şehirler arası otobüs terminallerinde vazgeçtim çocuk olmaktan demiyorum. çünkü çocuk olmaktan hiç vazgeçmedim. ve şehirler arası otobüs terminallerinde bir küçük çocuktum ben. daha on dört yaşında başladım ailemden ayrı yaşamaya. ve o yaşlarda başladım şehirler arası otobüs terminallerinde vedalaşmaya tüm sevdiğim kadınlardan. saatim yok tam olarak bilemezdim diyemem o yaşlarda saat kullanıyordum evet. aksesuara hala meraklıyım da artık saat estetik gelmiyor evet. neyse ne diyorduk şehirler arası otobüs terminali.
böyle daha bir sıcak gibi. şimdi hava alanına kıyaslayınca. beni hiç hava alanında coşkulu bir kalabalık karşılamadı ya da uğurlamadı ama bu şehirler arası otobüs terminalinde oldu bir kaç kez. o yüzden hava alanı insana mekanikleşme yolunda hızlı adımlar attırıyor diyebilirim.
otobüse binmeden önce kalabalığın ortasında sadece o ve sen varmış gibi saatlerin dakikaların saniyelerin hiç geçmemesini istersin. binersin, öyle bir gözü yaşlı sevdiceğine dönüp bakarsın.
seni yolculamaya gelen arkadaşların otobüsün kalkmasını beklerler. gider oturursun otobüsün kalkmayacağı tutar. ve vefakar arkadaşlar gitmez. camdan gidin oğlum artık demek için şekilden şekile girersin ama bırakıp gitmezler.
ve bunların hiç biri yok abi hava alanında. öyle bir sıkıntılı. haa bir trenle mukayese etmek lazım dersen. garlar pek hoşuma giden yerler değil be usta...
Abi şimdi kalkıyor dedikleri otobüsün 1 saat sonra kalktığı yer.
Hayır madem hemen kaldıramıyorsun suyun kaldırma kuvvetinden faydalan biran evvel kaldır yalancı durumuna düşme.
birilerinin avazı çıktığı kadar bağırdığı, her kafadan ayrı bir sesin çıktığı, bazılarının ağladığı ve bazılarının güldüğü ultra gürültülü kafa siken mekanlar.