Oğulları gün yüzü görmedi. Sadece Abdullah Ürdün’de soyunu devam ettirdi. Irak, Suriye yönetiminde de oğulları vardı ama hepsi torunları dahil öldürüldü.
Suudilere Arabistan’ı bırakmak zorunda kaldılar.
Mekke Şerifi Hüseyin’in Osmanlı’ya karşı isyan ve cihad bildirisi - 26 Haziran 1916.
"Türkler dinden çıktılar. islam’ın kanunlarını ve geleneklerini ihlal ediyorlar. Artık Allah’ın emirlerine uymuyor, emredilenin aksini yapıyor, biz Araplar’ın asırlardır devam edegelen adetlerine saygı göstermiyorlar’ diye başlıyor, ‘Araplar’ın Türk idaresine karşı cihada girişmeleri farzdır...islam dünyasındaki bütün kardeşlerimi bu yıkıcı, bozguncu, aptal ve alçak kişilere (yani Türkler’e) itaat etmemeye çağırıyorum. Allah’a itaat etmeyenlere itaat edilmez." sözleriyle bitiyordu.
bizim en yanlış tanıdığımız insanlardan bir tanesidir şerif hüseyin. aslında iyi niyetli ve yüksek şahsiyetli birisi olan şerif hüseyin'in tek hatası, ingiliz gizli servisine güvenmek olmuştur.
bu muhterem ikinci abdülhamid devrinde şura-yı devlet üyesiydi, bir bürokrattı, iyi yetişmiş bir kimseydi. ittihatçılar onu mekke valiliğine gönderdiler. şerif hüseyin burada düzeni kısa sürede sağladı; vehhabî ve zeydî kabilelerinin isyanlarını bastırdı, bölgenin masraflarını kısmaya muvaffak oldu. birinci dünya savaşında alamancı ittihatçıların savaşa girmesine karşı çıktığında mimlenmiş olan hüseyin paşanın damadı ve birçok arap beyi, o dönem şam valisi olan cemal paşa tarafından ibret olsun diye işkenceyle öldürüldü. şerif hüseyin, dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için üst üste 2 beyanname yayınladı. ittihatçılar ise hüseyin paşa'nın üzerine asker göndererek cevap verdi. can havliyle ne yapacağını bilemeyen valiye ingilizler yanaştı. islam devletini canlandırma sözünü alan şerif hüseyin, ittihatçı rejime isyan etti. fakat ingilizler onun da boyunun ölçüsünü aldılar, bir zamanlar isyanlarını bastırdığı vehhabîlere de aynı sözü verdiklerinden habersizdi elbette şerif hüseyin. sonu ingilizler tarafından bölgeden sürülmek oldu. kıbrıs'ta büyük bir pişmanlık ile vefat eden hüseyin paşa, bunu samimiyetiyle hatıratlarında anlatır.
belki niyeti iyiydi fakat aynı zamanda hayalperestti de... islam hilafetinin ihyasını isterken arap milliyetçiliği cereyanına kapılması, onun için ve osmanlı devleti için bir felaket olmuştur.
2.Abdülhamit'in istanbula getirip bir yalıda tutuklattığı ama ittihatçıların serbest bıraktığı kişi. Oda gidip lawrence casusunun kucağına oturmuş ve orta doğu lanetini başlatmıştır.
şerif hüseyin'nin ihanetini arap halkına yıkmak doğru değildir.
çünkü kendisi arap halkı tarafından destek görmemiştir ve hatta arap halkı bize filistin, suriye, hicaz'da bize yardımları takdire şayandır.
şerif hüseyin çölden topladığı 350 adamdan başka bir kuvveti yoktu yani araplar onu desteklemediler, ingilizler onu büyük arabistan vaadiyle kandırdı, oğularına yapay devletler oluşturup şerif hüseyin'e de hicaz bölgesini verdi.
Şerif hüseyin kandırıldığını anlayınca mızmızlanmaya başladı ve ingilizler ona muhalif olan suudileri kullanıp onu hicaz bölgesinin dışına çıkartıp kıbrıs'a sürdü ve ömrünün sonuna kadar orda pasif bir şekilde yaşadı.
Şerif hüseyin daha sonra hatıratında ''ben osmanlıya ittihatçılar yüzünden başkaldırdım'' demiştir.
arap ihaneti diye bir şey yoktur bizim islam dünyası ile aramızı bozmak için daha sonradan uydurulmuştur.
