mola yeri olsun, psikopat muavinleri olsun unutulmaz yolculuklardır. sırf üşümek için insan mola yerinde aşağıya iner. bir de adettendir işenir ve geri binilir.
Gittiğiniz yer ve yaptığınız mevsime göre değişkenlik gösterebilir. Örneğin şubat ayında istanbuldan çoruma gitmek işkence olabilecekken mayıs ayında istanbul çanakkale arası gayet keyifli olabilir.
190 cm boyumla hiç tercih etmediğim yolculuk. Uçak çok mu farklı derseniz firmasına göre değişmekle birlikte, koltuk aralıkları dar olsa bile en fazla 2 saat sürdüğünden bir nebze çekilebilir oluyor.
cok icecek icme, caydan uzak dur. seno cok tuvalete goturucek seyler yeme. en onemli sorun mola vakitleri. onun haricinde etrafi izlemek icin keyifli oluyor. kucuk abur cuburlar al ama mideyi bozma. artik nwredeyse hepsinde sarj yeri var. tablet notebookta goturebilirsin yaninda.
sağımda solumda normal yolcular olduğu zamanlar şehirler arası yolculuk yapmayı severim. bir de cam kenarındaysam keyfime yok diyecek, yolculuk esnasında etrafı izlemeyi çok seviyorum.
Boyu ortalamanın üstünde olan kişiler için cehennem azabı gibi olan aktivite.
ülkede müşteri konforundan çok karlılık ön planda olduğu için bağzı şerefsiz otobüs sahipleri ve şirketleri koltuk arasını 1,70 insanın rahat edebileceği şekilde ayarlama yönelimlinde oluyorlar. 4 kişi fazla binebilsin diye ayarlanmış koltuk düzenine sahip bu otobüslerde eskaza ortalarda seyahat ederseniz dizleriniz öndeki koltuklara yapışık şekilde seyahat etmek zorunda kalırsınız. Hele hele önünüzde oturan eleman koltuğu vicdanına kadar indiren bir tipse ön koltukla kaşık pozisyonu yaparsınız.
en ucuzundan bir araba bile aldığınızda artık özleyeceğiniz hadise.
o sessizlik, git git bitmeyen yol, gece karanlığında nereden geçtiğiniz bilmediğiniz yollar, hayatınızın neresinde olduğunu bilmediğinizi hatırlatır insana. hele ilk kez gidiyorsanız bir mekana, terminaldeki ince heyecan bile insanı mutlu eder. kulaklılar, filmler, şarkılar... sonra kitaba dalarsınız biraz. uyuyanlar, ağlayan çocuklar, kafanızı 5 derece çevirseniz 10 saat susmayacağı suratından belli olan yan koltuktaki meçhul adam.
güzeldir otobüs yolculuğu. hele de benim gibi gram uyuyamayan, her detaya dikkat kesilen, her saniyesini hafızasına kazıyan bir psikopatsanız daha da eğlenceli olur.
Sıkıntıdan patlanılan, "bitse de gitsek..." ya da "ulan bir eve ulaşayım ne biçim uyuyacam..." dedirten, Tecrübe edilirken nefret ettiren ancak insana her seferinde birşeyler katan aktivite.
Harika bir olaydır.Hele ki gece koltuğu hafif geriye yaslayıp.Perdeyi çok az kapatıp, kalan aralıktan dışarıyı izliyorsan ve hatta izlerken uyuyakalıyorsan.