Artık daha işlevsel bir hale sokulması gereken yağmurda kafa bölümünü koruyan ancak omuzların ıslanmasını engelleyemeyen, kız arkadaşla yürünürken erkek tarafının tutmak zorunda olduğu, kol ağrıtıcı, rüzgarda ters dönen, rezil rüsva eden kompleks yapılı alet.
eskiden güneşten korunmak için kullanılan, adı da bu yüzden şemsten türetilmiş olan müennes kelime.
çeşitli rivayetler göre, bu aleti fransızlar b.ktan, araplar güneşten, çinlilerse * yağmurdan korunmak içn kullanmışlardır.
türkçe : (şems, güneş'ten) güneşlik.
ingilizce: (umbra,lat.gölge) gölgelik. (bkz: penumbra)
kölelik döneminde avrupalı seçkinler, gün boyu güneş altında yanıp kara kara görünen kölelerden kendilerini farklı kılmak için, beyaz tenlerini korusun diyerek bu gölgelik-güneşlik ile gezerler imiş.
bu olay, kendilerine asiller diyen güruh içerisinde o kadar uygulanır olmuş ki,şemsiye ile tavaf olayı asalet ile ilişkilendirilmiş. yani yağmur yağsa da yağmasa da, başpiskoposun asası gibi taşırlarmış.
sonraları işte yağmurdan korunma amaçlı gayet asi, en ufak rüzgarda ters dönen bir iki kullanımlık halk işi sürümleri çıkmış. asalet tarihe gömülürken, şemsiye de güneşten değil yağmurdan korur olmuş ve asıl yerini bulmuş ve öyle bilmiş.
şems kelimesinden türemiştir. $ems güneş demek olduğu için sıcak ülkeler gölge oluşturmak için $emsiye (güneşlik) kullanmıştır. daha sonra yağmurluk olarak kullanıldığı için eski ismiyle kalmıştır.
18. yüzyıl sonlarında istanbul gençleri arasında şemsiye modası çıkmıştı. Rengarenk ipek püsküllü şemsiyeler yalın ayaklı, dökük kıyafetli gençlerin bile elinde görülürdü. Kibar ve zengin gençler o zamanın kabadayılarından sayılan Levent'lerin külhanbeyi kıyafetlerini giyerler, at üstünde şemsiye açarak dolaşırlardı.