"olum 2 asker şehit olmuş lan" dedikten sonra hayatına normal olarak devam ediyorsun.
o şehitin annesi, babası, arkadaşları, kardeşleri, halaları, teyzeleri, dayıları, amcaları, onların akrabaları, komşuları, çocukluk arkadaşları, lise arkadaşları, annesinin babasının arkadaşları gibi gibi gibi 500 kişiden daha geniş bir yelpazenin hayatını etkileyecek, hele ki o anne ve babanın hayatının içine edecek bir haberdir bu.
kıyaslama yapılır genelde, biz 3 şehit verdik ama 20 tane pkk'lı öldürdük diye.
ille bi kıyaslama yapılacaksa, benim askerimin bir tanesinin burnunun kanamasına benim tüm pkk'lıları toplayıp, canlı yayında idam mangası karşısına çıkartmam gerekiyor.
pkk itleri kudurdu bu ara verdigimiz sehitlerimizi topraga koyamadan baska şehit haberleri geliyor. onlarin ailesinin yerine koyuyorum kendimi cok zor bir durum. allah hepsinin yardımcısı olsun. mekanlari cennet olsun.
son yaşanan olaylar neticesinde inşallah yeniden basit görülmez diye duacı olmamıza neden olan durumdur. olaylar hakkında konuşmaya yorum yapmaya kalksak sarf edilecek söz kalmadı artık. artık ne bir doğru var ne de yanlış. ne tartışılacak ne de eleştirilebilecek bir durum var. ortada yalnızca bir gerçek var! vatan evlatları şehit oluyor. vatanı korumak uğruna şehadet şerbetini tadan mehmetciklerimiz ve polislerimiz inşallah bu sefer galip geleceğimiz bir savaşın uğruna şehit olmuştur da 80 lerden beri sonu gelmeyen şu operasyonlar bir nihayete kavuşur ve göçüp giden vatan evlatlarının kanları yerde kalmaz. bu zor zamanlarda savunma güçlerimiz için duacı olan bizlerin duaları inşallah kabul olur da mümkün olan en az zayiatla bu operasyonlar bir nihayete kavuşur ve bu yürek yangınları bir son bulur. allah ocağına ateş düşen her şehit ailesine sabır versin...
bu ülkede dönen olaylara malesef akıl sır ermiyor, şehitlerimiz bir kaç kendini bilmez bakan milletvekili tarafından yerden yere vuruyor ve onlar tarafından önemsenmiyor bu da demek oluyor ki bizler için bizim için canını veren insanı umursamamak, onun anasını hiçe saymak vatanı koruyan insana değer vermemek oluyor, soruyorum şimdi bu kendini bilmez 3 5 üst düzey yönetici vatan için canını veren insan değersiz görülürken bizler sıradan vatandaşlar değerli miyiz? değiliz tabiki. o zaman neden bunların yalakalığını yapıyoruz ve yaptırıyoruz? pkk meselesine gelince pkk yı bitirmek bizim ülkemiz için hiç de zor olmasa gerek fakat ülke kendisi ile yaptıkları ile çelişirken bu mümkün değil. umarım en yakın zamanda pkk nın sonunu getiririz umarım daha fazla analar ağlamaz. bu sözlerime karşı gelecek kişilere diyeceğim lafa gelince şehit ailesine yakın oldunuz mu hiç? o ailenin acısını tattınız mı? neden hiç bir üst düzey ülkeyi yöneten insanların çocukları doğuya terör denilen lanet şeyin ortasına gitmiyor da hep gariban ailelerin ki gidiyor? neden bir kaç asker öldü diye meclis toplanacak değil sözüne tepkisiz kalındı? neden nehmetçiklere kelle denilmesine ses çıkarılmadı? şehitlerimizi saygı ile anmak ve onlara söz söyletmemek gerek, vatan kolay kazanılmadı her karış toprağımızda atalarımız kanı var ve bu vatanı koruyan mehmetçiklerimizin kanı var o yüzden şehit vermeyi basit sanan insanları tüm kalbimle kınıyorum. ve son olarak sehitlerimizi ebedi yolculuklarına uğurlarken hakkınızı helal ediyor musunuz diye sorulduğu zaman hep demek istemişimdir asıl onlar bizlere haklarını helal ediyorlar mı bütün mesele bunun üstüne düşünülmelidir.
polat alemdar'in evlilik haberine daha çok ilgi gösteren türk medyasının hastalığıdır. halk hükümete tepki göstermesin diye şehit haberlerinin üzerinde durulmamaktadır.
etrafında şehit olmayanlar tarafından '' ateş düştüğü yeri yakar'' şeklinde yorumlanması durumu. Evet düştügü yeri yakan ateşin aslında bizim gelecegimize indirilen yumruk bizden sonrakilerin geleceklerini etkileyecek karaktersiz bir gaflete düşmektir.(yazarın acizane ve artık kesin olarak şekillenmiş notu: pkk oluşumunun ortasında yer alarak bu kandırılmış, beyinleri yıkanmış insanları kullanarak rant elde edip şuan imralıda bulunan piyona sayın diyen herkeze ve bdp yi destekleyen her kürte artık tahammülüm yok.)
