üniversitelerin sosyal politika derslerinde kitapları okutulan emre kongar ın kitaplarında sık sık fikirlerine atıf yapılan merkez çevre kuramı sosyologlarındandır.
cumhuriyet devrimi ni fazlaca jakobenist bulan ve sekülerleşen devlet kurumları ve erklerinin geleneksel türk toplumunda yeterince sindirilemediğini dile getirir. tabana yeterince nüfuz edememiş veya avrupa daki gibi tabandan yükselmeyen devrimlerin daima yetersiz kalacağını söyler.
bu eleştirisini en bariz devrim yıllarına birebir tanıklık etmiş bediüzzaman said nursi nin hayatını anlattığı kitabında dile getirir.
şimdilerde bile ülkemizde pek çok farklı siyasi cepheden fazlaca radikal bulunan fikirleri sebebiyle amerika da akademik kariyerini sürdürmeyi tercih etmiş bilim adamıdır.
soner yalçın ın efendi kitaplarında uzun uzun anlattığı mardinizade ailesinden betül ve arif mardin in kuzenidir.
Bediüzzaman Said Nursi Olayı / Modern Türkiye de Din ve Toplumsal Değişim adlı çalışması ile tartışmaların odak noktasında bulunan Şerif Mardin, söz konusu kitabı neden yazdığını, Said Nursi'ye neden ilgi duyduğunu şu sözlerle açıklamıştı:
"Bildiğiniz üzere, Bediüzzaman Said Nursî'nin düşüncelerini, islâmî düşünürler kesiminde en önde gelen fikir birikimlerinden biri sayıyorum. Öncelikle, Bediüzzaman'ın fikirleriyle birlikte gelen derin insan hürmetini görmemek mümkün değildir. Bazı kişilerin islâma bağlılıklarını silâha sarılmakla gösterdikleri bir anda, özellikle bu niteliğin altını devamlı olarak çizmemiz yerinde olacaktır.
"Bediüzzaman ciddî konular üzerine eğilen, ciddî bir insandır. Fakat bunun yanında sosyal değişimin beraberinde getirdiği sorunları derinlemesine, "balon"ların cazibesine kapılmadan ve sorunların özüne giderek inceleyen bir kişiydi. Bunu, üzerinde durduğu konuların çeşitliliğinde de görebiliriz.
"Bediüzzaman hakkında yazdığım kitabımda Bediüzzaman'ın, Gazzali'nin aksine islâmın muamelat, ibadat kısmı üzerinde fazla durmamış olduğu, daha çok Müslümanların kendi dinini anlamalarını sağlayacak kısımları irdelemiş olduğunu ifade etmiştim. Meselenin toplandığı ve son derece önemli saydığım bir nokta, artık çağdaş dünyada Müslümanın kendi günlük hayatında istikamet temin edecek bir "harita"ya muhtaç olması ve bunun Said Nursî tarafından anlaşılmış olmasıdır.Said Nursî bir bakımdan toplum araştırmacılarının "mikro yapılar" başlığı altında inceledikleri hadiseler üzerinde durmuş, diğer taraftan da, daha geniş kapsamlı toplumsal süreçlerin etkilerini araştırmıştır. Özelliği, islâmın her iki alanda ayrı işlevlerini, fonksiyonlarını anlaması olmuştur. Bu iki katlı yaklaşımı da Osmanlı imparatorluğundan beri Türkiye'nin geçirdiği değişim açısından incelemiştir.
"Bediüzzaman'ın toplumla ilgili görüşlerinin bir kısmını gözlerimizin önüne böylece sermiş olabileceğimizi ümit ediyorum. Fakat bunun dışında islâmî bir konumda Bediüzzaman'ın katkıları imanın niteliği ile de ilgilidir. Yüzyılımızda yapılması gereken çalışmalardan biri, Said Nursî'ye göre, şimdiye kadar islâmın aslî mânâsında, "kendini teslim etme" şeklinde anlayanların, ilâveten islâmı, "anlama"ları zenginliklerinden istifade etmeleridir. Bunu Bediüzzaman yazılarının bir çok yerinde ifade etmektedir.
Bu görüş de zamanımız insanının dünyasını "izah"la anlamak isteyişinin bir ifadesidir. islâmın özelliklerinden biri bu "izah"ın katı bir biçim almaması, her dindar insanın vereceği izahın, birçok yaklaşım arasında yaklaşımlardan biri olduğunu kabul etmesidir. Bu da müminler arasında konuşma, tartışma ve bir ortak görüşe varmak üzere "cehd" etmelerine bağlıdır. Birçok Batılının, bugünlerde "Cihad"ı silahlı bir mücadele olarak gördüğü bir ortamda, sanırım ki, Bediüzzaman'ın "cihad" anlayışını bu şekilde aktarmam yanlış olmayacaktır.
Bediüzzaman'ın bütün bu katkılarından, islâmî ilimleri, gerçek bir insanî yükselme ilmi olarak gördüğü ve bize bu birikimi sunduğu sonucuna varıyorum. Beni baştan itibaren, Bediüzzaman'ın fikirlerini toplumsal ve insanî açıdan yeni, kendine has ve üzerinde mutlaka durulması gereken bir küme olarak takdim eden Cemil Meriç'in yanılmadığını, kendisine olan mânevî borcumu burada bir daha ifade etmek isterim.
"Kendisini bir biyografi konusu olarak seçmiş olmam, islâmî düşüncesinin geniş boyutları için olduğu kadar bu dünya problemini başkalarından önce anlamış olmasıdır.
--spoiler--
kendisini dinlemek çok keyifli olan üstaddır. son zamanlarda ekran çok kirlenmişti, ağzı olan herkes bilirkişi konumuna gelmişti. ntv prof.dr.şerif mardin ile bu konuları konuşarak gerçekten çok önemli bir programa imza attı. uzun zaman sonra hocayı dinleyerek beynimizde oluşan pasları sirkeledik. çünkü hoca hiçbir konuya yüzeysel bakmaz ve hep kimsenin düşünmediği noktaya dikkat çeker. dün akşam programda da bunu yaparak çok farklı düşüncelere sevk etmiştir bizi.
ayrıca emeritüs ünvanını da almıştır. zihnimizi açan büyük üstad, ömrüne bereket.
"bihruz bey sendromu" kavramlaştırmasıyla türk modernleşmesinin iki temel yapı taşını (halk ve aydınları) erken dönem edebiyatı merkeze alarak çözümlemiş ve kendisinden sonraki çoğu eleştirmene ilham vermiş sosyologdur kendisi. ne dediği her zaman önemli adamlardan birisidir.