şermin

entry41 galeri0 video1
    26.
  1. şermin'in elifbesi

    "elifbeni oku, cicim."
    "elif, be, pe, te, se, cim, çim,
    ha, hı, dal, zel, sin... yok, zel, re,
    ze, je, sin, şin, sad, dad, tı, zı,
    ayın, gayın, fe, kaf, kef, lam,
    mim, nun, vav, he, ye; bir de lam...
    yok lamelif; bir de gef var.
    bir de üç noktalı kef var."

    "hangi harfler kalındırlar?"
    "ha, hı, sad, dad, tı, zı, ayın,
    gayın." "peki." "bir de kaf var.
    en kalını ayın, gayın.

    "hangileri bitişmiyor
    kendisinden sonrakine?"
    "hoca yedi harf var, diyor:
    elif, dal, zel, re, ze... nine,
    ben yoruldum artık!" "peki,
    yalnız söyle: hemze nedir?"
    "hemze... hemze... evet, o bir
    jüçük ayın başıdır ki
    e okunur, i okunur,
    bazen eliflere konur."

    "harf-i imlâ hangileri?"
    "nilmiyorum!" "yok, bilirsin"
    "elif, vav, he, ye değil mi?..
    artık, nine, bana izin."

    "peki, yavrum, haydi oyna;
    koca bir aferin sana!"

    ----- not: harf-i imlâ: sesli harf.
    1 ...
  2. 27.
  3. hediye

    bugün benim bayram günüm,
    fakat ablama küskünüm,
    gelip demeliydi, şermin,
    bir yaş daha aldın, sevin

    bakınız, ben değil, ablam
    yabancı olsa duramam
    kardeşçe, dostça, insanca
    hatrımı sormayınca

    lâkin şu cici şey de ne?
    oo, oo! "sevgili şermin'e"
    bir hediye... ne de güzel!..
    mutlaka şehper'dendir. oh, gel,

    cici şev, gel kucağıma,
    sürün biraz dudağıma!..
    ablam da böyle bir kutu
    veriverse ne olurdu?

    benim melek şehperciğim!..
    fakat acele etmeyin,
    hakikaten bu ondan mı?
    boşuna yerdim ablamı

    içim ne kadar aldanmış,
    güzel kutu ablamdanmış,
    zaten şermin'in bayramı
    şehper'in umurunda mı?

    beni ablam sever ancak.
    böyle başka kim anacak?
    melek ablacığım benim
    sen benimsin, ben seninim!

    tevfik fikret
    0 ...
  4. 28.
  5. umacı

    şermin, umacıdan korkar
    zannedenler yanılırlar
    hayır, şermin'de doğrusu
    yoktur umacı korkusu

    eskiden o da korkarmış
    onu da korkuturlarmış
    "umacı geliyor!" diye
    çocuk, aldanır her şeye

    lakin artık yüreğini
    oynatmıyor ne ecinni,
    ne cadı, ne dev, ne şeytan
    çünkü... çünkü hepsi yalan!

    ona her şeyi öğreten
    ağabeyi, bilmem nerden,
    bir gün bir kutu getirir,
    kutuyu şermin'e verir

    "oynat şu mandalı biraz"
    mandal oynar oynamaz
    kutu, çocuğun elinden
    fırlar, korktuğunu gören

    ağabeyi der ki; "şermin,
    "seni titreten şu hain,
    "şu korkunç şey ki, kutudan
    "çıkıverdi, bir kuzudan

    "koparılmış bir avuç yün,
    "biraz kağıt, biraz da dün
    "sana verdiğim tel yok mu,
    "işte, ondan ibaret... bu

    "seni titretti, çünkü sen,
    "yazık, böyle boş şeylerden
    "titreyecek kadar boşsun!
    "tekmil cadı'n koncoloz'un

    "işte böyle boştur" şermin,
    o gün korkmamaya yemin
    etti; artık yalan dolan
    çarşamba karılarından

    cadılardan titremiyor
    "hep kutuda onlar!" diyor
    aklı başında insanlar
    yalnız fenalıktan korkar.

