samimiyetsizliğini ve önyargılarla bezediği cehaletini ortaya koyar.
Zira, Futbolu sevmeyen ve kabul etmeyen birisi için, dünya üzerinde milyarlarca insanın zevkle seyrettiği, para harcadığı, vakit ayırdığı Futbolun en basit kuralı bile -ona göre- saçmadır.
Ve dünya üzerinde nefes alıp veren hiç bir mahluk bu arkadaşa futbolu anlatmayı başaramayacaktır. çünkü arkadaş kararını baştan vermiştir ve "altın kaplama olsa yinede olmaz" demektedir!
Bu mesele de aynen böyledir.
Allah'ın var olduğunu kabul etmeyen arkadaş elbette Allah'ın, insanı ve şeytanı yaratma gayesini, şeytanın yoldan çıkışını, insanın imtihan edilişini anlayamayacaktır. Çünkü henüz Allah'ı ve varlığını anlayamamaktadır.
"burnu ile cinsel organının yerlerini belirleyen kimseyi" kabul edemeyen ama islami konuları eleştiren arkadaşın durumu, ilkokul çağındaki çocuğun, üniveritede verilen dersleri eleştirmesi gibidir. seviyesinin farkında değildir ki, yediği b.kun farkında olsun. idare edilesi kişidir kendisi.
2. Allah vardır. Varlığı aşikardır. iç organlarının dizilimine bakan adam -ki eğer vicdanı ölmamişse- bunu anlayabilir.
Arkadaşın eleştirdiği ve kabul edemediği Allah'ın varlığı değil, Allah'ın verdiği kararlardır -ki zaten iblis te bunu yaparak yoldan çıkmıştır.-
3. Şu komik iddiaya bir bakalım: "sonuçta şeytanı yaratan da allah, şeytanın böyle bir lavukluk yapacağını biliyordu. yani senaryoyu kendisi yazıp kendisi oynatıyor, bu durumda herhangi birisine yaptığından dolayı ceza vermesi mantıksız."
evet bu komik iddiadan yola çıkarsak "kendilerine sıkıntı ve yük olacağını bildiği halde, hatta hayırsız bir evlat olma riski de olduğu halde; anne ve babasının hangi akla hizmet kendisini dünyaya getirdiğini" sormak lazım arkadaşımıza. tabi bu soru karşısında bir koku yayılacak ortalığa! isterseniz uzaklaşınız!
Ayrıca "Allah senaryoyu kendi yazıp kendi oynatsaydı, tüm yarattıklarını kendisine secde mi ettirirdi, yoksa isyan mı ettirirdi?" diye sorunca da aynı kokunun yayıldığını duyacaksınız.
Devamında ise: "meleklerin secde edip de, şeytanın secde etmemesi kimin tercihidir? Melekler secde etmeyi tercih ederken, şeytanın isyan etmeyi tercih etmiştir! Tercih eden sorumluluğuna katlanır! Örneğin sen, ölümü adın gibi bildiğin halde, yaşamı sana bahşedene kendi isteğinle isyan ediyorsun! Bunu sen seçiyorsun! Ceza çekeceğini bildiğin halde hemde! Asıl mantıksız olan sensin ama farkedemiyorsun!"
Arkadaşımız diyor ki: "mantıken şeytana cezasını verip olayı kapatması gerekmiyor muydu? neden şeytanla iddiaya girişti ki? sonuçta şeytanın yaptığı çok büyük bir terbiyesizlik."
Evet mantiken ceza vermesi gerekiyordu ve Allah verdi. Ancak mükemmel bir cezayı seçti. Öyle bir ceza ki, bir yanda şeytanın beğenmediği insanoğlunun, boş yere yaratılmadığını gösterecek bir ceza, diğer yanda ise şeytanın eliyle şeytan kılıklıları da cezalandıracak bir ceza. O ceza, şeytana, kıyamet gününe kadar mühlet verilmesidir. Böylece Ebu Bekirleri görerek her defasında ızdırap çekecek ve Ebu Cehilleri beraberinde cehenneme götürecek.
Arkadaşımızın son iddiası ise akıllara ziyan. Diyor ki: "en önemlisi neden burada en masum taraf olan insanı şeytan gibi bir baş belası ile mücadele etmek zorunda bıraktın? neyse biz müslüman bir ülkede dünyaya geldik. ya dünyanın öbür ucunda islamiyetten haberi bile olmayan hristiyan bir anne babanın çocuğu olarak doğup hristiyan olarak ölen insanlara yazık değil mi?"
Burada iki hata mevcuttur.
1. insan şeytanla başbaşa değildir! Zira Peygamberler, uyarıcılar, akıl, vicdan ve kutsal kitaplarla insan şeytandan daha güçlüdür! Yapılması gereken bu gücün farkına varılmasıdır. Ayrıca şeytanın maddeten herhangi bir tesiri bulunmamaktadır. insanı ne tehdit edebilmektedir ne de ona bir başağrısı çektirebilmektedir. Yaptığı tek şey teklif etmekten ibarettir.
2. Dünyanın diğer ucundaki farklı dinlerden olan insana merhamet gösteren arkadaşımız, islamın ne olduğunu bilmediğinden olacak ki kendisini müslüman ülkede doğmakla şanslı hisseetmektedir. oysa müslüman ülkede doğduğu halde Allah'ı inkar etmekte ve Allah'ın icraatlarını beğenmemektedir. Demek ki islam ile tanışmak hidayete vesile olmamaktadır! Bu durumda arkadaşımızın bu son teorisi de yerle bir olmaktadır.
Şöyle ki: insan Allah'a yönelecekse kaf dağının ardında da olsa Allah o kuluna hidayet verir, uyarıcı gönderir. Ancak insanın Allah'a yönelmeye niyeti yoksa hergün beş defa ezanlar okunan, elinin altında kuran bulunan bir ülkede de doğsa o kişi iman etmeyebilir.
Demek ki burada iman edip etmemek insan ile alakalıdır. Allah'a yönelene Allah sahip çıkmaktadır.
Yabancı ülkelerdekilere acıyan dostumuz yabancılardan islam'a girenleri neden görmemektedir?
evet. kısaca öncelikla Allah'a olan inanç sağlamlaştırılmalı daha sonra bu tür konular islam'ın ana kaynağı olan Kur-an'ı Kerim eşliğinde araştırılmalıdır. Değilse bu şekil saçmalamalar ortaya çıkacaktır.
daha enterasanı muhteşem, her şeye gücü yeten bir tanrının kendi yarattığı şeytanla yüz göz olması durumudur.
-secde et lan insana şeytan
-ben ne secde edecem etmiyorum
-et dedim lan
-etmem. sen bana fırsat ver ben onları yoldan çıkarayım haklı olduğumu göreceksin
-tmm lan hadi bakalım
tanrının şeytanla girdiği iddianın sonucunu, denek olan bizler belirleyeceğiz. böyle bir saçmalığa nasıl inanılabiliyor şaşırıyorum doğrusu.