Ya arkadaş bu tasavvufa ait bir kaide.
Mürit seyri sülük yaparken şeyh o mana aleminde ona rehberlik eder.
Gördüğü tuhaf hallerin manasını bilir
Yardımcı olur anlatır.
Tarikata mensup olmayan bu gelişim macerasına inanmayan insanları bağlamaz bu söz.
Tarikat denilince bugün çıkar amaçlı suç örgütü ya da akp stksı aklımıza geliyor
Doğal olarak.
Fakat tarihsel süreci bu değildir.
Ahmet Yesevi yunus emre hacı bektaş veli bu topraklara insanlık getirmişlerdir.
Kaç kere seyri sülük yaptın diye sormuş
Cahilin biri.
Hiç yapmadım.
Niyetim de yok inancımda yok.
Biz burada bilgi veriyoruz.
Çoluk çocuk eğlendirmek
iki artı için prim kasmak işimiz değil.
Tarikatlere karşı olmak ayrı bir şey
Salak salak şeyler yazmak ayrı bir şey.
Metafizik saçmalıklar her zaman her yerde prim yapar.
Bilim kurgu hikayesi tarzında şeyler bunlar.
Toplumun aciz kimsesiz korkak kişileri her yerde bu yapılara yönelir.
Bizim ülke de şeyhe inanan var ama yolundan giden çok azdır.
Menfaat çıkar Anadolu insanının tek derdi.
şeyhi olmamaktan kasıt başına buyruk yaşamak, diğer insanların yazdıklarını okumamak, söylediklerini dinlememek değildir.
şeyhi bir klavuz olarak alırsak şayet bu, insana sadece yardımcı bir faktördür. hayatı anlamlandırmada, inancı açıklamada. ama bir insanın illa bir şeyhe tabi olması gerektiğini iddia etmek, bahsi geçen kişinin aklının, düşüncesinin, yorumunun önemi olmadığını vurguluyorsa bu düşünce sakattır. bizim izah ettiğimiz nokta da budur.
örneğin islam dini nde inanan kişinin, hristiyanlık daki gibi bir yardımcıya (papaz)ihtiyacı yoktur. kişi ibadet etmek için bir imama da ihtiyaç duymaz.(toplu ibadet tercih meselesidir zira) hal böyle iken, kiş isterse beğendiği, görüşleri aklına yatan ilahiyatçıların kitaplarını okur, yorumlarını dinler ve ona göre yaşamını düzenleyebilir. burada dikkat edilirse tek bir kişiyi seçip, ona tabi olma, o ne derse dışına çıkmama gibi bir durum söz konusu değil.
hem zira allah ın özgür bıraktığı aklı, bireyi sadece belli bir insana ve onun görüşlerine mahkum etmenin ne dinle ne de akılla bağdaşır yanı olamaz.
günümüzde sadece bağlı olduğu tarikat ve cemaatin hak olduğunu ve diğerleriniin batıl, insanlara yanlış şeyler öğreten oluşumlar olduğunu iddia eden gruplar yok mu? var. bizim değindiğimiz husus da bu işte. adam çıkıp diyor ki, 'bizim imamamız, bizim hocamız en iyisini biliyor. bu zamanda ona tabi olmak gerekiyor.' bu anlayışa hak verirsiniz ki akıl ve mantık karşı çıkar.
akıl sahibi bir birey, dünyayı nesnel manada sorgulamaya başladığı andan itibaren kendi tercihlerini yapmada özgürdür. bu dinde de böyledir. insanları sadece bir insana tabi olman gerekiyor diye yönlendiremezsiniz. bir insan iki farklı ilahiyatçının yorumunu da dinler ve aralarından dilediğini benimseyebilir.
ayrıca şeyhi olmamak demek başına buyrukluk da değildir. (bir yukarıdaki entıride geçen bahis) hiçbir insan (anarşist değilse tabi) başına buyruk yaşadığını iddia edemez. ne mutlak manada özgürlük vardır ne de birileri mutlak bilgiye sahiptir. bir şeyhe (kılavuza) tabi olmak demek mutlak bilgiye ulaşmış olmak demek değilidir.