    tevfik fikret
    0 ...
  6. 29.
  7. muhallebim ve mektebim

    ninem sordu, şermin, kimi
    çok seversin? - oo, ninemi!
    - başka? - babamı şüphesiz,
    - daha? - izin verirseniz

    sayayım, muhallebimi,
    sütlacımı, şekerimi,
    hep şekerlemelerimi,
    biraz da gevrek severim

    fakat en çok mektebimi,
    mektebimi pek severim.
    âlî bina!
    neler öğretir o bana

    tam bir hafta oluyor ki
    biliyorum; dünya iki
    ayrı ve büyük parçadır
    avrupa, asya, afrika

    bunlar eski,
    evet, bunlar eski dünya,
    öteki de amerika
    ve adalar... neydi ismi?

    avustralya, değil mi?
    eve, o; avustralya
    bunlar yeni dünya... demek
    toprağımız beş kıt'adan

    birçok karayla, adadan
    ve, denizlerden ibaret
    karaların isimleri
    işte hatırımda, kendim

    kitabımı dünden beri
    karıştırdım ve öğrendim
    birkaç büyük deniz... elbet
    hocalarımız bugün onlardan

    bize bahsedecek ve ben
    sayacağım ezberimden
    bahr-i siyah, bahr-i sefîd,
    bahr-i muhît-i atlasî

    iki de bahr-i müncemid
    bahr-i umman... işte hepsi
    yok, daha vardı lâkin
    hatırımdan çıkmış, demin

    biliyorum... kalın kafa!
    insan öğrendiği şeyi
    daha iyi
    öğrenmeli... şimdi bana

    bıldır iyi bellediğim
    hafızamdan çıkmaz, çıkar
    fakat onlar dikkatsizce
    öğrendiğim şeylerdir hep

    bugün ders alırım, gece
    hazırlanırım, yarın mektepte dinleyin
    ------- bilmiyorsam
    eğer hepsini tastamam
    sizin olsun muhallebim
    bana yetişir mektebim!

    t. fikret

    not: bıldır: geçen yıl. âlî: yüksek, yüce.
    1 ...
  8. 30.
  9. keman

    piyanoyu sever babam,
    o da nineciğim gibi
    piyanodan pek anlamam,
    bana ağabeyim gibi
    tesir eden keman sesi
    do re mi fa - fa sol la si
    onun o latif nağmesi
    do re mi fa - fa sol la si

    bazı ağlar için için
    bazı gülmekten kırılır
    geliyor ağabeyimin
    odasından derin, ağır

    boğuk bir dua nağmesi
    do re mi fa - fa sol la si
    ah! o derin keman sesi
    do re mi fa - fa sol la si

    ağabeyim iyi çalar,
    bana da meşk ettirecek
    onun birkaç kemanı var
    birini bana verecek

    hepsinin de güzel sesi
    do re mi fa - fa sol la si
    kulaklarımda nağmesi
    do re mi fa - fa sol la si

    t.f.
    1 ...
  10. 31.
  11. Alman tanki sherman in %100 yerli ve milli versiyonu. Ama motoru yok. Bekliyoruz disaridan.
    0 ...
  12. 32.
  13. siyah bacı

    benim bir siyah bacım var,
    adı leyla
    gözü şehla
    kollarında, ellerinde,

    saçlarının tellerinde
    pullar, inciler parıldar
    dilber bacı!
    anber bacı!

    yatayım, akşam olsun da
    siyah bacımın koynunda
    akşam gelir, sabah gider
    anber bacı!

    dilber bacı!
    bilmem gündüz nerelerde,
    hangi dağlar, derelerde
    gizli gizli seyran eder

    gözü şehla
    adı leyla...
    yatayım, akşam olsun da
    dilber bacımın koynunda.

    siyah bacım süse mecbur
    adı leyla
    gözü şehla
    bazı akşam bir ay iğne

    revnak verir kakülüne,
    o zaman pek mağrur olur
    anber bacı!
    dilber bacı!

    yatayım akşam olsun da
    anber bacımın koynuda
    bacımı pek seviyorum
    dilber bacı!

    anber bacı!
    bana şimdi rahat haram,
    bacımın koynunda akşam
    fakat rahatça uyurum

    adı leyla
    gözü şehla
    yatayım akşam olsun da
    siyah bacımın koynunda

    t.f.
    1 ...
  14. 33.
  15. "Ezan" adlı şiiri okurken çocuk aklıyla anlam verememiştim; o tokat ne içindi, o sorular ne içindi, Şermin neden o kadar korkmuş ve utanmıştı?

