çok basit bir, gücünü teslim etme durumunu anlatan söz. ruhani liderliğe soyunmuş kişilerin etaflarında bir hayran grubu oluşur, amaçları da çoğu kez bu mürid oluşumunu sağlamaktır. etraflarındaki bu müridler, insanın en birincil ödevi olan '' kendi gücüne sahip çıkma, kendi sorumluluğunu alma '' durumunu beceremezler de, bir başkasının eteğine yüz sürme de, bir başkasının himayesinde olmada kurtuluşu ararlar. bu insanların kollektif inancı da, şeyhi uçurur. yüceltir yani, kişilerin enerjisi besler kendisini.
halk arasında meşhur olmuş bu manidâr sözü yalnızca dinî anlamda algılamak hata olur. elbette çıkış noktası dinîdir ancak zamanla toplumun "kraldan çok kralcı olmak" seviyesizliğini gösterenler sayesinde, hak etmediği halde tahta geçirilenler için kullandığıda bir gerçektir.
meseleye dinî yönden bakcak olursak karşımıza iki anlam çıkmaktadır.
1. şeyhi uçmaya zorlayan müritler sonunda şeyhin uçmasını sağlar! yani, müritler kendilerini geliştirme adına öyle çaba sarfederler ve şeyhi ilim - irfan, takvâ ve ibadet yönlerinden öyle zorlarlar ki, şeyhin kendisine kalsa uçmayacak ama o cevval müritler o şeyhi uçmak zorunda bırakır. bu konuda tarihî hoş bir örnek vardır:
rivayetlere göre imam-ı azam hazretleri bir gün yolda yürürken yolun kenarında oturan iki kişi ile karşılaşır. imam-ı azam ı gören o şahıslar ayağa kalkar ve tâzim gösterirler, imam ise onları selamlar ve yanlarından geçer. imam şahısları daha bir kaç adım geçmişken şahıslardan biri ötekine: " _şu ayağa kalktığımız zât kim biliyor musun?" der. arkadaşı: "_kim?" der. diğeri devam eder: "bu zât, yatsı namazının abdestiyle, sabah namazını kılan bir büyük âlimdir!" der. bunu duyan imâm-ı azam hazretleri hakkında yapılan bu hüsn-ü zânı yalan çıkartmamak üzere, o günden sonra vefatına kadar yatsı namazının abdestiyle sabah namazlarını edâ eder.
olay doğru mudur? orası tartışılır. olayın içeriği islam a ve irfana uygunmudur? o da tartışılır. ancak hikayenin anlatmak istediğine baktığımızda "şeyh uçmaz mürit uçurur" sözüne güzel bir örnek olduğu aşikardır vesselam.
2. bu veciz sözün bir de toplumda sıkça kullanılmasına sebep olan anlamı vardır ki; cahil insanların, esasında hakkı olmadığı halde kendilerinden önde zannettikleri kişiyi değerinden fazla sevmeleri ve yüceltmeleri vurgulanır.