bugünkü 7 şehit haberinin ardından iyice farkedilen yeni anlayış biçimidir. bugüne kadar defalarca lanet okuyanların da artık lanetleri basitleşti. oysa lanet okumak için samimi bir nefret gerekir. sadece konuşmakla ya da nefret kusmakla sorunlar çözülmüyor.
bir gün içinde anılıp, geçen kısa zaman da ateşin düştüğü yerdeki gözyaşı kurumadan, ateşin düşmediği teğet geçtiği yerde ki dans etmeye benzeme durumu. alıştık artık, şehitlerimizi unutmaya, dünya kupası veya euro bilmem kaçtan daha az değer vermeye. alıştık artık.
O kadar alıştık ki -ne yazık ki- şehit haberlerine umursamaz olduk belki de. ateş düştüğü yeri yakıyor. hüseyin çelik'e o kadar kızdık ama biz ne yaptık. birilerini eleştirirken kendimize bakmayı da unuttuk. acıya alışmak, acının kendisinden kötüdür. dilerim bir an önce kendimize gelir ve sesimizi yükseltiliriz. allah hiçbir acıya alıştırmasın...
bir ülkenin başbakanının yaptığı, yapmakla kalmayıp medyaya verdiği ultimatomla gerçeklemesini sağlamaya çalıştığı durumdur.
Batılı medya büyütmüyormuş. Vay anasını, büyütüyor olduk bir de. Ama doğru, askerlik yan gelip yatma yeri değil, illa birileri ölecek nasılsa. Kaç kişi olduğu ve hatta kim oldukları bile önemli değil, ölmüş bitmiş.
sehitlik olayina dinsel olarak inanmasamda, kendi istegi ile veya istegi karsiti harb'e gonderilen ve orada hayatini kaybeden insanlarin hayatini kaybettigi ulkesinin insanlarin tarafindan taninmasi ve anilmasi lazim...
bu konuda Turk milleti olarak cok geriyiz ve kendimizi cok milliyetci zannediyoruz...
adam gitti senin ulken icin savasirken hayatini kaybetti....adini bil o adamin en azindan...