    Şimdi o kadar iyi anlıyorum ki tevfik Fikret'i.

    "Babacığım geçen sabah
    Beni çağırdı, dedi ki;
    “Nedir ‘Hayya alel-felah?”
    “Ezan,” dedim. “Ezan peki;
    Ezan nedir, bilir misin?
    Bakıyordum hazin hazin
    Babam, niçin bilmem güldü,
    Tekrar etti: “Nedir ezan?”
    Başımdan buzlu su döküldü
    Bana babam, her zaman
    Böyle şeyler sorarsa çok,
    içeride bir soğukluk,
    Hissederim, bütün kanım
    Damarımda donar birden.
    Soruyordu o: “A canım,
    Hiç ezan duymadın mı sen?”
    Duymadım mı? Sabah, alşam
    Dinliyorum; büyük babam
    Bana abdest aldırdı da
    Camiye bile götürdü.
    “Ya ne yaptın sen orada?”
    “Namaz biraz uzun sürdü
    Uyuya kalmışım ben de
    Maksurenin köşesinde.”
    “Camide hiç uyunur mu?”
    Dedi babam dargın dargın
    Anlatamam o korkumu
    Titriyordum… Hâlâ bakın
    Nasıl çarpıyor yüreğim
    Hep bildiğim, bellediğim
    “Allahümme Salli’leri
    Sayıyordum, çünkü tokat
    Mini minicikten beri
    Hiç de hoşuma gitmez… Çat!
    işte indi… Of, yanağım!
    Şimdi babam adım adım
    Söylenerek gidiyordu,
    Uzaklaştı artık sesi
    Benim de göz yaşım durdu.
    Çünkü ezan meselesi
    O adımlarla beraber
    Uzaklaşıp gitti: “Eğer,”
    Diyordum, bey baba şimdi
    “Ezan nedir?” diye tekrar
    Gelip dikilirse… “Haydi
    Sen de,” dedim, bu ne kadar
    Korku? Baban canavar mı?
    Onun gibi baba var mı?
    Fakat tokat yanağımda
    Sızlıyordu; o gün, bu gün
    O dargın ses kulağımda
    Ezan okur; ben büsbütün
    Uykudan geçmedimse de
    Maksurenin köşesinde
    Gözlerim uyku görmüyor.
    Zaten büyük baba artık,
    Camiye de götürmüyor
    Onu da aldı mezarlık.
    Şimdi o cennet bağında;
    Nineciğim sağında.
    Ona da bir taş dikildi
    Dün görünce mezarını
    O tokadı hatırladım
    Yanağım yandı, ağladım.
    Babam hemen koşup sildi,
    Gözlerimin yaşlarını."
    0 ...
  16. 34.
  17. bir kedim olsa ismi kesinlikle bu olurdu.
    2 ...
  18. 35.
  19. Teyfik Fikret'e ait bir çocuk kitabının ismidir.
    2 ...
  20. 36.
  21. okuduğum tek şiir kitabı.

    o zaman baya çocuktum tabii.
    0 ...
  22. 37.
  23. 38.
  24. Sol frame de rengini görünce hatırladığım çocuk şiir kitabı.
    2 ...
  25. 39.
  26. rahmetli annemin ismi ama annem pek de utangaç biri değildi, sosyal biriydi.
    2 ...
  27. 40.
  28. 41.
  29. ilkokulda sevmediğim bir kız arkadaşımın ismi. 'Şer' i vardı 'min' i eksikti. ahahah
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük