önce rahmetlinin sivil görüntüleri, ardından asker fotoğrafları ve mektupları incelenir. sonra acı bir sesle anlatır spiker, şehadete erdiği yeri, zamanı usulca. evine yönelir kameralar; anne ağlar, baba boynunu bükmüş. yere bakar gözleri, dişleri kenetlenmiş, şakağında elleri. sabır nedir derseniz, işte sabrın resmi!
duyguların normal bir dışavurumudur.. bugün 15 askerimiz şehit oldu ve bu kişiler benim vatanımın evladıdır. orada asker ailelerinin ne kadar acı çektiğini gören bir vatandaşımızın da bugünkü bir durumdan etkilenmemesi mümkün değildir. hepimizin başısağolsun..
insan farketmeden bi bakar yaşlar dökülüvermiş ardından gelen bi ürperti akabinde nazan öncelin gidelim buralardan'ı uğuldar kulaklarda ama olsun gelir geçer yaşlar kurur pkk ölmez öldürtmezler aynen deney labratuarlarındaki fareleri prof.un öldürtmediği gibi..
ya uğurlayanlar evlatlarını sevdiklerini . bayrak güzel ama göklerde .yasin daha bir güzel okunduğunda yeni doğmuş bebeğe. genç ölüm çok zor yakar içini ağlatır gözlerini içini yüreğini ... ağlamamak insanın bir nevi intihar. akıtmamak zehri göz yaşı dökemeyenler içlerinin ateşini söndürememekte.
daha 20 sinde, 21 inde gencecik çocuklar... bir hiç uğruna ölmüşler evet kocaman bir hiç!
vatan-millet edebiyatı yapmayacağım bu yüzden de belki hoşunuza gitmeyecek bu dediklerim biliyorum. onların kanı üzerinden siyaset de yapamayacağım, vicdanım el vermiyor. 20 yaşında ulan 20 yaşında çocuk. kendinize bir bakın önce; hanginiz 20 sinde bir hiç uğruna ölmek istersiniz?
yine aynı edebiyatı yapacaksınız biliyorum da, hiç işte ulan hiç! "vatan için seve seve ölürüm" diyeceksiniz. tebrik etmem ama ben sizi, inanın herkes vatanı için ölür. bu yüzden tebrik edilecek bir şey değildir vatan için ölmek.
bakıyoruz, daha doğrusu bakmak bile istemiyorum ama sözlükte yetiştiriyorsunuz zaten her şeyi, okuyoruz bu yüzden. hakkari'de 5 asker şehit düştü, tunceli'de karakol tarandı 20 şehit verdik, kalleş pusu 10 şehit!
devrim şehidi, ülkü şehidi, hatta ve hatta sözlük şehidi bile denirken, öncelikle şehitliğin ne olduğunu bilmek gerekir! bu bir hiç uğruna ölen gencecik kardeşlerimiz, kendinizi onların yerine koyabiliyor musunuz?
hiç diyorum ben bu kavgaya, bu kardeşler kavgasına. binlerce yıldır aynı topraklarda kardeşçe yaşadığımız, beraber bir kurtuluş savaşı verdiğimiz insanlarla savaş halinde olmak bir hiç değildir de nedir?
ordu kuzey ırak'a girsin diye bir tarafımızı yırtıyoruz. neden? şehit verdik çünkü, yeter bu akan kan! hiç mi düşünemiyorsun, hiç mi kafanız basmıyor kuzey ırak'a girdiğimiz zaman akacak olan kanı! bugün evet 13 cana ağlıyoruz belki ama kuzey ırak'a ordumuzun girmesi durumunda hergün yüzlerce cana ağlayacağız! demek ki; "haydaaa, ırak'a giriyoruz, kan duracak" demekle durmayacak kan, durmuyor.
başka bir şeyler gerek, inanın bilmiyorum ne yapmak gerek ama başka bir şeyler gerek akan bu kardeşler kanı için.
benim gözümde ölen herkes ölmüştür, geride sadece ağlayan bir ana bırakmıştır. analarımız ağlamasın artık yeter, biz 5 dakika ağlar susarız da, analar öldüklerinde bile "evladım" diye yaş dökerler. bizim gözümüzden akan yapmacık yaşlar ile onların gözünden akan kan arasındaki fark da budur.
atatürk'ün kurtuluş saVAŞI sonrası kurduğu bu ülkede geçmişinden gurur duyarak yaşayan her ulus bilinci sahibi (milliyetçi) vatandaşımızın gösterdiği kaçınılmaz duygu boşalmasıdır. birşey yapamamanın getirdiği öfke ile yiten genç vatan evlatlarının acısı birbirine karışmış haldedir; çok trajiktir bugün yaşananlar. bu vesile ile şehitlerimizi bir kez daha saygıyla anıyorum.
not : bakara suresi ve ''allah yolunda'' ölmenin bu işle bağlantısını kuramadım. bu tip demeçler el kaide'nin ikiz kule veya canlı bomba eylemlerinde kullanılır benim bildiğim. oysa ölen mehmetçiklerimiz, vatanı korumak uğruna pkk ve abd ile verilmekte olan savaşta şehit olan askerlerimizdir.
acı, çok acı. çiçeği burnunda eşini görüyoruz televizyonda. birçoğunun çocuğu yetim doğuyor. vicdansızı merhamete getirecek bir tablo. bu durumu bile geyik konusu yapabilecek olan insanların var olduğuna inanıyorum. çok geçmez çıkarlar ortaya.
hayatlarını yaşama fırsatı verilmemiş, çoğu evlenip baba olmadan göçüp giden gençler...
çoğunluğu yoksul, hayat onlar için yeterince zorken dağlarda kahpe kurşunla ölmeleri hangi insanı üzmez ki?
üstelik de kandırılmış, beyinleri yıkanarak canavar haline getirilen, aynı topraklarda doğan kişiler tarafından öldürülmeleri...
her ölüm erkendir ama çocuk yada gençlerin ölmesi çok daha üzücü.
doğal bir davranıştır. 87'li çoluk çocukların koca mermilerle delik deşik olmasını, 20'lerini bile yaşayamadan öldürülmelerini içine sindiremeyen vatandaşın eylemidir.
ayrıca çok pis reklam kokar, evde annemiz bizi ağlarken görürse bunun için bin ytl civarında prim alırız.
içinde insanlara ait değerleri, duyguları barındıran, her nefes alanın kaçınılmaz olarak yaşadığı duygudur. ağlamamak, veya yüreğinin burkulmaması içinin sızlamamasıdır tuhaf olan, ağlamak değil...
ama şu gerçeği de unutmamak gerekir ki, gelecekte daha da kötü sonuçlarla karşılaşmamak için ağlamaktan daha fazlasıdır yapılması gereken, atık bir şeyler yapma vaktidir, türk milletindeki milli bilinci uyandırma vaktidir.
elde olsa, gözler söz dinlese belki engel olunur ama, nafile çaba engel olmaya çalışmak, aglayalım da deniz yükselsin, aglayalım da yeni nesil kızlarımızın haline, bunlar mı şehit olacak evlat doguracaklar diye, aglayalım şehit evlat büyütecek babalar, kimsenin namusuna özen göstermeden, kızların peşinde ömür tüketiyorlar, bunların çocukları mı şehit olacak namus için vatan için, yuh hepsine..