istanbul'un mimarlık ve iskan açısından gelişimi ile sokaklar da insan popülasyonuna bakıp bir arada yaşama sosyal sorumluluk yoksunu kıro çomar arap güruhu gördükçe...
Silah sesleri (asker uğurlama gerekçesi) korna sesleri, kulakları sağır eden müzik sesleri (düğün) araba egzoz sesleri, toplu taşımada sokaklarda bağıra bağıra böğürerek konuşanlar, en ufak bir tartışma da silah sopa satır çekip saldıran, kadın çocuk aile demeden küfürlü konuşan, kaldırımda ışıklar da yürümesini bilmeyen hayvanlar (aslında kedi köpek bile böyle yürümüyor ya, neyse... Hayvanlara hakaret olmasın) giyim kuşam tipler görünce; gözlerinizi kapatın, kendinizi istanbul veya izmir de değil de Süleymaniye Erbil gibi hewalland ülkesinde ya da Afganistan Suriye'de yaşıyor hissedersiniz.
Gerçekten reel olarak doğru söylem.
Türkiye'de Batı illerine bakıp bu güruhun verdiği görüntü ile şehirler birer köy ve doğunun bağnaz yobaz cehaleti iliklerine kadar işlemiş görünüyor.
Ve bu virüs gibi toplumu saran güruhu ne ehlileştirebiliyoruz, ne eğitebiliyoruz, ne de bu güruhtan kurtulabiliyoruz.