Cagin gerisinde kalmis fikirlerin, kanunlarin buyuk bir yobazlik itinasi ile arap kulturunun kokusmus kalintilarini isteyen tiptir, amirleri ne derse onu soyler.
"beğenmiyorsan siktir git" çiler kadar pezevenk değildir bunlar.
şeriat isteyin de her şeyin bir zamanı var. devrim yapmak öyle kolay değil.
merak etmeyin, türkiye'den önce avrupa'ya, abd'ye hatta iskandinavya'ya gelecek şeriat. biz o günleri göremeyeceğiz ama olsun. bilmek de yetiyor.
şeriat düzeninde zorlama vardır. hak, hukuk, özgürlük yoktur. sesini çıkarırsan adamın dilini keserler. sanıldığı gibi "oo 4 hatun alıyorum, hırsızlık yapanın da kolu kesiliyor işte bu kadar" değildir şeriat kanunları ya da düzeni. bu tarz, içinde zorlama olan bir kanunu kabul eden kişi islamiyeti yanlış anlamış kişidir. islamiyette zorlama yoktur ve islamiyet hoşgörü dinidir. her şeye hoşgörü ile yaklaşmayı buyurur. sizin inandığınız şeriat ise eğer, islamiyeti beyninizle ya da kalbinizle değil başka bir tarafınızla anlamışsınız demektir.
"Allah'ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu ara, dünyadan da kendi payını (nasibini) unutma. Allah'ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama. Çünkü Allah, bozgunculuk yapanları sevmez." (Kasas, 28/77)
"Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır." (Bakara, 2/256)
"Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin." (Gaşiye, 88/22)
istediğine ulaştıktan sonra hırsızlık yapmadığı halde hırsızlık yaptığı iftirası atılıp elinin kesilmesini dilediğim kişi. ya da kızının, karısının gelecekte taşlanarak öldürülmesini izlemesini dilediğim kişi de olabilir.
Adaletli bir dünyada, hırsızlık olmayan bir dünyada, kin ve nefretin olmadığı bir dünyada kardeşlik ve barış içinde yaşamak isteyen kişidir. Allah istemeyenleri hidayete erdirsin. Amin.
islam şeriatini kastediyorsa müslüman olmasının yegâne neticesidir. yok efendim dinini yaşasın tutan mı var gibi gerizekalı ithamlara maruz kalsada, inandığı dinde ironik hâle düşmez. hem inandığı din yaşantısını hayatına tatbik etmek istemesi onun en normal isteği ve eylemidir. dinsizlerin müslümanlara şeriat eleştirisini yorumlayacak olursak bu da onların dinsiz olmasının bir neticesidir.
adalet demek baskı demektir. adalet konusunda hiçbir şekilde taviz verilmez. gerekirse ölürsün. adalet için ölmüş olursun.
yani eğer adaletin olmasını istiyorsanız, baskıya katlanacaksınız.
dikkat edin her baskıcı rejimin adil olduğunu söylemiyorum. ama adalet olacaksa baskı da olmalı diyorum.
şeriatın islamın bir parçası olduğunu ayetlerle belirtmeme gerek yok sanıyorum, ha isterseniz tonla ayet yazarım bu konuda, ama önemli olan bunu şeffaf olarak kavrayabilmek.
hırsızın kolunun kesilmesi adalettir. bunun tartışılacak bir tarafı olduğunu da sanmıyorum. hırsızlık yapmak, kol kesmekten daha büyük bir vicdansızlıktır. bana kalsa ben kol da kesmem. daha kötüsünü yaparım.
ayrıca her hırsızlıkta da bu durum aynı değildir, bu konuda gerekli muhakeme yapılır, "neden hırsızlık yaptın" diye de sorulur. eğer hırsızlık yapması bir zorunluluksa, o zaman da daha basit cezalar verilir. yani bugünkü sistemde olduğu gibi, tecavüzcüler, katiller, hırsızlar elini kolunu sallaya sallaya gezerken, ekmek çalan çocuklar hapse atılmaz.
onun dışında şeriat anlayışı mezheplere göre farklılık gösteriyor. ama islamın yükselişi için önce mezhep kavramını düzenlemek gerekli zaten. her mezhebin farklı bir şeriatının olması, islama olan saygıyı azaltıyor.
şeriat demek kur'an-ı kerim'in devletin anayasası olması demektir. baskı, zorlama falan diyorsunuz. esasında baskı her devlette vardır. baskıcı olmayan devlet yoktur. fakat şeriatta baskıyı yapan allah'tır, insan değildir. bu yüzden sistem burada daha farklı işler.
dinde zorlama zaten yoktur, şeriat var diye herkes müslüman olacak denmiyor. kur'an'daki belirli hükumlerin hayata geçirilmesi, dini baskı anlamına da gelmiyor.
ama dediğim gibi, hukuki baskılar olacaktır, olmak da zorundadır. olmazsa adalet de olmaz.