önemli olan şehit olmak değil, ne için, neyin uğruna şehit olduğunuzdur.
kavram tüm dünyada, slogan isimler yaratma üzerine kuruludur.
o ismi taşıyan insanın hayatının, acılarının, mutluluklarının, düşlerinin önemi yoktur. hepsi yokolmuştur sadece malzeme edilecek bir isim kalmıştır geriye, aslında unutulmadıkları yalandır. sadece sonları ve isimleri hatırlatılır ve sömürülür.
bunun içindirki biz askerimize mehmetçik deriz.
onun kişiliğini, hayatını, acılarını, mutluluklarını sömürmeyiz.
o temsil ettiği üniformanın ta kendisidir. o bizdir. türk silahlı kuvvetlerinin her ferdi, üniformasını giyip, görevine başladığı an, mehmedin ruhuna bürünür. al bayrağa gururla bakan gözler artık sadece ona ait değildir. o gözlerden milyonlarca mehmetçiğimiz gururla bakar şehadet kanlarının zafer timsali olan şanlı bayrağımıza ve işte şehitlik o an başlar. uğruna öldüğün kadar devleşirsin işte o an, artık isme ihtiyacın kalmaz. kanın bayrağında, ruhun cesaretle yaşayan her türkün bedeninde; hayallerin, hayata özgür doğan her türkün yüreğinde yaşar.milletinin mutluluklarıyla mutlu olur, acılarıyla acı çekersin. türk ordusunun, çanakkalede,kurtuluş savaşında,korede ve tarihinde yazılı binlerce destanında, yarattığı fenomenin parçası olursun.
milletin savaşırken, sende bir mehmet olarak, şehadet yatağından doğrulur, mehmedinle omuz omuza çarpışırsın, tıpkı şehit olduğun gün gibi, tıpkı arzı yaran aslanlar gibi.
düşmanın sana sis bulutu der, hayalet der.
işte şehadette, millet olabilmekde, devlet olabilmekde, türk olabilmekde böyle birşeydir.
şehadete üzülmez benim milletim, şehadet şerbettir.
üzüldüğümüz, bir avuç hainin, çakalın, kuklanın, bunca düşmanımız varken, atalarının beraber savaşıp, beraber şehit düştüğü mehmedime ettikleridir. kendi geçmişine, milletine ettikleridir.
sam amcaların, juan'ların, george'ların,dimitri'lerin,kosta'ların bizi bizden olanla sınamasıdır.
üzerinden zaman geçmesine rağmen ancak fırsat bulabildiğim için biraz gecikmiş başlıktır.
bahsedeceğim konu 1 mayıs ile ilgili. tv'da 1 mayıs ile ilgili kutlamalar gösteriliyor, herkes coşku içinde taksim meydanında eğleniyor. bir muhabir röportaj yapmak için bir sözcünün yanına gidiyor ve konuşma başlıyor. sözcü 1 mayısla ilgili duygu ve düşüncelerini anlatıyor, daha önceki yasaktan, kanlı 1 mayıstan vs. o ara daha önceden hazırlanmış soru geliyor, şehitlerimize üzülüyor musunuz? adam o anda öyle bir afallıyor ki, tarifi mümkün değil. böyle iğrenç, böyle ahlaksız, böyle terbiyesiz bir soru karşısında çok şaşırıyor, bir kaç saniye duraksadıktan sonra ancak cevap verebiliyordu.
o an orada ben olsaydım herhalde mikrofonu alır, o muhabir müsveddesinin ağzına sokardım. rezilliklerini artık alenen sergileyen bu güruha ne dense azdır. kendilerine göre hakkını arayan herkes pkk olduğu için kaybettiğimiz evlatlarımıza üzülmeyeceğimizi düşünüyorlar. ya da sırf bizleri öyle göstermeye çalışıyorlar. fakat zaman geçtikçe herkes gerçeğin ne olduğunu anlayacak ve bu insan müsveddelerine hak ettikleri cezayı verecektir. çünkü merak eden, araştıran, öğrenen bir nesil geliyor.