nasıl bir insandır ki bu,çoğumuzun o gencecik insanlarn kaderine ağlamaktan gözleri şişerken bu insan nasıl böyle rahatça kalpsizlik yapabilir. bu nasıl bir zihniyettir ya da şaşırmamak mı gerekir bu zihniyetlere o kadar çoklar ki.
bir şehidi için toptan ölümü göze almayan bir ülkede şehit haberleri asla bitmez.
karısını s.ktiğiniz bir adam zarar görmekten korkup gıkını çıkarmazsa herkesin sürekli karısını s.keceği gerçeği gibi bir şeydir bu. artık godoşsundur, karın da herkesin karısıdır.
bizzat yavşak tv kanallarının eylediğidir.
bir haber yayını şu sözlerle anlatıyor; "şehadet şerbetini içmeseydi düğün yapacaktı..."
ulan ne şerbeti? ölümün şerbeti olsa ne olur lan?
salt duygusallıkla örülmüş bir haber metni, üzüntü görüntüsü vermek adına suratını ekşitip duran haber sunucusu, anne-soğuk-ağıt-terhise kalan günler kelimelerinin bini bir para... şiir gibi konuşuyorlar a mübarekler...
ulan, olayın temeline insenize!
meselenin suçluları üzerinde dursanıza!
çözüm üzerinde yoğunlaşsanıza!
klavye üzerinde üzülen/lanetleyen halkı sokaklara düşmek adına ikna etsenize!
...
ileride "anne siz o kanrevan günlerde ne yaptınız" diyen çocuklarımıza hiç yoktan beddua ettik, yavrum, diyeceğiz. terörü lanetledik, profil resimlerimizi değiştirdik, ağlak suratlı pişkin haber sunucuları anlattı, gözyaşı döktük, diyeceğiz. facebook üzerinden anaların ellerini öptük, sabır diledik diyeceğiz.
buna rağmen vatan sağolsun diyen orospu çocukları yok mu, sanki insanların barış içerisinde yaşaması için var olan dirlik-düzenlik değil de, gencecik çocukların uğrunda sapır sapır dökülmesi lazım gelen bir ateş-tanrı bu vatan... anlayışınızı s.keyim lan...
insanoğlunun en büyük gafletidir sanırım rutine alışmak ve iyi yada kötü sonuç doğuran rutin içindeki olayları sıradan saymak. işte bunun ürünüdür bu bakış açısı.
alışmak, normal karşılamak, olağan görmek en büyük yanılgımız. 30 yıldır her gün ve her saat yüzyüze olduğumuz, ülke gündemimizin ve toplum şuurunun bir parçası haline gelen terör sorunu bizleri bu vasatlığa itti. alıştık artık teröre ve şehit haberlerine. sıradışı gelmiyor olanlar. ülkemizin devamlılığı için bir şart haline geldi sanki. böyle bir algıya itildik. kaldı ki şehit sayısı çift haneli sayılara ulaşmadığı zamanlarda dahi pek iplemiyoruz bu işi.
kavramlara da boğuluyoruz bu arada. jeopolitik konum, konjönktür, diplomasi, siyaset, politika, parlamento, müzakere, dış ilişkiler vs vs. hazindir ki bu kavramlar ateş düşen şehidlerimizin baba ocakları için hiç bir şey ifade etmiyor. dünyanın tüm sözleri, tüm avuntuları, tüm gerçekleri, tüm düzeni, tüm mekanizması durdu artık onlar için. ileriyi veya geriyi düşünmeye, akletmeye ihtiyaç ve mecal yok. acılarıyla başbaşa ve yalnızca kaldılar. artık gözü gibi baktıkları evlatları yok. dünya yansa onlara ne.
hakan albayrak ın dengeler adına şiiri gelir aklıma hep böyle zamanlarda;
"ve ateşler içinde,bağdat'ın orta yerinde
çırılçıplak kaldık işte
dengeler adına silahsız
dengeler adına şahsiyetsiz"
bir şeyden çok fazla olunca olan bir şeydir. ilk defa hapse giriyorsan utanır sıkılırsın, ama 12.kere giriyorsan, hiç oralı bile olmazsın. ilk defa iflas ediyorsan intiharı falan düşünürsün, ama parayı 5.kere falan tamtakır yapıyorsan, "tüh be yanlış yapmışız" dersin.
türkçemizde buna "kanıksamak" denir. olayın dramatiği hiçbir zaman değişmez, ama senin olaya bakışın değişir. farkındaysan bizde trafik kazaları neredeyse haber bile olmuyorlar. 3 kişinin öldüğü kaza, gazetede küçücük iş ilanı gibi basılıyor.
bunlar hep "kanıksama" ya örnek davranış biçimleridirler.