+ oğlum biliyor musun mahalleden bir şehidimiz var..
- kimmiş peki?
+ aşağıdaki sokakta oturuyordu, adı emre'ymiş.
- * ... biliyorum anne, arkadaşımdı. çok yakın değildik ama arkadaşımdı.
- Allah mekanını cennet etsin, başımız sağolsun.
+ amin yavrum Allah geride kalanlara sabır versin. ne diyelim.. cenazesi de yarınmış ama katılamayacağız ** biliyorsun.. ama taziye için gideceğiz tabii.
- olsun anne, niyetin önemli..
+ öyle tabii. neyse yavrum kendine dikkat edesin emi? canın bir şey isterse de çekinmeden al tamam mı? *
- tamam annem.
...
..
(yılmaz özdilden alıntıdır)
Bizi bu kaostan sadece o çıkarabilir
;Çok üzülüyorum.
Kayıplar oluyor...
Gerçekten çok üzülüyorum.
*
Kim diyor bunu?
Yaşar Büyükanıt.
Genelkurmay eski Başkanı.
*
Hassas yürek.
*
Sonra devam ediyor:
;Fenerbahçe, tıpkı Beşiktaş gibi sezona kötü başlayıp, sonradan iyi sonuçlarla şampiyonluk yarışına ortak olabilirdi. Ama üç haftadır gerçekten çok üzülüyorum. Son Kasımpaşa maçını statta 90 dakika izledim. Oynanan futbola tahammül edemedim. Durmamam lazımdı ama, Fenerbahçeliliğime yakıştıramadığım için terk etmedim. Takımda çok ciddi disiplinsizlik var. Gece hayatları yazılıp çizilenler, herhalde taraftarın hislerini bilmiyor. Aykut Kocaman;ın işin başında olmasını gönülden isterim... Gerçekten üzülüyorum.;
*
(Dünkü Hürriyetin 41inci sayfasında vardı bu demeç... 41 kere maşallah yani.)
*
Memleket, molotof olmuş...
Her yanı cayır cayır yanıyor.
7 şehit.
Dershaneye giden istanbullu Serapı toprağa verdik, Diyarbakırda üniversiteli Aydın kim vurduya gitti, kuvvet komutanları adliyede, DTP kapatılacak mı n’olacak filan.
*
Kasımpaşalı Meksikada.
Audili desen...
Kasımpaşa mağlubiyetine kahrolmuş.
*
Üzülüyor insan hakikaten... Aykut Kocaman işin başına geçsin kardeşim.
ya bu kadar işte.ne denebilirki bende kuru kuru sadece kendim üzülüyorum zannetmiştim!
aslında mesele değil şehitler; şehit falanda değiller aslında unutuyoruz ya bir saat sonra aklımıza her öldüklerinde geliyorlar ya! işte ne olacaksa olsun hesabı!
üzgünüm...
yalnızca birkaç dakikalık haberlerde isimleri geçince, anıları, aileleri verilince üzüldüğümüz sonrasında hiçbirimizin hatırlamadığı vatanımın zavallı evlatları. ne zaman bir şehit haberi olsa siyasiler ekranlarda avaz avaz bağırarak, 'hesabı sorulacak' diyerek sayelerinde rant sağlarlar kendilerine, partilerine. onar yirmişer şehit verilen evlatlarımızın acısı birkaç tane leşle unutturulur her seferinde, büyük bir başarıymış gibi.. sonrasında bölücüler çıkar yine sahneye. demokrasi, barış, kardeşlik diye bağırmaya başlarlar ortalarda. hangi barış? hangi kardeşlik? kardeşi kardeşe vurdurarak mı olur kardeşlik, bir ülkeyi bölerek mi olur barış? birinin amacı vatanını korumak, diğerinin amacı öbürünün vatanım diye koruduğu toprağı almak.. tüküreyim sizin barışınıza da, kardeşliğinize de...
Sen,
Adını bilmediğim bir köyde doğmuşsun..
Kucak kucağa büyümüşsün toprakla,
Yorulmuşsun, sevmişsin
Harman yapmışsın,
Çocuk yapmışsın,
-Topraktan korkum yok ki zaten-
Diyebilmişsin ölürken...
Sen,
Bir şehir çocuğuymuşsun,
Dev makinaların gıdası olmuş kanın.
Büyüyememişsin
Sevememişsin.
Son merdane hücumunda manganın,
Şehit olmuşsun...
Sen,
Ilık bir sahilde doğmuşsun.
Beyaz bir eviniz varmış,
Ananla, babanla yaşarmışsın,
Kanlı canlıymışsın.
