gerçekten de polisiyeliği aşmışlardır artık. ayrıntılardan ayrıntı beğenirler. çeşit çeşit olay vardır. beni en güldüren mi diyeyim, yani dalga geçme manasında değil, ya da düşündüren, şu birilerinin ayin düzenleyerek bi kızı tecavüz sonucu öldürmesi falandı. arada şuna benzer bir cümle geçiyordu, bir erkekten bahsedilirken aynı hikaye mi bilmiyorum, ' onun için sevişmek tapmak gibidir, sanat gibidir, erkek kız farketmez hepsinle sevişir o lavuk.. '
hiçbir şey göründüğü gibi değildir, sunulanın altındakini açığa çıkaracak bir ipucu her zaman sunulmuştur. şeytan; sıradanlığa açılan yoldan, farkında olanı çıkaranı temsil eder.
düşünmesini sevmeyen, insanları koyun gibi gütmek isteyen ve çeşitlilik görmeye sabrı olmayan kişilerin söylemeyi çok sevdikleri söz. aslında ne yazık ki, insanlar düşünce yoluyla 'şey'leri sorgulamaya başladıkça, zaman zaman yörüngelerini kaybedebilmektedir, çünkü ayrıntılarla başa çıkmak gerçekten de çok da kolay değildir ve bu da koyunlara dönüşmemizi arzulayan kişilerin işine çok yarıyor.
yönümüzü yitirmek ve yokuşu çıkarken boğulmak tehlikesi her zaman için vardır, fakat gerçeğe susamış kişileri bu asla yolundan geri çevirmeyecektir.
orijinali 'le bon dieu est dans le detail' olan gustave flaubert sozu. seytan ayrintida degildir aslinda lafin gelisine bakildiginda. seytan heryerdedir, bir bakista, bir gulumsemede, bir dokunusta, aynen bir stone roses* parcasi gibi, seytan aslinda icimizdedir.
ahmet ümit'în 2002 yılında çıkan, öykü türündeki kitabı.
klasik ahmet ümit romanlarının öykü versiyonu. yine olaylar istanbul'da geçiyor. başkomser nevzat, yardımcısı ise ali. yanılmıyorsam kavim'de de böyleydi.
ölüm aşkı kutsamaz, dilin kemiği ve kitaba adını veren şeytan ayrıntıda gizlidir bana göre en güzelleriydi.
bir insanın bir işi yapmasında ortada görünür olmayan başka amaçları olduğunu düşünürsen, bir insanın konuşmasında aslında neyi kast etmeye çalıştığını ya da dürüstlüğünü ölçmeye çalışırsan sürekli ayrıntıcı düşünüyorsundur ama aynı zamanda fesatsındır da.
çok basit örnekle, bir tabakta eşit bölüşülemeyecek yemekleri yemeden kaç tane olduğunu saymak da ayrıtntıdır ama hakkından fazlasını yiyen olur mu diye düşünmek de fesat ve şeytancadır.