kişinin kendi hakkındaki yorumları değer taşımaz, iyi ya da kötü. kendini öven adam için nasıl ki iyi biri diyemiyorsak, ben şerefsizim diyene de şerefsizdir diyemeyiz.
her insanın hayatının bir evresinde düşebileceği bir durumdur*
vahim olan bu yükü bir ömür sırtında taşıyacağını hissetmektir herhalde.
diyelim ki insan her türlü şerefsizliği yaptı ama hep bir pişmanlık içinde ve tövbe etmek istiyor. hatta tövbesini de ediyor...
ulan böyle kader mi olur be?
hep mi insanın karşısına (bkz: şerefsizler) çıkar?!
şerefsiz olduğunu bilip bunu inkar eden insandan daha makbul olan insandır.
inkar eden şerefsiz hem daha sinsi, hem daha rezil, hem de daha korkaktır.
kabul eden şerefsizse, şerefsizliğini kabul edebilecek kadar dobradır en azından.
kendi kabul etmese de laf arasında ettiği gaflarla frikik veren insan olabilir. şöyle ki;
yoğun bir muhabbet dönmektedir. başroldeki adamımız ne haltlar yediğini anlatırken tasvip etmediği bir yorum gelir. akabinde cevap verilir:
-yok arık o kadar da şerefsiz değilim!
-e az bi şerefsiz olduğunu kabul ediyon demek ki??
-!!!??
yaptığı hatadan sıyrılıp kendini affettirmek adına , karşısındakinin gururunu okşayacağı düşüncesi ile gerçekleştirmiş olduğu eylem. muhtemel dialog:
"-seni üzdüğüm için çok özür dilerim. şerefsizin alâsıyım ben yeminlen ...
+hadi ordan !"