bir öğretmen, bir yönetici derken bakalım şekerbank başka kimleri oynatacak reklamlarda. müzik desen hababam sınıfı'nın müziğinin neşeli versiyonundaki gibi bir kıpırtılı, mutluluğa sokan cinsten bir sedada. ya tamam öyle değil de olması bekleniyor reklamcılar için en azından.
lan iyi de o krediyi karşılıksız vermediler, kendinize gelin.
bak anlatıyorum nasıl o kredilere imzayı attırıyorlar:
geçen gün şekerbank'a gittim ferrari kredisi alıcam. içeri girdim reklamdaki müzik çalıyor, gereksiz bir mutluluk kapladı içimi. aga sırada 100 kişi var ama ben içimden nazo reklamıdaki cingılı mırıldanıyorum. cingıl bels.
neyse sıra bana geldi -bu arada müzik çalıyor sürekli arkada-. bağyan sağ olsun çok kibardı, çok anlayışlıydı, ne güzeldi. ne içersiniz dedi, kahve dedim mutluluktan uçarken. kahve geldi, sonradan öğrendim içine prozac atıyorlarmış eğer müzik tam etki etmezse diye. prozac'lı kahveyle şekerbank reklam cingılının çalındığı bir ortamda beni resmen ağlarına almışlardı.
bağyan anlatıyordu ha anlatıyordu. ben de ne güzel, ne iyi kredi, artık kimse değirmenin suyunu sormaz diye geçiriyordum içimden. en sonunda da imzayı attım krediye.
bak 2 gün sonra ilaç ve daha da kötüsü müziğin etkisi geçince nasıl bi hata yaptığımı anladım. bu gereksiz mutluluk hali meğer geçiciymiş, gerçek yaşam bambaşkaymış. meğersem o kredinin geri ödemesi varmış.
daha da bana değirmenin suyu nerden geliyo diye sormayın lan. aldım ferrari'yi tamam bir hataydı. satarım sonra. bu aralar çok öfkeli bir insan oldum zaten. ama ferrari'mle şekerbank'a gidiyorum cingılı dinlemek için, rahatlıyorum, stres mitres kalmıyor.
haa aklıma gelmişken. bak şekerbank'tan kredi almaya geldiğinizi de görmeyim. ortamda müziğin etkisinde olurum kurtaramam. reklamlara çıkarsınız sonra.