bayezid asabi ve fevri olduğu için aslında bu karşılaşmadan mağlup çıkmıştır. çünkü hürrem sultan bayezid'i desteklemekteydi ve bu faktör şehzadeyi tahta götürebilirdi. kanuni sözünü dinlemeyen, asabi ve isyankar oğluna karşı her dediğini yapan, sakinliğiyle nam salmış oğlunu tercih etmiştir. tabi her iki şehzadeninde anadoludan yevmiyeli askerler tutarak girdikleri savaşta selimin şanslı olmasının sebeplerinden biri de sokollu mehmet paşa'nın savaşta yanında olmasıdır.
her ne kadar ikiside bir mustafa edemeyecek olsada. bayezid daha savaşçı olması suretiyle osmanlı imparatorluğunu daha ileri götürebilme şansı yüksekti. ama yinede bu osmanlının yıkılmasını engellemezdi. sadece mazisine şanlı zaferlerden birkaç tane daha ekler ve imparatorluğun yıkılmasını geciktirirdi. bayezid viyanayı alırsa, mustafa parisi alır mantığından ilerleyin daha iyi anlarsınız.
selim'le bayezid'in taht mücadelesidir. şehzade mustafayı nahak yere hal'eden kanuni'nin ve osmanlı'nın cezasını allah bu mücadelede vermiştir. selim bayezid mücadelesinde kendi oğullarını dahi tanıyamayan bir baba olarak selim'den yana tavır koyan kanuni, kendi eliyle ikinci defa osmanlının ocağına incir ağacı dikmiştir. bu mücadele sırasında Amasya 'da sancak beyi olan şehzade bayezid'in sarayı basılmış, iran şahı'na sığınan bayezid'in kundaktaki evladı dahi amasya'da katledilmiştir. bu süreçte bayezid'le kanuni arasında geçen şiirsel mektuplaşmalar ise harikadır:
bâyezid'in, babası kanunîye mektubu:
ey ser-â-ser âleme sultan süleymânum baba
tende cânum cânumun içinde cânânum baba
bâyezidine kıyar mısun benüm cânum baba
bî-günâham hak bilür devletlü sultânum baba
enbiyâ ser-defteri ya'ni ki âdem hakkıçün
hem dahi mûsî ile îsî-yi meryem hakkıçün
kâinâtun serveri ol rûh-ı a'zam hakkıçün
bî-günâham hak bilür devletlü sultânum baba
sanki mecnûnam dağlar başı oldı durak
ayrılup bi'1-cümle mâl ü mülkden düşdüm ırak
dökerem göz yaşını vâ-hasretâ dâd el-firak
bî-günâham hak bilür devletlü sultânum baba
kim sana arz eyleye hâlüm eyâ şâh-ı kerîm
anadan kardaşlarumdan ayrılup kaldum yetîm
yok benüm bir zerre isyânum sana hakdur alîm
bî-günâham hak bilür devletlü sultânum baba
bir nice masumun olduğun şehâ bilmez misün
anların kanına girmekden hazer kılmaz mısun
yoksa ben kulunla hak dergâhına varmaz mısun
bî-günâham hak bilür devletlü sultanum baba
hak taâlâ kim cihânun şahı itmişdür seni
öldürüp ben kulun güldürme şâhum düşmeni
gözlerüm nûrı oğullarumdan ayırma beni
bî-günâham hak bilür devletlü sultanum baba
tutalum iki elüm başdan başa kanda ola
bu meseldür söylenür kim kul günâh itse nola
bâyezid'ün suçını bağışla kıyma bu kula
bî-günâham hak bilür devletlü sultanum baba
kanunînin oğluna cevaben yazdığı mektup:
ey dem-â-dem mazhar-ı tuğyân u isyânum oğul
takmayan boynına hergiz tavk-ı fermânum oğul
ben kıyar mıydum sana ey bâyezid hânum oğul
bî-günâham dime bari tevbe kıl cânum oğul
enbiyâ vü evliyâ ervâh-ı a'zam hakkıçün
nûh ü ibrahim ü mûsî ibn-i meryem hakkıçün
hatm-ıâsâr-ı nübüvvet fahr-ı lem hakkıçün
bî-günâham dime bari tevbe kıl cânum oğul
adem adın itmeyen mecnûna sahralar durak
kurb-ı tâatdan kaçanlar dâima düşer ırak
tan degüldür dir isen vâ hasretâ dâd el-firak
bî-günâham dime bari tevbe kıl cânum oğul
neş'et-i hakdur nübüvvet râm olan olur kerîm
"lâtekul üf" kavlini inkâr iden kalur yetîm
tâata isyana alîmdür hudâvend-i kerîm
bî-günâham dime bari tevbe kıl canım oğul
rahm u şefkat zîb-i îmân olduğın bilmez misün
yâ dem-i masûmı dökmekden hazer kılmaz mısun
abdi âzâd ile hak dergâhına varmaz mısun
bî-günâham dime bari tevbe kıl cânum oğul
hak reâyâ-yı muti'e râi itmişdür beni
isterem mağlûb idem ağnama zib-i düşmeni
hâşâlillah öldürürsem bî-güneh nâgâh seni
bî-günâham dime bari tevbe kıl cânum oğul
tutalum iki elüm başdan başa kanda ola
çünki istiğfar idersün biz de afv itsek nola
bâyezidüm suçını bağışlaram gelsen yola
bî-günâham dime bari tevbe kıl cânum oğul
kanuni'nin ilkinden yana taraf çıktığı zıtlaşmadır. hatta daha babalarının sağlığında konya yakınlarında savaşmışlar ve bayezid babası tarafından desteklenen selim'e yenilince iran'a kaçmak durumunda kalmıştır.
Babasının desteğiyle selim tokatlamıştır. Şimdi o geçseydi bu geçseydi diyoruz ama tarihçinin biri şuna yakın bişey demişti; tahta mustafa geçseydi belki devleti ileri taşırdı, ama onun oğlunun devletin ırzına geçmeyeceğinin garantisini verebilir misiniz. Bence mantıklı. Evet.