Sedef yüklü,
Kadın yüklü gemiler varmış rüyalarında
Ölüm hiç aklına gelmemiş.
Fakat bir şafak vakti hastanede
Her şey birden bitivermiş.
Sen,
Bir orospu çocuğuymuşsun,
Belki hapishanede,
Belki kaldırımda doğmuşsun,
Ananla beraber kucaklarda sabahlamışsın.
O bile bilmezmiş kimden olmuşsun.
Lânetlenmiş, kovulmuşsun.
Vatan sevmeye değecek kadar güzeldir amma.
Yaşamak için fırsat vermemiş talihin sana...
Sen, şehir çocuğu,
Sen, orospu çocuğu, hepiniz,
Toprağın nemli bekâretindesiniz.
Kitaplarda, türkülerdesiniz.
Hatıralarınız ıssız kasabalarda kaybolmuş,
Kiminizin kızı hizmetçi,
Kiminizin karısı metres tutulmuş,
Dünya nimetlerinden kırıntılar dişlerinizde..
Bir tükenmez bolluk içindeyken dünya
Harp gelmiş çatmış kader bu ya
Levhalar asılmış,
Davullar vurulmuş
Sırtta çanta, elde tüfek düşmüşsünüz yola,
Önünüzde bir kahraman onbaşı,
Canlı bir çığ gibi koşmuş yorulmuş.
Yarı kalmış işlerin, sevdaların telâşı,
Kiminizin göğsünde bir mendil,
Kiminizin muska.
Kiminizin resim
Dudaklarınızda yarım yamalak bir isim.
Kimbilir hangi hain ovanın düzünde,
Bir saniyelik sevinç olmuşsunuz,
Düşman toplarının gözünde...
Damarlarınızda hazza benzer bir sızı
Ölüm çiçeklenmiş gövdenizde yer yer,
Kırmızı kırmızı...
Şimdi en sakin uykulardasınız,
Vatan selâmetle, hürriyetle dolmuş,
Bayramlar, eğlenceler, şenlikler,
Siz uyuyun siz uyuyun şehitler,
Yattığınız yer artık hakkınız olmuş....
ali ismail korkmaz denen zibidi gibi heykelleri yoktur. olmasın zaten. mehmet akif söylüyor,
Gömelim gel seni târihe desem sığmazsın.
'Bu taşındır' diyerek Kâbeyi diksem başına
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyla
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecramıyla
Ebr-i nî sânı açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecri ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribî, akşamları sarsam yarana,
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
başıma bir iş gelmeyecekse inanmadığım kavram. hele de günümüz türkiye'sinde.
askerliğin zorunlu olduğu durumlarda şehit değil, kurban olursun, seçme şansının olduğu durumlar vardır, ülke işgal altındadır, topyekün bir savunma yapılır gönüllü gidersin seve seve. ama şu an bedellisi (eleştirdiğimden değil) torpillisi, hele hele bırak doğuya gitmeyi, hiç yapmamış bilmem ne partisinin yetkililerinin çocukları varken. 45 günlük selam, tekmil ve istikamet eğitiminden sonra kendini sınırda elinde piyade tüfeği çatışmada buluyorsan kurbansın.
birilerinin çıkarı uğruna, oy uğruna semirtilen, güçlenen örgüt, karşısında yandaşlarını zengin eden ama fakir olduğun için bedelli yapamayan sen.
siz hiç havuzlu, güvenlikli bir siteye veya villaya şehit haberi gittiğini gördünüz mü? veya partisi ne olursa olsun bir vekilin 1.derece akrabası olan?
bakın ideolojiden bağımsız olarak düşünün. ne için ölüyor aslan parçaları? toprak için mi?, din için mi?
timur semerkant dolaylarında bir yeri fetheder, oranın alimlerini ve kendi din alimlerini karşı karşıya getirir ve sorar; müslüman iki devlet cenk ettik, hangimizin ölüleri şehittir.
timur'un gazabından korkan alimler düşünür taşınır ve şu cevabı verirler.
-hangimizin askeri Allah için, daha iyi bir islam islam için savaştıysa şehittir derler.
mesleği gereği asker olanların durumları ayrı bir başlık konusu, onlar bunun karsılığında para alıyor, seçme şansı ver bakalım. sahilde askeri lojman ve kamplarda ailesiyle yaşamak varken kaç tanesi doğuyu tercih edecek.
çanakkale'de, suriye cephesinde, kanal'da mısır'da, sakarya'da dumlupınar'da. onlar başka, onların seçme şansı yoktu.
anaları ağlatan, gencecik insanları hayatlarının baharında toprağa gönderenlerin, bundan çıkar sağlayanların anıra anıra gebermesini diliyorum.