ürdün kralı abdullahın dedesi, osmanlıya ihanetin baş mimarı ayrıca bugünkü sözde filistin bölgesinin bayrağını tasarlayan zat, tüm bunların dışında birinci dünya harbinde ingilizler ile işbirliği yapmış, ingiliz casus lawrence önderliğinde mehmetçiğe gerilla savaşı yürütmüş netice itibariyle cenevre savaş hukuku yok sayılıp 1.000.000 mehmetçiğimiz sina çöllerinde hunharca katledilmiş, başkomutan mustafa kemal mehmetçiğin bir bölünü çekmese idi kayıp bir buçuk iki kat artabilirdi. tüm bu yaşananlardan sonra ingilizler tarih boyunca olduğu gibi; verdiği sözleri tutmamış şerif hüseyini deyim yerindeyse tuvalet kağıdı misali kullanıp atmışlardır.
ihanetten sonra kıbrısa yerleşen şerif dönemin kuzey kıbrıs cumhurbaşkanı rauf denktaşın anlatımına göre osmanlıya ihanet etmesinden duyduğu pişmanlığı dizlerini vurarak ve hıçkıra hıçkıra ağlayarak göstermiş ve çok pişman olduğunu her ziyaret sonrası rauf beye dektare etmiş. ölümüne gelince çok şiddetli bir hastalığa yakalanmış ve büyük acılar çekerek öldüğü söylenir. netice itibarıyla ihanetinin bedelini ölümünden ötürü cenab-ı hak soracak ve ona ve bu türk kırımına destek veren herkes bu insanlık suçunu yok sayanlarda dahildir buna korkunç bir sorguya çekilecek cennetin kokusunu dahi alamayacaklardır.
türk milletine ihanet eden bir Araptır. Filistin bayrağını tasarlayan ve ayaklanmada kullanan'da bu ingiliz iş birlikçisi vatandaştır. Şimdi istanbul'un göbeğinde ve Türkiye'nin bir çok ilinde bu hainin türk kanı dökerken tasarladığı bayraklar asılmaktadır!
suud aşiretine karşı aldığı büyük hezimet sonucu soluğu kıbrıs'ta almış kişi. rahmetli rauf denktaş, bayramlarda babasıyla şerif hüseyin'i ziyaret eder şerif hüseyin de kendisine altın lira verirmiş. rauf denktaş hatıralarında şerif hüseyin'i ziyaret ettiklerinde -ben osmanlı'ya nasıl ihanet ettim- diye ağlayıp dizlerini dövdüğünü yazmıştır.
sultan abdülhamid han kendisine güvenmezdi ve gözünün önünde olsun diyerek ailesi ile birlikte istanbul'da bir yalıda ikamet ettirirdi. ama akıl fukarası ittihatçılar sultanı devirdikten sonra şerif hüseyin'in istanbul'dan ayrılmasına göz yumar, sonrası malum.
karizmatik fakat akılsız bir lider olduğunu ve kullanılabilirlik özelliğini ingilizlerden önce sultan abdülhamid keşfetmiştir. abdülhamid kendisini istanbula davet edip gözünün önünde olmasını sağlamıştır fakat meşrutiyetten sonra ittihat ve terakki, şerifi tekrar arabistana ,yani ingiliz ajanlarının kucağına , yollamıştır. devamında neticesi malumdur.
türk halkının gözünde maalesef tüm arapları temsil eden adam. bu sebeptendir ki dilimizde "şerif hüseyin ve yandaşları bizi arkadan vurdu" gibi bir söylem yoktur.
sultan abdulhamit'in bir çok hamlesine rağmen ve ittihatçilerin siyasi zekalarının olmadığından ingiliz oyununa gelen mekke emiri. osmanlı için en büyük talihsizliktir kendisi ve oğulları. tebasını halifeyi istanbuldan ingilizlerle beraber kurtaracağız diyerek kandırmıştır. sonrasında ingilizler sözlerini tutmadığındanmıdır bilinmez kıbrısa kaçıp hayatının geri kalan kısmını orada yaşayan kimsedir. osmanlıya ihanet ettiği için "keşke osmalı olsaydı" diye defalarca hıçkıra hıçkıra ağladığı söylenir. (bkz: rauf denktaş)
